1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Scholz seçimlere kadar hangi yasaları hayata geçirebilir?

Benjamin Knight
18 Kasım 2024

Koalisyon hükümetinin dağıldığı Almanya 23 Şubat'ta erken seçime gidecek. Peki Başbakan Olaf Scholz'ün azınlık hükümeti bu tarihe kadar neleri başarabilir?

Başbakan Scholz iki danışmanıyla masa etrafında çalışıyor
SPD'li Olaf Scholz, projelerini hayata geçirebilmek için, koltuğunu muhtemelen Şubat ayında devretmek zorunda kalacağı CDU lideri Friedrich Merz ile iş birliği arayışındaFotoğraf: Steffen Kugler/Bundesregierung/dpa/picture alliance

Almanya'da Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakan Olaf Scholz'un Hür Demokrat Partili (FDP) Maliye Bakanı Christian Lindner'i görevinden almasının ardından ortaya çıkan hükümet krizi, Scholz hükümetinin planladığı birçok yasa tasarısının Federal Meclis'te kabul edilmesini tehlikeye soktu. FDP'nin koalisyondan ayrılması sonrasında Scholz, Yeşiller ile oluşturduğu azınlık hükümetiyle mecliste hâlâ bazı yasaların kabul edilmesini hedefliyor. Ancak yasa tasarılarının parlamentoda kabul edilmesi için muhalefet partilerinin desteği gerekiyor. 23 Şubat'ta erken seçimlerin yapılacağı Almanya'da, Scholz hükümeti, yeni hükümet kurulana kadar görevde kalacak.

Başbakan Scholz'un geçen hafta mecliste yaptığı konuşmada, muhalefet ile uzlaşmacı bir üslup benimsediği dikkati çekti. Scholz, "Bu meclise teklifim, çağrım şudur: Birlik olduğumuz konularda gelin birlik içinde hareket edelim. Bu, ülkemiz için en iyisi olacaktır" diye konuştu. Scholz'ün çağrısı, temelde, mecliste ana muhalefeti oluşturan ve hükümetin çökmesiyle birlikte parlamentodaki en büyük siyasi güç hâline gelen Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve CDU'nun yalnızca Bavyera eyaletinde faaliyet gösteren kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik'e (CSU) yönelikti.

CDU/CSU meclis grubunun lideri ve Hristiyan Birlik partilerinin başbakan adayı Friedrich Merz, partisinin "çöken koalisyon için yedek oyuncu" rolü üstlenmeyeceğini açıkça ifade etti.

Scholz'un bu çağrısının arka planında, görev süresi bitmeden önce bazı siyasi planlarını hayata geçirme isteği yatıyor. Scholz, hükümeti oluşturan partilerin parlamenter çoğunluğu kaybetmesiyle tehlikeye giren bazı yasa değişikliklerini yine de meclisten geçirmek istiyor. Bunlar arasında, Federal Anayasa Mahkemesi'nin aşırı sağın yükselişi karşısında yasal koruma altına alınması, çocuk yardımlarının artırılması ve vergi indirimlerine gidilmesi gibi planlar yer alıyor.

"CDU Scholz'un imajını iyileştirmek istemez"

Tüm bunlara rağmen siyasi gözlemciler, CDU/CSU meclis grubunun da Şubat ayına kadar bazı yasaları geçirmekte çıkarı olmasının ışığında, partiler arasında iş birliği şansının mevcut olduğuna dikkat çekiyor.

Bunun örneği de hâlihazırda mevcut. Geçen Perşembe günü, çiftçilerin miras hakkını düzenleyen bir yasa tasarısı, aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif (AfD) ve Sol Parti dışında Federal Meclis'te temsiliyeti bulunan tüm partilerin desteğini alarak meclisten geçti. Söz konusu yasa hayati önemde bir konuyu düzenlemiyor olsa da Hristiyan Demokratlar ile çöken hükümetin arda kalan temsilcileri SPD ve Yeşiller arasında iş birliğinin mümkün olduğunun kanıtı niteliğinde.

