1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sencer Ayata: CHP'nin modern devlet vizyonu hâlâ ayakta

9 Eylül 2023

"CHP, kendisini sürekli yenilememiş olsa 100 yıl ayakta kalıp yüzyılın sonunda iktidar alternatifi haline gelmesi mümkün olmazdı" diyen sosyolog Sencer Ayata, DW Türkçe'nin sorularını yanıtladı.

CHP bayrağı ve logosu
CHP kuruluşunun 100'üncü yılını kutluyorFotoğraf: Murat Kocabas/ZUMA/IMAGO

Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1923'te kurulan CHP 100'üncü yaşını 14 Mayıs seçimlerinden sonra başlayan tartışmalar ve değişim talepleriyle birlikte kutluyor.

CHP'nin 100'üncü yıldönümü nedeniyle "Geçmişin Mirasıyla Yeni Yüzyıla" sloganı altında 8-10 Eylül günleri boyunca partinin dünü, bugünü ve yarınını konu alan çeşitli panel ve etkinlikler düzenleniyor.

Partinin sağ partilerle ittifakın konuşulduğu ve kurultay öncesi değişim taleplerinin yükseldiği bir dönemde CHP'nin 100 yıl içindeki önemli dönüm noktalarını ve kimlik arayışını Türkiye'nin önde gelen sosyologlarından, 2010-2018 yılları arasında CHP Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan ve milletvekilliği yapan Prof. Dr. Sencer Ayata ile konuştuk.

Ayata, CHP'nin kuruluş vizyonunun zaman içinde eleştirilse ve değişse de "modern, seküler, ulusal devlet projesinin" kaybolmak bir yana varlığını hâlâ koruduğunu ve toplumda giderek güçlendiğini belirtiyor. Ayata'ya göre CHP kendisini sürekli yenilememiş olsa yüz yıl ayakta kalıp, iktidar alternatifi haline gelmesi mümkün olmazdı.

Türkiye'nin siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel dokularının Avrupa'dan farklı olduğuna dikkat çeken Ayata, "Avrupa'dan ya da dünyanın başka bir yerinden alınıp hemen uygulamaya konulacak ve CHP'yi çarçabuk iktidara taşıyacak bir sosyal demokrasi modeli, programı, deneyimi yok" diyor.

CHP'nin eski Genel Başkan Yardımcısı, sosyolog Sencer AyataFotoğraf: privat

Sencer Ayata'ya yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şu şekilde:

DW: CHP için "kurucu parti" vizyonu çok ağırlıklıdır. Bu vizyonu açabilir misiniz?

Ayata: CHP yeni toplumsal vizyonla yeni bir ülke, yeni bir devlet, yeni bir rejim kurmuş bir parti. Ortaya koyulan vizyon ve kurumsal yapı din siyaset ilişkisi, kamusal yaşamda kültürel kimliklerin yeri gibi birçok konuda eleştirildi ve değişikliklere uğradı. Ama esas itibarıyla bakıldığında, bu vizyonun ve yapının temelini oluşturan modern, seküler, ulusal devlet projesi kaybolmak bir yana varlığını koruyor, yerleşiyor, toplumda giderek de güçleniyor.

Gözden kaçırılmaması gereken ana fikir ve doğrultu şu; Cumhuriyet özü itibarıyla tarımsal bir imparatorluktan modern sanayi toplumuna, hatta sanayi toplumu ötesine geçiş projesi. Günümüzde bu büyük geçiş süreci ve onun yarattığı çatışmalar henüz sona ermiş değil. Tüm eksikliklerine ve dönem dönem ortaya çıkan yetersizliklerine rağmen CHP bu fikrin, zihniyetin ve idealin başlıca taşıyıcısı olmayı sürdürüyor. Bir zamanlar 'küçük şehirli elit azınlık' denilen kesim toplumsal tabanda, genç kuşakta zaman içerisinde küçülmek bir yana büyüyor, güçleniyor.

CHP çok uzun yıllardır tek başına iktidara gelememiş bir parti ve bu nedenle de eleştiriliyor. Bunu nasıl görüyorsunuz?

Ayata: CHP uzun süre muhalefette kalan bir parti ama bu Türkiye'nin siyasi hayatında etkisizleştiği anlamına gelmiyor. Tam tersine.

Çok partili döneme ve öncesine ilişkin gerek siyasi gerek toplumsal platformlarda CHP'ye yönelik önemli eleştiriler oldu. CHP bu eleştirileri büyük ölçüde dikkate almış ve hem kendi bünyesinde hem de toplum ile ilişkilerinde önemli yenilikler yapmıştır. Kendisini sürekli yenilememiş olsa yüz yıl ayakta kalıp, yüzyılın sonunda iktidar alternatifi haline gelmesi mümkün olmazdı.

100 yıl içinde parti için çok sayıda dönüm noktası var. Bunlardan biri de 1980'deki darbe sonrası partinin kapatılması ve 1992'de yeniden açılması.  Darbe dönemini ve sonrasındaki politikaları nasıl görmek gerekiyor?

CHP (darbeyle kapatılmasından) 12 yıl sonra ilk kurulduğu tarihe rastlayan 9 Eylül'de (1992) yeniden açıldı. Cumhuriyetçi ve sosyal demokrat seçmen tabanı yirmi yıl süren bölünme ve dağılma döneminin sonunda CHP'de birleşti.

