1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SN: Erdoğan 2034'e kadar iktidarda kalabilir

22 Ocak 2017

Alman basınında Türkiye’de TBMM’de kabul edilen anayasa değişiklik paketi ve ABD Başkanı Donald Trump’a karşı kitlesel gösteriler öne çıkan yorum konularını oluşturuyor.

Türkei Präsident Recep Tayyip Erdogan
Fotoğraf: picture-alliance/Anadolu Agency/Turkish Presidency/M. Cetinmuhurdar

Zeit Online'da Michael Thuman imzalı "Parlamento şu andan itibaren bir mozole” başlıklı yorumda Türkiye'deki anayasa değişiklik paketinin kabul edilmesine ilişkin şu görüşe yer veriliyor:

"Bu uzun ve gürültülü bir ölüm kalım mücadelesiydi. Türk Meclisi, pek çok tartışmalı oturumda yeni anayasayı ele aldı. Oturumlarda yaşanan kavga dövüşe oylamalara eşlik eden  ızdırap hakimdi. Milletvekilleri kalabalığa sert yumruklar savurdu. Oylama prosedürünü ihlal ettiler, yağıp gürlediler, tekme attılar, vurdular. İki kadın milletvekili hastaneye kaldırılmak zorunda kaldı. Oylamalar hayatiydi. Ölüm kalım meselesiydi. Şimdi ise sonuç kesin: Türkiye artık bir parlamenter demokrasi değil. Bir başsağlığı mesajı göndermenin zamanı geldi. Avusturyalı mimar Clemens Holzmeister tarafından dizayn edilen Ankara'nın merkezindeki 1938 tarihli eşsiz parlamento binasında parlamento olarak adlandırılan bir kurul toplanmaya devam edecek. Ancak bina artık sadece bir mozole ve kaybedilen otorite için bir anma yeri. Bugün tüm iktidar Cumhurbaşkanı'nın yeni inşa edilen 'Saray'ında.”

Süddeutsche Zeitung'daki "Şimdi Türk vatandaşları Erdoğan'ı durdurmak zorunda” başlıklı yorumda, Erdoğan'ın ülkeyi geri götürdüğü görüşü yer alıyor:

"Hafta sonu Meclis'te kabul edilen reform önerisi, daha önce saltanatın kaldırılması ve 1946'da tek parti sisteminden çok partili sisteme geçişte olduğu gibi ülkeyi ciddi biçimde değiştirecek. Erdoğan, ülkeyi geleceğe değil doğrudan geçmişe taşıyor. Yine de her şey bitmiş değil. Son söz vatandaşların.”

Stuttgarter Nachrichten'deki yorumda ise yeni anayasa paketiyle Erdoğan'ın 2034 yılına kadar iktidarda kalabileceği görüşüne yer veriliyor.

"Erdoğan'a göre, başkanlık sistemi, terör ve bölünmüşlük nedeniyle acı çeken ülkesini yeniden huzura kavuşturmak ve güvenliği sağlamak için gerekli. Teoride Erdoğan, pek çok Osmanlı sultanından daha uzun süre iktidarda kalabilir. 2003'ten 2014 yılına kadar üç kez Başbakan oldu, daha sonra cumhurbaşkanlığına seçildi. Güç ve nüfuzunu da birlikte yeni pozisyonuna taşıdı. Anayasa böyle öngörmese de. AKP reform paketine Erdoğan'ın belirli koşullar altında 2034 yılına kadar Türkiye'nin kaderini belirlemesini sağlayabilecek bir kural ekledi. O zaman 80 yaşında olacak ve 30 yıldan uzun süre de iktidarda.”

Die Welt gazetesinin internet nüshasında yer alan "Bu kitlesel gösteriler emsalsiz; tıpkı Başkan gibi" başlıklı yorumda şu ifadeler yer alıyor:

"ABD Başkanı'na karşı bu emsalsiz kitlesel gösteriler, Amerika'nın hiçbir şekilde sadece Trump ülkesi olmayacağını gösteriyor. Vatandaşların girişimi her zamankinden daha gerekli. Trump'ın ilk günü bunu gösteriyor. Donald Trump'ın yemin töreninden bir gün sonra başkanlığına karşı ve kadın hakları için gösteri amacıyla bir başka Amerika sokaklara çıktı. Yurt dışında pek çok yerde de yapılan protestolar bu ülkenin gördüğü en büyük ve koordineli gösteriler. 1 milyona yakın kişi Washington'a geldi. Yüz binlerce kişi de Boston, New York, Philadelphia, Chicago, Los Angeles ve diğer kentlerde sokaklara çıktı. Bu kitlesel çıkış Trump'ın bir önceki günkü yemin törenine tamamen zıt görüntüler oluşturdu… Trump fenomeni, Putinizm gibi, tehlikeli bir nihilizmden kaynaklanıyor… Bu nihilizme karşı koymak için basının tüm çabalarının yanı sıra sivil toplumun girişimlerine de ihtiyaç var."

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumunda ise Trump'ın yemin törenindeki konuşmasının "emsalsiz bir meydan okuma” olduğu ifadelerine yer veriliyor.

"Trump'ın ‘Önce Amerika' mesajı sadece seçim kampanyasının özü değil, başkanlığının da esasını oluşturuyor. Trump'ın yemin törenindeki konuşması bu bağlamda daha önce hiç duyulmamış benzersiz bir meydan okumaydı: Düzene, Washington'a, küreselleşmeye ve Amerika halkının sineye çektiği her şeye karşı… İçerik ve söylemde milliyetçiydi. Avrupalılar, dostlukları dağıtmayı düşünen değil tam eksine Washington'da bir rejim değişikliği isteyen bir başkanla karşı karşıya. Yine de endişeli şikayetler ve kıyamet uyarıları yardımcı olmayacaktır. Bunu olduğu gibi kabul etmek zorundalar. Sonuçta sırf Trump, AB ve NATO hakkında küçümseyici açıklamalar yaptığı için, ABD ile sıkı, derin ve geniş ilişkiye yönelik ilgi sona ermiş değil. Ama şüphesiz zor olacaktır.”

© Deutsche Welle Türkçe

DW/BS/MK