1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sondaj krizinde AB'den Türkiye'ye Varna resti

23 Şubat 2018

Ankara-Brüksel ilişkilerinin gerilmesine neden olan sondaj kriziyle ilgili AB'den yeni bir açıklama geldi. AB liderlerinin Türkiye'ye tepki olarak 26 Mart'taki Varna zirvesini iptal etmeleri gündemde.

AB Konseyi Başkanı Donald TuskFotoğraf: picture-alliance/AP Photo/dpa/O. Matthys

Türk savaş gemilerinin, İtalyan devletinin kontrolündeki enerji şirketi ENI'ye ait bir sondaj gemisinin Kıbrıs açıklarındaki faaliyetlerine engel olmasıyla gerilen Ankara-AB ilişkilerinde tansiyonu daha da yükseltecek bir açıklama geldi.

Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Donald Tusk, Brüksel'deki AB liderler zirvesinden sonra gazetecilere konuştu. Tusk, AB üyesi ülkelerin liderlerinin Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan ile dayanışma içinde olduklarını ifade ettiklerini ve "Türkiye'ye bu eylemlerine son vermesi için acilen çağrıda" bulunduklarını söyledi.

Tusk, liderlerin, Güney Kıbrıs'ın "AB hukuku ve uluslararası hukuk çerçevesinde kendi doğal zenginliklerini araştırıp işletme" hakkı olduğunu vurguladıklarını belirtti.

İtalyan enerji devi ENI'ye ait Saipem 12000 gemisiFotoğraf: picture-alliance/dpa/AP Photo/Saipem

Tusk, Ankara ile "işbirliğine hazır olduklarını" ancak AB liderlerinin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 26 Mart'ta Bulgaristan'ın Varna kentinde görüşüp görüşmeyeceğine 22-23 Mart'taki AB Konseyi zirvesinde karar vereceklerini açıkladı.

AB Konseyi Başkanı Tusk, geçen hafta Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis ile yaptığı görüşme sonrası attığı tweet'te, "herhangi bir AB üyesine karşı tehdit ya da eylemde bulunmaması" için Türkiye'ye çağrı yapmıştı. Tusk, "Bunlar yerine Türkiye'ye iyi komşuluk ilişkileri kurma, barışçıl çözüm ve toprak egemenliğine saygı çağrısında bulunuyorum" demişti.

Türkiye'nin sondaj gemisini durdurma nedeni

ENI'ye ait "Saipem 12000" gemisi, Kıbrıslı Rumların adanın güney kesimi açıklarında ilan ettiği münhasır ekonomik bölge (MEB) kapsamındaki 3'üncü parsele ilerlerken 9 Şubat'ta Türk savaş gemileri tarafından durdurulmuştu.

Güney Kıbrıs'ın 2011 yılındaki tek taraflı MEB hamlesinden hemen sonra Kuzey Kıbrıs da Ankara ile anlaşarak Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) ada açıklarında petrol ve doğal gaz arama yetkisi vermişti. Ancak TPAO'ya yetki verilen bölgelerden bazıları, Güney Kıbrıs'ın uluslararası enerji şirketleri aracılığıyla arama yaptırdığı parsellerle çakışıyor. Bunlardan biri de ENI'nin arama yapması planlanan 3'üncü parsel.

Türkiye, söz konusu sondaj çalışmalarıyla Kıbrıslı Türklerin adanın çevresindeki doğal zenginlikler üzerindeki hakkının hiçe sayıldığını belirtiyor. Kıbrıslı Rumlar ise sürdürdükleri doğal gaz arama faaliyetlerini egemenlik hakkı olarak görüyor ve olası bir ekonomik kazancın ada birleştikten sonra tüm Kıbrıslılara adilane bir şekilde paylaştırılacağını savunuyor.

Limasol limanına yöneldi

Güney Kıbrıs hükümetinin sözcü yardımcısı Viktoras Papadopulos, ada açıklarında bekleyen Saipem 12000'in Cuma günü bir kez daha 3'üncü parsele ilerlemeye çalıştığını ancak beş Türk savaş gemisi tarafından engellendiğini söyledi. Papadopulos, Türk gemilerinin Saipem 12000'i "güç kullanmakla tehdit ettiklerini", bunun üzerine İtalyan gemisinin geri dönmek zorunda kaldığını belirtti. Üçüncü parseldeki sondaj planlarının ertelendiği, Saipem 12000'in Limasol limanına yöneldiği ve birkaç gün burada geçirdikten sonra Fas'a hareket edeceği açıklandı.

DW,rtr,AP/CÖ,ÖA

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik