1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Seçim öncesi Türkiye’nin yalan haber sınavı

7 Mart 2019

Yalan habere en çok maruz kaldığını düşünenlerin ülkesi Türkiye'de seçmenler, 31 Mart'ta sandık başına gidecek. Uzmanlar bilgi kirliliği yaratabilecek yalan haberlerin seçim döneminde artabileceğine dikkat çekiyor.

10 Jahre Hashtag
Fotoğraf: picture-alliance/picturedesk.com/H. Fohringer

"Yüksek Seçim Kurulu'nun verilerine göre anayasa değişikliği referandumunda 2 milyondan fazla hesaba katılmayan oy var.

Milyonlarca Suriyeli seçimlerde oy kullanacak.

Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, camide halay çekti."

Bunlar, geçen seçimlerde sosyal medyada hızla yayılan yalan haberlerden birkaçı. Peki, 31 Mart’ta seçmeni ne bekliyor?

Yalan haber seçimlerde artıyor

Oxford Üniversitesi Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün raporuna göre yalan habere en çok maruz kaldığını düşünenler Türkiye'de yaşıyor. Kurumun geçen yıl 37 ülkeden 74 binin üzerinde katılımcıyla yaptığı araştırmaya Türkiye’den katilanlarin yüzde 49'u, son bir haftada siyasi veya reklam amaçlı yalan haberle karşılaştıklarını belirtiyor. Bu oran diğer ülkelerde ortalama yüzde 26 civarındayken Almanya’da yüzde 9.

Seçim dönemlerindeyse bu oranların arttığı gözleniyor. Bağımsız haber doğrulama sitesi olan teyit.org’a iletilen "şüpheli haberler" hazirandaki genel seçimler sırasında yüzde 80 oranında artış göstermiş.

"Artışların sebebi kutuplaşma"

DW Türkçe’ye konuşan sitenin şef editörü Gülin Çavuş’a göre bu artışın sebebi seçim döneminde yaşanan kutuplaşma. Kutuplaşmanın yanlış bilginin önünü açtığını savunan Çavuş, "Seçim dönemleri toplumun politize olduğu, siyasetin daha fazla konuşulduğu dönemler. Yanlış bilgi kutuplaşmadan beslenir. Seçimse kutuplaşmayı beraberinde getiren bir şeydir. Örneğin insanlar kendi oy verdiği partiye zarar vermemek için içeriğinden şüphelense dahi bir haberi paylaşabiliyor. Ya da desteklediğiniz kişinin aleyhinde olacak bir bilgi sizi öfkelendirebiliyor" diyor.

Yalan haberlerin, sahte içeriklerin ve yanlış bilgilerin seçmenlerin üzerinde etkisi olduğu tahmin ediliyor. Öyle ki 2016’daki ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın başkan seçilmesinde sosyal medyada dolaşıma giren yalan haberlerin rolü olduğu iddia edilmiş, özellikle ABD basınında Facebook’un başkanlık seçimlerinde rolü olup olmadığı çok tartışılmıştı. Facebook ise bunun üzerine bir dizi önlemler almış, bazı sahte içerikleri kaldırdığını duyurup yalan haberlerin yayılmasını engellemek için çeşitli doğrulama yöntemleri geliştirme yoluna gitmişti.

Hangi konularda yalan haber yayılıyor?

Teyit.org’un işbirliği yaptığı Facebook’un haber doğrulama platformlarında da görev alan Çavuş, bu içeriklerin üretimi ve yayılmasında ülkelerarası benzer trendler olduğunu belirtiyor. Seçimlerde en çok karşılaşılan yanlış bilgi ve yalan haber başlıklarını şöyle sıralıyor: Mülteci ve göçmenler ile ilgili iddialar, seçime giren adaylara montaj, seçim güvenliğinden şüpheye düşürecek içerikler, asimetrik propaganda ve çeşitli komplo teorileri. Çavuş’a göre kullanıcılar en çok bu içeriklere şüphe ile yaklaşıp, doğruluğunu teyit etmeli.

Ancak 31 Mart’taki yerel seçim öncesi henüz bunlara ilişkin gözle görülür bir artış olmadığı gözlemini paylaşan Çavuş, "Şu an mitinglerin tamamen başlamamış olması seçim sürecinde yanlış bilgilerin yayılması sürecini geciktiriyor. Seçim gündeminin yoğunluğu önceki seçimlere göre daha az diyebiliriz. Şimdiye dek 31 Mart seçimleriyle ilgili ortaya çıkan 6-7 içerik yayımlandı sitemizde. Bu biraz da seçimin yapısıyla ilgili. Yerel adayların vaatlerine ve daha yerel sorunlara ilişkin içerikler çoğunlukta oluyor. Ama seçim günü diğerlerinden çok farklı şeyler gözlemleyeceğimizi sanmıyorum" yorumunu yapıyor.

Yalan haber artık kişisel mesajlardan mı yayılıyor?

Yeni medya üzerine çalışmalar yapan Kadir Has Üniversitesi'nden Çiğdem Bozdağ’a göre tablo ana akım ve sosyal medyada görünenden çok daha farklı. DW Türkçe’ye konuşan Bozdağ, yalan haberlerin gittikçe artan oranda kişisel mesajlaşma uygulamaları üzerinden yayıldığını ve sosyal medyada görünürlüğünün azaldığını belirtiyor. Bozdağ, "İnsanlar artık açık alanlarda bilgi paylaşmak yerine WhatsApp, Facebook Messenger gibi alanlarda bilgi paylaşmayı tercih ediyor. İnsanlar mevcut siyasi atmosferin de etkisiyle daha güvenilir buldukları bir ortamda paylaşmayı tercih ediyorlar bu bilgileri" diyor.

Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün raporu da Türkiye’de WhatsApp gibi kapalı mesajlaşma sistemlerinde haber paylaşımı kullanımının artmasına dikkat çekmişti. Rapora göre 2017’ye kıyasla yüzde 5 artan bu kullanım oranı 2018’de yüzde 30'a çıktı. Raporda dikkat çeken bir diğer detaysa internette siyasi görüşlerini dile getirmekten endişe edenlerin oranın yüzde 65 olmasıydı.

 "Her partide merkezden bilgi kirliliği akışı var"

Lübnan Amerikan Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Sarphan Uzunoğlu’na göre ise seçime katılan her partide merkezden gelen bir bilgi kirliliği akış var. DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Uzunoğlu, "Yalan haber günlük iletişim pratiklerimizde bile olan bir şey. Örneğin CHP’nin aday belirleme sürecinde bir adayın sempatizanlarının diğer adaylar hakkında oluşturduğu şeylere bakmak lazım. Her partide merkezden çok ciddi bir bilgi kirliliği akışı var. Asıl bunlara dikkat etmemiz gerekiyor" diyor.

Türkiye’de habercilik açısından fikri takip olgusunun atlandığını eleştiren Uzunoğlu, "Kişilerin geçmişte ne dediğini ve şimdi ne dediğini haberlerde atlıyoruz. Haberde hafızayı tümüyle yitirdik. Bu yalan haberin hükümranlığını kırmak için öncelikle haberde hafıza gerek. Haberlerin belirli bir bağlama oturtarak yazılması gerekiyor" yorumunu yapıyor.

Deniz Barış Narlı / İstanbul

©Deutsche Welle Türkçe

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik