1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Solingen saldırısı göç politikasını nasıl etkiledi?

Ralf Bosen
27 Mayıs 2025

Geçen yaz Solingen'deki bıçaklı saldırının sanığı olan Issa Al H. aleyhindeki dava başlıyor. Saldırı ile ilgili dava Almanya'da göç politikası ve güvenlik açıklarına dair tartışmaları yeniden gündeme getirdi.

Solingen'deki saldırı sonrasında olay yerine gelen polis araçları.
Solingen'deki saldırıda üç kişi hayatını kaybetmişti. Fotoğraf: Christoph Reichwein/dpa/picture alliance

Almanya'da geçen yaz Solingen'deki şehir festivali sırasında bıçaklı saldırı düzenleyen zanlı, Düsseldorf Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde yargılanıyor. Federal Savcılık, Suriyeli Issa Al H.'yi üç kişiyi öldürmek, on kişiyi öldürmeye teşebbüs etmek ve IŞİD terör örgütüne üye olmakla suçluyor.

27 Mayıs'tan 24 Eylül'e kadar sürecek olan ana yargılama için 22 duruşma günü belirlendi.

Dava, siyasi bir dava olarak kabul ediliyor. "Radikal İslamcı motivasyonlu şiddetle" başa çıkmadaki zorluklara örnek gösterilen dava aynı zamanda, göç ve iltica politikası ile iç güvenliğe ilişkin temel soru ve sorunları da gündeme getiriyor.

Solingen'de ne olmuştu?

23 Ağustos 2024 akşamı, Solingen'in 650'nci kuruluş yıl dönümü kutlamalarına katılan bir adam, festival sahnesinin hemen önündeki insanlara rastgele ama hedefli bir şekilde bıçakla saldırdı. Üç kişi öldürüldü, on kişi de hayati tehlike arz edecek şekilde yaralandı. Issa Al H. bıçaklı saldırıdan bir gün sonra polise teslim olarak saldırıyı kendisinin gerçekleştirdiğini itiraf etti ve tutuklandı.

Sanık hakkında bilinenler neler?

Saldırı sırasında 26 yaşında olan Suriyeli, Aralık 2022'de Bulgaristan'dan yola çıkıp "Balkan rotası" olarak bilinen güzergâh üzerinden sığınmacı olarak Almanya'ya geldi. İlk olarak Paderborn'da bir acil barınma merkezine yerleşti, daha sonra Solingen'e nakledildi. Medyadaki haberlere göre, sığınma başvuru sürecinde, özellikle "Kürt milislere karşı savaşmak istemediği için askerlikten kaçmak amacıyla Suriye'den ayrıldığını" anlattı.

Solingen'deki saldırı sonrasında hayatını kaybedenlerin anısına mumlar dikilmiş ve çiçekler konmuştu.Fotoğraf: Thomas Banneyer/dpa/picture alliance

Al H. Bulgaristan'a sınır dışı edilmesi gerekmesine rağmen, geri gönderilme girişimi başarısız oldu. Saldırıdan önce Alman güvenlik birimlerince "radikal İslamcı" olarak bilinmiyordu.

İltica başvurusu reddedilen Issa Al H. neden hâlâ Almanya'daydı?

2023 yılında Al H.'nin Bulgaristan'a sınır dışı edilme girişimi, idari ihmaller ve organizasyonel engeller nedeniyle başarısız oldu. Issa Al H., Aralık 2022'de Bulgaristan'da kaydedilmişti. Avrupa Birliği'nin (AB) Dublin Yönetmeliğine göre, aslında Al H.'nin sığınma başvurusu ile ilgili işlemler Bulgaristan'ın sorumluluğundaydı.

Almanya, bunun üzerine Bulgaristan'dan devralma talebinde bulundu ve bu talep kabul edildi. Ancak sonraki altı aylık transfer süresi kullanılmadı: Al H. 5 Haziran 2023'te sınır dışı edilmesi gerektiğinde Paderborn'daki barınma merkezinde bulunamadı. Kısa bir süre sonra geri dönse de tesis yönetimi, sorumlu yabancılar dairesini, şansın geri dönüşü hakkında bilgilendirmedi. Yetkililer ayrıca yeni bir sınır dışı uçuşu organize etmeyi de ihmal etti. Süre geçtiği için Dublin Yönetmeliği uyarınca Almanya, sığınma başvurusundan sorumlu oldu.

Başarısız sınır dışı girişiminde başka sorunlar oldu mu?

Lojistik kısıtlamalar, Bulgaristan'a geri göndermeyi ayrıca zorlaştırdı. Transferler sadece belirli haftanın günlerinde ve belirlenen saatlerde tarifeli uçuşla Sofya'ya mümkündü. Bu durum, ülke genelinde Bulgaristan'a haftada sadece yaklaşık on sınır dışı işleminin yapılabilmesine neden oldu.

Bu durum Almanya'daki "başarısız sınır dışı" girişimlerinin örneklerinden biri. Almanya, "müsamaha gösterilen," yani ülkeden ayrılması gerektiği halde geçici olarak kalmaya devam göçmenlerin sayısının nispeten yüksek olduğu AB ülkeleri arasında. Federal Göç ve Mülteciler Dairesi'ne (BAMF) göre, 2024 itibarıyla Almanya'da bu statüde 250 binden fazla insan bulunuyor. Bunların yaklaşık yarısı, yıllardır ülkede kalmaya devam ediyor.

Neden "radikal İslamcı motivasyonlu terör eylemi" olarak nitelendiriliyor?

