1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Rusya-Ukrayna buluşmasında Türkiye'nin rolü ne olacak?

9 Mart 2022

Dünyanın gözü Antalya'daki görüşmeye çevrildi. Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanları, Çavuşoğlu'nun da katılımıyla bir araya geliyor. Peki işgal sonrası bakanlar düzeyinde yapılan bu ilk müzakereden ne sonuç bekleniyor?

Sergey Lavrov, Mevlüt Çavuşoğlu ve Dmitro Kuleba
Sergey Lavrov, Mevlüt Çavuşoğlu ve Dmitro KulebaFotoğraf: Sergei Ilnitsky/Fatih Aktas/Lev Radin/picture alliance

Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ikinci haftasını doldururken Antalya bugün Türkiye'nin girişimiyle iki ülke dışişleri bakanları Sergey Lavrov ile Dmitro Kuleba'nın buluşmasına ev sahipliği yapıyor. Ankara'nın bir çeşit "Akdeniz Davos'u" yapmak istediği Antalya Forumu çerçevesinde yapılan toplantıya tarafların davetiyle Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu de katılıyor.

Rus ve Ukraynalı yetkililer şimdiye kadar müzakere masasına üç kez oturdu ve çatışmalı bölgelerde insani koridor açılması gibi bazı kararlara imza attı. Çavuşoğlu'nun da katılacağı üçlü toplantı, 24 Şubat'ta işgalin başlamasının ardından bakanlar düzeyinde gerçekleşecek ilk buluşma olması açısından büyük önem taşıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dünkü grup toplantısında Antalya toplantısına ilişkin olarak "Yarınki görüşmenin kalıcı ateşkese kapı aralamasını ümit ediyorum. Bu kritik görüşme öncesinde sivillerin tahliyesi için ilan edilen ateşkesi de memnuniyetle karşılıyoruz" açıklamasını yaptı. 

"Barışın kapısının aralıklı kalması önemli"

Türkiye, Rusya işgale başlamadığı dönemde iki ülke ile olan özel ve yakın ilişkileri nedeniyle arabulucu olabileceğini açıklamış, ancak bu gerçekleşmemişti.

Dış politika uzmanlarına göre şimdi Antalya'da yapılan bu üçlü toplantı hem "barış kapılarının tam kapanmaması" hem de Türkiye'nin sürdürdüğü denge politikası açısından olumlu bir gelişme. Ancak öte yandan Rusya başta olmak üzere tarafların biraz zaman kazanmak için bu tür barış masalarını kullanmak isteyebileceğine de dikkat çekiliyor.

DW Türkçe'ye üçlü toplantıyı değerlendiren Emekli Büyükelçi Mithat Rende, zirvenin üst düzeyde yapılacak olması ve Türkiye Dışişleri Bakanı'nın da katılması açılarından olumlu bir gelişme olarak değerlendirdiğini, ancak "başarı" demek için erken olduğunu belirtiyor.

Görevi sırasında çok sayıda müzakere masasında yer alan Büyükelçi Rende, bu formatta Türkiye'nin rolünün bir "arabulucu" olarak değil de "kolaylaştırıcılık" olarak tanımlanabileceğini söylüyor. Rende, ilk başta kolaylaştırıcı rolün daha sağlıklı olacağını da belirtiyor. "Bu görüşme, savaş sırasında barışın kapısının aralıklı kalması demektir" diyen Rende, her iki ülkenin de bu kapıyı kapatmamasını önemsediğini dile getiriyor.

Emekli Büyükelçi Mithat RendeFotoğraf: privat

"Vietnam benzeri savaşırken barışa giden görüşmeler"

ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Bağcı da böyle bir zirvenin yapılıyor olmasını ve de Türkiye'nin girişimiyle gerçekleşmesini "yerinde ve doğru bir karar" olarak değerlendiriyor.

Zirvenin Ankara'nın tarafsızlığını göstermesi ve durumunu müttefiklerine de anlatabilmesi açısından da kritik olduğunu söyleyen Bağcı, Türkiye'nin savaşan tarafları bir araya getiren bir "ara kablo" gibi düşünülebileceğini belirtiyor.

Bağcı, bu görüşmenin önemini tarihten bir örnekle şöyle anlatıyor:

"Vietnam görüşmeleri Paris'te yapıldı ve dokuz kez toplanıldı. Sonuçta her iki taraf da savaşırken barışa ulaştılar. Bunlar da savaşırken barışa giden görüşmeler. O nedenle Türkiye'nin platform sunması iyi bir karar. Üç ülke de aynı denizin balığını yiyor, onun için birbirini iyi anlar."

