1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sarkozy kendi kurallarına göre oynuyor

Claudia Deeg4 Ekim 2007

Libya’da tutuklu Bulgar hemşirelerin serbest bırakılması için çabalarından ötürü Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Bulgaristan’da ödüllendirildi. Ancak Sarkozy’nin ‘burnunun dikine gitmesi’ eleştirilere neden oluyor.

Trablusgarp'ta Sarkozy, Libya lideri Muammer Gaddafi ile görüştü.
Trablusgarp'ta Sarkozy, Libya lideri Muammer Gaddafi ile görüştü.Fotoğraf: AP

Bulgaristan, eşi Cecilia ile birlikte yürüttüğü görüşmeler sonrasında, yüzlerce çocuğa kasten AIDS virüsü bulaştırdıkları gerekçesiyle yıllarca Libya’da tutuklu kalan Bulgar hemşirelerin serbest bırakılmasını sağlayan Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’ye Stara Planina olarak adlandırılan en yüksek devlet nişanını verdi. Bulgaristan Cumhurbaşkanı Georgi Pırvanov, tören sırasında aslında bir çok kesimin eleştirisine hedef olan Sarkozy’nin çabalarını “Avrupa dayanışmasının önemli bir sinyali” olarak nitelendirdi.

Sarkozy’nin eşi törene katılmazken Nicolas Sarkozy Bulgar gazetelerine verdiği demeçlerde ”Hemşirelerin kurtarılması yönündeki çabalarıyla eşinin olağanüstü bir işi başardığını” söyledi. Ancak Sarkozy’nin dış politikada benimsediği üslup eleştirilere hedef oluyor. Washington yönetimiyle yakınlaşma, Tahran yönetimine dönük sertleşen tutum ve Bulgar hemşirelerin kurtarılması için Libya ile yürütülen pazarlıklar, aslında Fransa dış politikasının öngörülemez bir nitelik kazandığının sadece bazı örnekleri.

Brüksel’i karşısına aldı

Zira Sarkozy dış politikayı, iç politikada benimsediği üslupla yürütüyor. Kafasına koyduğunu hayata geçirmek, sonuç almak istiyor. Tıpkı Libya’daki Bulgar hemşirelerin serbest bırakılması sürecinde yaptığı gibi. Zira Sarkozy, Brüksel ve Berlin’de neden olduğu can sıkıntısını göze alarak başarıyı kendi hanesine yazdı.

Uluslararası İlişkiler Enstitüsü uzmanlarından Didier Billion, Sarkozy’nin tutumuna ilişkin gözlemlerini şu sözlerle aktardı: “Ölçüsüz ve abartılı özgüveni hemşirelerin kurtarılması meselesinde de açıkça ortaya çıktı. Aylardır hemşirelerin serbest bırakılması için yoğun çaba harcayan Avrupalıları baypas ederek görüşmeler yaptı. Kanımca er ya da geç bu tutumundan hem iç politikada hem de dış politikada vazgeçmek zorunda kalacak.”

Fransa Cumhurbaşkanı sözlerini tartmaktan da pek hoşlanmıyor. Tıpkı Fransa Dışişleri Bakanlığı hakkında sarf ettiği, “Ben bu tipleri dikkate almıyorum. Onlar korkaklar” sözler gibi Sarkozy dış politikaya ilişkin konuşmasında İran’ın nükleer bomba edinmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.

Sarkozy, felakete yol açabilecek bir alternatif konusunda uyardı yani İran’ın bombalanması. Bu açıklamayı Dışişleri Bakanı Bernard Kochner’in savaş retoriği izledi. Fransız dış politika uzmanı Billion da, Sarkozy’nin dış politika konuşmasında teröre karşı savaşa yaptığı vurguyu anımsattı.

ABD’ye yakınlık gösteriyor

Didier Billion, “Kimse teröre karşı savaşın önemli olmadığını söyleyemez. Ancak bunun uluslararası ilişkilerin merkezine yerleşmesi dış politikada önemli bir kayma olduğunu ortaya koyuyor. Zira böylelikle ABD Başkanı Bush’un kampına kaymış oluyorsunuz” dedi.

Paris’teki Friedrich–Erbert Derneği’nden Ernst Hillebrand’a göre, Sarkozy, Washington yönetimiyle bozulan ilişkileri düzeltmek istiyor: “Bu iyi bir şey. Ancak bunun savaş hazırlıklarına psikolojik kışkırtma yoluyla yapılmasını kabul etmek güç.“

Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Didier Billion’a göreyse Sarkozy’nin hedefi açık: “Kanımca onun için önemli olan süper güç Amerika Birleşik Devletleri’yle güçlü bir ittifak ilişkisi kurmak. Böylelikle Fransa’nın dünya sahnesindeki rolünü güçlendirmek istiyor. “

Uzmanlar gerçeklerin Fransa Cumhurbaşkanı’nı bir noktada frenleyeceği görüşünde. Ancak Fransa dış politikasının öngörülemeyen hal aldığı bir gerçek.