Federal Başsavcı, sanığı "IŞİD'in destekçisi" olmakla ve bu görüşten hareketle "kâfir olarak gördüklerine karşı bir saldırı" düzenlemeye karar vermekle suçluyor. İddianamede, sanığın saldırı mağdurlarını, reddettiği "Batı tarzı toplum ve yaşam biçiminin temsilcileri" olarak gördüğü ve Batılı devletlerin IŞİD'e karşı yürüttüğü askerî eylemlerin intikamını almak istediği ifade ediliyor.

İddianameye göre, sanık Ağustos 2024'te bir mesajlaşma uygulaması üzerinden köktendinci terör örgütü üyeleriyle iletişime geçtiği belirtiliyor. Örgüt mensuplarının da yapılacak eylemin sorumluluğunu IŞİD'in üstleneceğini ve propaganda amacıyla kullanacağını taahhüt ettikleri aktarılıyor. Saldırıdan sonra IŞİD de saldırının "askerlerinden" biri tarafından gerçekleştirildiğini duyurmuştu.

Solingen saldırısı Almanya'da hangi siyasi tartışmayı başlattı?

Solingen'deki terör olayı, zaten mevcut olan göç ve iltica tartışmasını daha da alevlendirdi. Göç ve iltica seçim kampanyasında da en önemli gündem maddesi haline geldi. Özellikle aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi, bu kanlı saldırıyı göç karşıtı gündemi için kullandı.

Eski İçişleri Bakanı Nancy Faeser, saldırı sonrasında hazırlanan güvenlik paketini açıklamıştı. Fotoğraf: Kay Nietfeld/dpa/picture alliance

Aşırıcılık araştırmacıları, Solingen'deki eylemin araçsallaştırılmasına karşı uyardı ve Müslüman düşmanlığının artması tehlikesini vurguladı. Bielefeld Üniversitesi'nden Andreas Zick, şu değerlendirmeyi yaptı: "İhtiyacımız olmayan şey, göçmen kökenli olan insanlara karşı basmakalıp hükümlerin, önyargıların, ırkçılığın, şüpheciliğin ve nefretin tırmanmasıdır. Terörün istediği de budur. Terör, hangi siyasi koşullar ortaya çıkarsa çıksın, toplumları huzursuzluğa sürüklemek ister."

Eski Başbakan Scholz ve hükümeti nasıl tepki vermişti?

Dönemin Sosyal Demokrat Partili (SPD) Başbakanı Olaf Scholz, saldırıyı "korkunç bir suç" olarak nitelendirerek, bunun hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini ve yasanın tüm sertliğiyle uygulanması gerektiğini vurguladı. Saldırıdan birkaç hafta sonra, SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP)'den oluşan koalisyon hükümeti, uzun tartışmaların ardından "güvenlik paketi" olarak adlandırılan önlemler üzerinde anlaştı. Bu paket, daha hızlı sınır dışı etmeyi, tehlikeli kişilere yönelik daha fazla gözetimi ve daha fazla sınır dışı etme gözaltı yerini öngörüyordu. Ayrıca, bıçaklara ve diğer tehlikeli nesnelere erişimi kısıtlamak ve bunları taşımayı zorlaştırmak için silah yasası da sıkılaştırıldı.

Yeni Başbakan Merz ve hükümeti konuya nasıl yaklaşıyor?

Mayıs 2025 başındaki hükümet değişikliğinin ardından, Başbakan Friedrich Merz liderliğindeki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ve SPD'den oluşan yeni koalisyon hükümeti, iltica politikasını sıkılaştırma kararı aldı. Bu bağlamda, yeterli veya geçerli belgesi olmayan göçmenler için ülkeye "giriş yasağı" getirildi. Ülkeden ayrılması gereken kişilerin geri gönderilmesini daha etkili hale getirmek için sınır dışı etme amaçlı gözaltıların kapsamı genişletildi. Ayrıca düzensiz göçü sınırlamak için sınır kontrolleri artırıldı.

Başbakan Merz, ilk hükümet açıklamasında iltica politikasındaki daha sert tutumu savundu ve iç güvenlik için tedbirlerin gerekliliğini vurguladı. Muhalefetteki Yeşiller, hükümeti AB ortaklarıyla yeterli istişare yapmamakla suçlarken, aşırı sağcı AfD düzenlemeleri yeterince kapsamlı bulmadığı için eleştirdi.

Alman yargısı "radikal İslamcı terör" ile nasıl mücadele ediyor?

Almanya, "radikal İslamcı motivasyonlu" şiddet eylemlerini, tüm hukuk devleti araçlarıyla takip ediyor. Planlanan veya işlenen terör saldırıları gibi özellikle ağır vakalar için Yüksek Eyalet Mahkemeleri'nde "Devlet Güvenlik Senatoları" adı verilen özel birimler görevli. Bu uzmanlaşmış departmanlar, yalnızca siyasi veya ideolojik motivasyonlu suçlarla ilgileniyor. Failleri tespit etmek, ağları ortaya çıkarmak ve cezai sorumluluğa çekmek için Federal Emniyet Teşkilatı (BKA) ve ülkenin iç istihbarat birimi olan Federal Anayasayı Koruma Teşkilatı ile yakın iş birliği yapıyor.

Potansiyel tehlikeli kişiler neden önceden durdurulamıyor?

Almanya'da güvenlik birimleri, "potansiyel tehlikeli" gördükleri kişileri izleyebilir ve onlara kısıtlamalar getirebilir. Ancak Alman hukuku, işlenmiş bir suç olmaksızın uzun süreli önleyici tutuklamaya izin vermiyor. Ayrıca, şüphelilerin kesintisiz 24 saat gözetim altında tutulması, yetersiz personel nedeniyle mümkün değil. Personel eksikliği, saldırıların önlenmesindeki en büyük engellerden biri. BKA'nın verilerine göre, 2024 yılında yaklaşık 590 kişi "radikal İslamcı tehlikeli kişi" olarak kabul edildi.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?