Bunun karşısında bazı uzmanlar, CDU'nun seçimlere giden yolda SPD ile iş birliği yapmasının, kampanya sürecinde kan kaybına yol açabileceğinden ötürü stratejik açıdan riskli olduğuna dikkat çekiyor.

Tutzing Siyasi Eğitim Akademisi'nin direktörü Ursula Münch, CDU'nun Scholz'un azınlık hükümetiyle gelecek haftalarda mümkün olabildiğince az iş birliği yapacağı görüşünde. Gelişmeleri DW için değerlendiren Münch, "CDU'nun hayata geçirilmeye değer olarak düşünebileceği önlemler konusunda bile, Scholz'un imajını iyileştirmeme konusunda hep bir baskı olacak" diyor.

Merz'in Scholz ile iş birliği yaptığı takdirde aşırı sağcı AfD ve sol popülist Sahra Wagenknecht İttifakı'nın (BSW) saldırılarına maruz kalacağının da pekâlâ bilincinde olduğunu söyleyen Münch, bu partilerin CDU ve SPD'yi ana akım siyasi sınıfın vazgeçilmez birer parçası olarak lanse etmek istedikleri değerlendirmesini yapıyor.

Federal Anayasa Mahkemesi'nin giderek güçlenen aşırı sağ karşısında güvence altına alınması konusunda partiler üzeri iş birliği imkanı yüksekFotoğraf: Uli Deck/dpa/picture-alliance

Aşırı sağa karşı iş birliği garanti

Tüm bu şartlar altında, Scholz'un büyük planları arasında CDU/CSU'nun desteğini alacağı kesin olan tek bir siyasi proje var: Ülkenin en yüksek mahkemesinin deyim yerindeyse "AfD'ye karşı sağlam bir hale" hâle getirilmesi.

Hazırlanma sürecinde CDU'lu vekillerin de yer aldığı yasa tasarısı, mahkeme üyesi yargıçların sayısı, görev süresi ve üst yaş sınırının anayasal olarak garanti altına alınmasını öngörüyor. Mevcut kurallara göre söz konusu mahkemede toplam 16 yargıç, 68 yaşına kadar ve 12 yıllığına görev yapabiliyor. Bunun paralelinde, mecliste bir çıkmaza girildiği takdirde yargıçların seçilmesine olanak tanıyacak yeni yolların belirlenmesini öngören bir başka yasa tasarısı daha hazırlanıyor.

AfD'nin toplumsal gücünü giderek artırdığı ortamda hazırlanan her iki yasa tasarısı da meclisteki koltukların üçte birini kazanan herhangi bir siyasi gücün, mahkemenin yeni üyelerini belirlemesi veya bu üyelerin belirlenmelerine ilişkin kuralları değiştirmesini imkansız hâle getirmeyi hedefliyor.

Öte yandan Scholz, Almanya genelinde tüm toplu taşıma araçlarının kullanımına olanak tanıyan "Deutschlandticket" ("Almanya bileti") projesinin finansmanının devamlılığı konusunda ise CDU ve FDP'nin desteğini almış bulunuyor. Merz, söz konusu hizmetin 2025 yılında da mevcut olacağı sinyallerini hâlihazırda verdi.

Vergiler ve Ukrayna'ya destekte iş birliği mümkün

Ancak CDU/CSU meclis grubu, yasa tasarısı hakkındaki müzakerelere ancak Scholz 16 Aralık'taki güven oylamasını kaybedip erken seçimleri resmen tetiklediğinde başlayacaklarını bildirdi.

Sürdürülmesine kesin gözüyle bakılan konulardan bir diğeri de Almanya'nın Ukrayna'ya sağladığı destek. Hristiyan Demokratlar, azınlık hükümetini oluşturan SPD ve Yeşiller ile Ukrayna'ya desteğin devamlılığı konusunda hemfikir. Ancak koalisyon hükümetinin çöküşünün ana nedeni olan bütçe görüşmeleri henüz başarıyla tamamlanmadığı için, Ukrayna'ya ne kadar ek destek verileceği de henüz belirsiz. Şu ana kadar gönderileceği beyan edilen yardımlar ise geçerliliğini koruyor. Scholz, Ukrayna'ya seçimlerden önce ek yardım yapılması konusunda Merz'in desteğini almayı umut ediyor.