Kamu diplomasisi mi yapılıyor?

Büyükelçi Rende, öte yandan bu zirvenin bir PR (halkla ilişkiler) ya da kamu diplomasisi yönü olabileceğine işaret ederek "Lavrov'un dünya kamuoyuna 'biz sadece savaşmıyoruz, diğer tarafta müzakere ediyoruz' deyip ardından Kuleba'ya bütün koşullarını dikte ettirmeye çalışması durumu ile de karşı karşıya kalınabilir" tahmininde bulunuyor.

Bu nedenle hemen iyimser olmamak gerektiğini vurgulayan Rende, "Acaba Rusya bir şekilde propaganda savaşının parçası olarak mı bu görüşmeyi kabul etti? Acaba kamu diplomasisi mi yapıyor Rusya? Bütün bunlar da aklıma geliyor" yorumunda bulunuyor.

Fotoğraf: AFP

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova dün yaptığı bir açıklamada Rusya'nın, Ukrayna ile görüşmeye 'her zaman hazır olduğunu' belirterek "Bizim açımızdan bakacak olursanız, ki prensibimiz belli, biz görüşmeye hazırız. Asıl sorulması gereken, karşı tarafın esaslı bir görüşmeye ya da konuşmaya ne derece hazır olduğu" dedi.

Prof. Dr. Bağcı ise tarafların zamana mı oynadığı yorumlarına karşılık olarak ise iki ülkenin bir araya gelmesinin başlı başına önemli olduğunu söyleyerek "O esnada her iki taraf da zaman mı kazanır, lojistiği mi güçlendirir… Ama her iki taraf için de geçerli bu, yani bir nefes alma süreci olarak tanımlanabilir" diyor.

Bu arada Moskova, bugün için Ukrayna'da sivil halkın tahliyesi amacıyla geçici ateşkes ilan ettiğini açıkladı.

Toplantıdan ne sonuç çıkar?

Üçlü toplantının ev sahipliğini yapacak olan Türkiye şimdiye kadar iki ülke ile de olan yakın ilişkisini sürdürmeye gayret etti ve uzmanlara göre şu ana kadar da bunda başarılı oldu.

Toplantı kapsamında da Ankara'nın bu pozisyonunun altını bir kez daha çizerek "Rusya'nın sınır güvenliği ile Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığının" kendisi için önemli olduğunu ve bölgede savaş istemediğini belirtmesi bekleniyor.

Toplantıdan barışın tesisine yönelik somut bir sonuç çıkıp çıkmayacağı ise belirsiz.

Prof. Dr. Hüseyin BağcıFotoğraf: Klaus Weddig

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Ankara'nın zirveden beklentisi için "Bu toplantının özellikle bir dönüm noktası olmasını temenni ediyoruz. Bu toplantının barış ve istikrar yönünde önemli bir adım olmasını arzu ediyoruz" ifadelerini kullanmıştı.

Prof. Dr. Bağcı, Türkiye'nin bu öneriyi getirmesi siyasi ve diplomatik bir girişim olarak doğru bir karar olduğunu belirterek "Önerinin kabul edilip edilmemesi Türkiye'nin iradesi dışında olan bir olaydı. İki taraf da bu iradeyi gösterip Antalya'ya geliyorsa bu iyi bir şeydir. Ama sonuç çıkar mı çıkmaz mı o artık başka bir şey" yorumunu yapıyor. 

Büyükelçi Rende ise zirvenin sonuç odaklı olmasını Ukrayna'nın isteyeceğini çünkü savaşın devam ettiğini ve kendisinden katlarca büyük bir güçle mücadele ettiğini hatırlatarak bu nedenle Ukrayna tarafının ateşkes ve müzakerelerin devamını arzu edeceğini öngörüyor. Rende, sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Bunun için de sürece ihtiyaç var. Eğer bir Antalya süreci olur da bu görüşmeler devam ederse, o zaman ümitlenebiliriz. O zaman Türkiye kolaylaştırıcı rolünü daha iyi gösterebilir."

Rende, toplantıda Türkiye'nin de inisiyatif almasıyla müzakere tekniği açısından önemli görülen "ortak zemin" bulunabilmesinin önemine de dikkat çekiyor.

Öte yandan Rusya ile Ukrayna arasında bir süre önce Belarus'ta gerçekleşen müzakerelerin de sürmesi bekleniyor.

 

Gülsen Solaker

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik