Savaştan ölüme yolculuk
20 Haziran 2012Saatler gece yarısını gösteriyor... Şişme bir bot Türkiye ve Yunanistan arasındaki Ege Denizi'nde ilerlemeye devam ediyor. İçinde daha iyi bir yaşam için AB’ye gitme hayali kuran 5 Afgan genç bulunuyor. Bu gençleri taşıyan botun sahibi, onlara 6 saat içinde Yunanistan’a ulaşacakları güvencesi vermiş. Ancak Yunan sahillerine ulaştıklarında onları kötü bir sürpriz bekliyor. Gençlerden biri Ahmed Kerim, sahilden bota ateş açıldığını söylüyor ve gecenin devamında yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Sınır polisi bizi tutukladı ve bir gemiye bindirdi. Birkaç saat sonra bizi yerleşimin olmadığı bir Türk adasının yakınlarında suya bırakıp geri döndüler.”
Ahmed o zamanlar 23 yaşındaymış. Onu ve yol arkadaşlarının hayatını, Türk balıkçılar kurtarmış. Afgan gençler böylece birkaç hafta sonra yeniden aynı girişimde bulunmak amacıyla İstanbul’a geri dönmüş.
Ölüme terk edilen mülteciler
Her yıl Ahmed Kerim gibi binlerce Afgan ülkesindeki şiddet, belirsizlik ve gelecek kaygısı nedeniyle Afganistan'dan kaçmayı deniyor. Ve bunların çoğu, rahat bir yaşam umdukları ülkelere gitmek için insan tacirlerinin eline düşüyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Almanya Bürosu Sözcüsü Stefan Telöken, konuya ilişkin şunları kaydediyor: “Burada mültecilere yardım etmek isteyen insanlar değil, aksine onlara bedel ödeten birileri söz konusu. İnsan tacirleri tarafından açık denizlerde bırakıldıkları için ölen mültecilerin dramına sık sık tanık oluyoruz.”
Pakistan, Malezya ve Endonezya üzerinden Avustralya’ya kaçmaya çalışan mülteciler de aynı dramı başka denizlerde yaşıyor. Avrupa’ya kaçmak isteyenler ise genelde İran, Türkiye ve Yunanistan güzergâhını tercih ediyor. Paraları yetmediği için bu yolu aşama aşama kat ediyorlar. Yasa dışı yollardan Avrupa’ya ulaşmanın fiyatı ise kişi başı 10 bin euroyu buluyor. Ahmed’in parası ilk aşmada İran’a kadar yetmiş. Ahmed, “Afgan mülteci olarak İran’da tam anlamıyla sömürülüyor ve kötü muamele görüyorsunuz. Zaten hemen hiçbir yerde bir insan muamelesi görmüyorsun” diye konuşuyor.
İran’da hâlihazırda Avrupa’ya gitme hayaliyle yaşayan yaklaşık bir milyon Afgan bulunuyor. Ahmed Kerim de İran’da tam 3 yıl akrabalarının yanında saklanmak zorunda kalmış. Türkiye’ye geçmek için bulduğu her işi yapmış, sık sık maden ocaklarında çalışmış.
Yunanistan'daki mültecilerin durumu
Türkiye’ye gitmeyi başarınca da yolculuğuna devam edebilmek için farklı kentlerde bir yıl boyunca kaçak olarak çalışmış. Yunanistan’a ilk kaçma girişimi başarısız olmuş ama ikinci de şansı yaver gitmiş. Onu yakalayan sınır polisi bu kez onu suya atmak yerine tutuklayıp Atina’daki yetkili kurumlara teslim etmiş. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’den Stefan Telöken, Yunanistan'ın büyük bir mülteci sorunu yaşadığına dikkat çekiyor ve “Yunanistan siyasî ve ekonomik anlamda çok zor bir dönemden geçiyor. Bununla birlikte ülkede işlevsel bir mülteci yasası veya sistemi bulunmuyor. Belki şöyle söylemek daha doğru olur; on binlerce mülteci akınından sonra bu sistem işe yaramaz hale geldi. Çünkü ülkenin bu sığınmacılara arz edecek geniş bir kapasitesi yok. Mülteciler orada tamamen perişan halde. Ülke zaten onlara gerekenleri temin edecek bir durumda da değil” diye konuşuyor.
Kerim, Atina’da memleketinden aynı hayallerle yola çıkan binlerce insanla karşılaşmış. Yunanistan’dan Avrupa’nın çeşitli ülkelerine devam etmeleri için insan tacirleri 5 bin euro daha talep ediyormuş. Ancak hiçbirinde bu miktar mevcut olmadığı ve kaçak olarak iş bulmak bile zor olduğu için birçok Afgan, yasa dışı işlere karışmış. Çeşitli çeteler kurup kendi ülkelerinden gelenlerin elinde ne var ne yoksa çalıp çırpmaya başlamış.
Güvenliği nedeniyle gerçek adını saklayan Ahmed Kerim şimdi de yaklaşık 5 yıldır Yunanistan’dan kaçabilmenin yollarını arıyor. Bazen parasızlıktan bazen sınır polisine yakalandığı için bu planlarını hayata geçiremiyor. Ancak Ahmed’in tüm bu yaşadıklarına rağmen emin olduğu bir şey var. O da; Afganistan’a geri dönmek istemiyor. Ahmed Kerim “Burada ya da Afganistan’da ölmek arasında hiçbir fark yok” diyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Ratbil Shamel / Çeviren: Başak Demir
Editör: Hülya Köylü