Schengen reformu
4 Haziran 2013Başta İtalya ve Yunanistan olmak üzere münferit AB ülkelerinin mülteci yönetimi eleştirilere hedef oluyor. Tartışma 2011 yılındaki Arap Baharı’yla birlikte başlamış ve Kuzey Afrika’dan gelen binlerce mülteci İtalya üzerinden Fransa’ya geçmişti. Fransa anında tepki göstererek İtalya sınırını kapatmıştı.
Aynı yıl Danimarka’nın, Almanya sınırında yeniden gümrük işlemleri başlatacağını duyurması Berlin’in tepkisini çekmişti.
Bu kez eleştirilerin odağına Yunanistan yerleşti. Bu Birlik üyesi ortakları tarafından Afrika ve Asyalı mültecilerin Türkiye üzerinden AB topraklarına geçişini önlememekle suçlanıyor.
İçişleri bakanları sınır kontrollerinin yeniden başlatılmasına AB düzeyinde karar verilmesi üzerinde anlaştılar. Buna göre AB'nin dış sınırını oluşturan ülke mülteci akınına uğradığı takdirde sınır kontrollerini yeniden başlatabilecek.
Schengen düzenlemesi iki yıldır Avrupa Parlamentosu, AB Komisyonu ve Bakanlar Konseyi’nde görüşülmekteydi. Reformun özünde üye ülkelerin geçmişte olduğu gibi tek başına karar almasının önlenmesi yatıyor.
İnisiyatif Komisyon'da
Şimdiye kadar 26 üye ülkenin onayladığı Schengen Antlaşması 400 milyon Avrupalıya pasaport kontrolü olmadan AB içinde dolaşma imkânı tanıyor. Reformdan önce de olağanüstü durumlarda 30 gün süreyle serbest dolaşım kısıtlanabiliyordu. Bundan böyle bu süre iki yıla kadar uzatılabilecek.
Yeşiller Partisi Avrupa Milletvekili Barbara Lochbichler Schengen Antlaşması’ndaki düzenlemenin temel vatandaşlık haklarını kısıtladığını öne sürdü. AB’nin muhtaç durumdaki insanlara kapılarını kapattığını ve İtalya ile Yunanistan gibi dış sınırları oluşturan ülkelerden kendi başının çaresine bakmasının beklendiğini belirten Lochbichler sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birlik Komisyonunun genel değerlendirmeyle sınır kontrollerini yeniden başlatmaya ihtiyaç olup olmadığına karar vereceği bir çözüm bekliyorduk. Ama şimdi, uygulamanın başlatılması için tek bir devletin girişimi yeterli olacak.”
Avrupa Milletvekili Lochbichler, Nobel barış ödülünün verildiği AB’nin yardıma muhtaç insanlara yardım elini uzatması gerekirken bu sorumluluğu üyelerin tercihine bırakmasının doğru olmadığını söyledi.
Amaç iç güvenliği korumak
Alman Hrıstiyan Demokrat Birlik partisinin Avrupa milletvekillerinden Axel Voss ise sınır kontrollerinin korunma değil iç güvenliği muhafaza amacını taşıdığı görüşünde.
Voss, “Mültecilerin tek bir ülkeye yüklenmemesi ve diğer üyelerin sınırlarını kapatmaması için koordineli çalışmak ve milli hükümetlerin tek başına karar almasını önlemek gerekir. Fransa, Danimarka ve İtalya’yı bu yüzden çok eleştirdik. Bu nedenle sınır kontrollerinin hükümetler arasında değil de AB düzeyinde karara bağlanmasını sağladık” dedi.
Schengen Antlaşması ile ilgili düzenlemede, sınır kontrollerinin mevzuata uygun olarak yapılıp yapılmadığının Komisyon tarafından denetlenmesi de yer alıyor.
Acil durum hükmünün pratikte önemli değişiklik getirmesi beklenmiyor. Sınır kontrollerinin yeniden başlatılmasını Komisyon önerecek ve uygulama, Bakanlar Konseyi üçte ikilik çoğunlukla onayladığı takdirde başlatılabilecek. Bu da Schengen sınırlarının sanıldığı kadar kolay kapatılamayacağı anlamına geliyor. Bu uygulamada Avrupa Parlamentosu'na ise gözlemcilik rolü düşüyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Sabrina Pabst / Ahmet Günaltay
Editör: Başak Özay