CHP küreselleşme, neo-liberalizm ve muhafazakârlığın yükselişe geçtiği 12 Eylül sonrası dönemde önce askeri vesayet rejimi sonrasında ise otokratik AKP iktidarına karşı Cumhuriyetin kazanımlarını ve demokrasiyi savundu. CHP'nin farklı görüşleri savunan partilerle ittifaklar oluşturabilmesi, parti değerlerinin ve kimliğinin bu uzun ve çetin mücadeleler sonucunda sağlamlaşması sayesinde mümkün oldu.

2010 sonrasındaki açılımlar ve ittifaklar halen eleştiriliyor.

CHP, 2011 seçimleri ve sonrasında, 1970'li yıllarda olduğu gibi, sosyo-ekonomik meseleleri yeniden öne çıkartmaya başladı. Yeni fikirler üreterek vaat ve projeleriyle öne çıkan bir parti haline geldi. Ekonomik sistemin mağdurları kadar sosyal ve kültürel bakımdan ötekileştirilmiş kesimlere ulaşılmaya çalışıldı.

Son dönemde ise CHP muhalefetin lokomotifi rolünü üstlenerek özgürlük ve demokrasi mücadelesinin başını çekmeye çalıştı. CHP'nin izlediği sosyo-ekonomik konulara ağırlık vermenin yanı sıra, kültürel kimliklere saygı gösterme ve demokrasi ittifakı oluşturma çabaları, 2019 yerel seçimlerinde olumlu sonuç verdi ama 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde başarısızlıkla sonuçlandı.

CHP Türkiye'ye anayasal cumhuriyet, çok partili siyaset, hukuk devleti, sosyal devlet ve sosyal demokrasi kavramlarını ve ilkelerini getiren parti. CHP, iktidarda olmasa da birçok bakımdan diğer partilere de yön veren bir siyasi parti. Bir bakımdan Türkiye'nin siyaset okulu gibidir.

CHP'nin kimlik arayışının sürdüğünü görüyoruz. CHP sosyal demokrat olmamakla da eleştiriliyor. Bu eleştirilere ne dersiniz?

CHP siyasi çizgisini Ortanın Solu olarak belirlediği yıllardan itibaren gerek söylem gerekse uygulamalar itibarıyla önemli kırılmalar, tutarsızlıklar, sapmalar elbet oldu. Ama CHP bir sosyal demokrat/demokratik sol parti olma söylemini yarım yüzyılı aşkın bu süre içinde kesintisiz olarak sürdürüyor.

Dünyadaki benzer örneklere ya da evrensel denilen bazı kriterlere bakarak CHP'nin gerçekten bir sosyal demokrat parti olup olmadığı hem genel hem parti kamuoyunda zaman zaman tartışılan bir konu. Ama solu sağdan ayıran iki temel özellik hiç ortadan kalkmadı. Birincisi, eşitsizliğin devam etmesi ve sağ ile solun eşitsizlik konusundaki yaklaşımlarının farklı olması. Sol eşitsizliklere karşı ve eşitsizliği azaltmadan yana. İkincisi, modern toplumlarda eşitsizliğe karşı mücadelenin en önemli aracı devlet. Sağdan farklı olarak sol piyasanın ve toplumun yarattığı dengesizlikleri ve olumsuzlukları düzeltmekte devletin rolünü asli unsur olarak görüyor.

Avrupa'dan ya da dünyanın başka bir yerinden alınıp hemen uygulamaya konulacak ve CHP'yi çarçabuk iktidara taşıyacak bir sosyal demokrasi modeli, programı, deneyimi yok. Çünkü Türkiye'nin siyasi, toplumsal, ekonomik ve kültürel dokuları ve koşulları Avrupa'dan da solun önemli bir siyasi geçmişe ve güce sahip olduğu Latin Amerika'dan da oldukça farklı.

Gelişmiş Avrupa ülkeleri bilgi toplumu hatta bilgi toplumunun ileri aşamalarına geçerken Türkiye kırsal toplum özelliklerini sürdüren ve henüz tam anlamıyla sanayi toplumu olmayı başaramamış bir ülke. İki önemli fark daha var. Birincisi, Türkiye'nin en temel sorunu kuşkusuz rejimin otoriterleşmesi. CHP için demokrasi sorununun ve mücadelesinin öncelliği. İkincisi, Türkiye'de siyasi iktidar Cumhuriyetin bilim, laiklik, akılcı düşünce, kadın erkek eşitliği gibi temel kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalışıyor. CHP buna da karşı çıkıyor.

Peki CHP'nin geleceği ile ilgili tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son 30-40 yılda eşitsizlik küresel, ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerde büyük artış gösterdi. Eşitsizlik salt ekonomik bir sorun değil. Bu nedenle CHP hem sınıfsal hem de kültürel nedenlerle dezavantajlı konuma itilen tüm mağdurlara seslenmek ve onların sorunlarına çözüm üretme sorunu ile karşı karşıya. Bu kapsamda özellikle çalışan yoksullara yönelik politikalara ağrılık vermesi gerekiyor. Diğer yanda kültürel kimlik kaynaklı sorunlar var. Burada gerekli olan kültürel tanıma politikalarıyla mağduriyetlerin giderilmesi ve eşit vatandaşlığın sağlanması. Bu tür iddialı hedefleri gerçekleştirmek ise ancak devletin ekonomiye müdahalesi ile mümkün hale gelebilir.

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?

Gülsen Solaker Dış politika ve iç siyasi gelişmeler ağırlıklı olarak 1997’den beri çalışan gazeteci.