Schröder Çin'den demokrasi istedi
3 Aralık 2003Başbakan Gerhard Schröder’in AB’nin Çin’e uyguladığı silah ambargosunu kaldırması taraftarı olduğu yönündeki açıklamasından sonra Hanau kentindeki yakıt çubukları fabrikasının Çinliler‘e satılmasını düşünüceğini söylemesi de sert eleştirilere neden oldu. Başbakan Çin gezisi çerçevesinde ziyaret ettiği Kanton’da üniversite öğrencilerine yönelik olarak yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak demokrasi konusuna yer verdi.
Başbakan Gerhard Schröder, Kanton’daki Sun Ya-tsen Üniversitesi öğrencilerine yönelik olarak yaptığı konuşmada, Çin’de daha çok demokrasiye ihtiyaç olduğunu söyledi. Schröder’in ziyaretinden kısa bir süre önce Çinli yetkililerin interneti kötü amaçlar için kullandıkları gerekçesiyle cezaevine konulan üç kişiyi serbest bırakması dikkat çekti.
Schröder’in eleştirisi
Schröder üniversite öğrencilerine yaptığı konuşmada medyanın da daha fazla özgür olması gerektiğini belirtti ve ”Çin internetin yeni hedefi. İnternet, Çinliler arasında daha aktif hale gelire önümüzdeki dört yıl içinde Çin dünyanın en büyük internet pazarı olabilir. Ancak bunun için kullanıcıların özgür olması sağlanmalı. Kullanıcılar ne kadar özgür olursa internet ağı da bir o kadar dinamik biçimde gelişir" diye konuştu.
Başbakan, Çin’deki insan hakları ve demokrasi konusunda Alman hükümeti ile Çin hükümetinin görüş ayrılığı içinde olduğunun altını çizerek, ”Almanya politik iradenin oluşturulmasına katkı sağlayan birçok partinin varolduğu çoğulcu bir demokrasiye sahip. Çin’de ise durum farklı. Çin hükümeti ile bu noktayı tartışıyoruz” dedi.
Tayvan sorunu
Başbakan konuşmasında, Tayvan sorununa da değindi ve Almanya için yalnızca bir Çin olduğunu söyleyerek demokratik Tayvan hükümetinin adanın bağımsız olması için referandum düzenleme planlarını eleştirdi. Schröder şöyle devam etti:
”Çin’in içinde bulunduğu durumu yalnız anlamakla kalmıyorum bu konudaki görüşüne katılıyorum da. Bence Çin tek bir ülke olarak kalmalı. Politik anlayışın Çin’in bölünmesi gibi bir gelişmenin yaşanmasını engelleyeceği görüşündeyim. Çinlilerin bu konuyla ilgili korkularını çok iyi anlıyorum.”