Scholz ile Merz’in hemfikir olduğu konulardan biri, Rusya’ya karşı Ukrayna’ya sağlanmakta olan destek. Ukrayna savaşının sonlandırılması, son aylarda sandıkta büyük başarılar elde eden aşırı sağcı AfD ve sol popülist BSW’nin ana konu başlıklarından biriFotoğraf: Kay Nietfeld/dpa/picture alliance

SPD'nin CDU'nun desteğini umduğu bir diğer konu ise Alman sanayisi ile ilgili. Merz, geçen hafta mecliste yaptığı konuşmada, önde gelen işveren temsilcilerinin, ülkedeki yüksek enerji maliyetlerinden yakındığını aktarmıştı. Scholz, üretimi rahatlatmak amacıyla, sanayinin kullandığı enerji için fiyat sınırlaması getirmek istiyor. Merz'in bu öneriye destek vermesi teorik olarak mümkün gözükse de bunu hayata geçirmek için önce kendisinin başbakanlık koltuğuna oturmayı beklemesi daha olası.

Hristiyan Demokratların desteği olsun ya da olmasın meclisten geçme olasılığı olan bir diğer plan da vergi indirimlerinin getirilmesi. Almanya'da enflasyonun etkisi ile vergi yükümlülerinin gelir vergisi açısından daha yüksek gelir dilimlerine girmeleri ve böylece net gelirlerinin azalması tehlikesinden endişe ediliyor. Dolayısıyla gelir arttıkça alım gücünün azaldığı bu durumda, tüketici harcamalarının düşmesi ve ekonomide gerileme yaşanabiliyor. Söz konusu vergi indirimi, liberal çizgideki Hür Demokratların taleplerinden biriydi. Dolayısıyla, hükümetten ayrılmalarına rağmen, böylesine bir oylamada "evet" oyu verebilecekleri düşünülüyor. Yasa geçtiği takdirde, 23 milyar euro değerinde vergi indirimine gidilecek. Bu da devlet gelirlerinde ciddi bir düşüşe yol açacak.

Diğer konularda şans düşük

Tüm bu konularda Scholz'ün Merz'in desteğini alması imkanlar dahilinde olsa da başbakanın diğer planlarını hayata geçirmesi için pek olanak yok gibi gözüküyor.

Bunlar arasında, emeklilik reformu planları da yer alıyor. SPD'nin yönetimindeki Çalışma Bakanlığı tarafından hazırlanan reform, emekli maaşlarını 2039 yılına kadar yüzde 48 seviyesinde tutmayı öngörüyordu. Paket ile, kalifiye iş gücü sorunuyla boğuşan Almanya'nın emeklilik sisteminin üzerindeki yükü azaltmayı hedefleniyordu. Ancak CDU ve FDP, emekli maaşlarının yüksek bir seviyede tutulmasının genç nesillerin aleyhine olacağı gerekçesiyle kısa süre önce pakete destek vermeyeceklerini açıklamış bulunuyor.

Scholz ayrıca, çocuk yardımlarının aylık 250 eurodan 255 euroya çıkarılması yönündeki plana da veda etmek zorunda kalacak gibi gözüküyor. Söz konusu planın hayata geçirilmesi muhtemelen seçilecek yeni mecliste 2025 bütçesinin onaylanmasının ardından mümkün olacak. Federal Meclis'in bunu hayata geçirmesi teoride mümkün olsa da bu muhtemelen gerçekleşmeyecek. Münch bu konuda, "CDU'nun Scholz'e böyle bir iyilik yapacağını sanmıyorum" değerlendirmesinde bulunuyor.

 

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?