1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suriye, Irak ve İran'daki PKK uzantıları şimdi ne durumda?

12 Temmuz 2025

PKK, Öcalan'ın Şubat'taki çağrısı doğrultusunda silah bırakma yönünde ilk somut adımı attı. Peki militanlar şimdi ne yapıyor? Suriye ve İran'daki silahlı Kürt hareketi ne pozisyon aldı?

Suriye'de bir SDG savaşçısı (Arşiv)
Suriye'de bir SDG savaşçısı (Arşiv)Fotoğraf: Baderkhan Ahmad/dpa/picture alliance

Abdullah Öcalan'ın PKK'yı silahlı mücadeleye son vermeye çağırmasından 134 gün sonra örgüt bu yönde ilk adımı attı. Az sayıda örgüt mensubu, haftalar süren bekleyişin ardından Irak'ın Süleymaniye kentinde kameralar karşısına geçti, sembolik bir törenle silahlarını yakarak imha ettiler.

Mayıs ayında yapılan fesih kongresi sonrası örgüt "PKK adıyla yürütülen çalışmaların sonlandırıldığını" duyurmuştu. Ankara ise PKK'nın Suriye'deki uzantısı olarak gördüğü Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) Kandil'i izlemesini bekliyor.

Peki Suriye, Irak ve İran'daki silahlı Kürt gruplar şimdiye dek ne adım attı?

Irak'taki militanlar Türkiye'ye dönüyor mu?

PKK'nın, büyük çoğunluğu Kandil'de bulunan yaklaşık 6 bin silahlı üyesi olduğu değerlendiriliyor. Türkiye vatandaşı Kürtlerin bir af kapsamında Türkiye'ye dönebileceği ifade ediyor ancak henüz bu yönde somut adım atılmadı. TBMM'de bir komisyon kurulmasına yönelik hazırlıklar sürüyor. DEM Parti ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç arasında bu hafta yapılması beklenen ve hukuki adımların ele alınacağı toplantı ise "program yoğunluğu" gerekçesiyle ertelendi.

Kürt topluluklar lehine çalışma yürüten Washington merkezli Kürt Barış Enstitüsü (Kurdish Peace Institute) direktörü Meghan Bodette "dünyadaki diğer örneklere benzemediğini" söylediği süreci takip etmenin zorluğuna işaret ediyor: "Şu ana kadar çok az şeffaflık var. Taraflar arasında resmi bir anlaşma da yok."

Öte yandan PKK'nın fesih sürecinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) aktörlerinin önemli rol oynadığı biliniyor. Yeni dönemde yaratılması muhtemel yasal imkanlara rağmen militanların pek çoğunun IKBY sınırları içinde kalmayı seçebileceği değerlendiriliyor. DW Türkçe'ye konuşan Uluslararası Kriz Grubu (International Crisis Group) Ortadoğu ve Kuzey Afrika Program Direktörü Joost Hiltermann, "Irak hükümetinin dağdan inecek PKK'lıların akıbeti ve silahlı grubun kontrolündeki toprakların geleceğine karar vermesi gerekecek" diyor.

Süleymaniye'deki törende silahlarını yakan PKK'lılarFotoğraf: Stringer/Anadolu Agency/IMAGO

Irak ise PKK'nın silah bırakmasını egemenliğini sağlamlaştırma fırsatı olarak görüyor. PKK'nın duyurusu üzerine Irak Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, "Irak topraklarındaki yabancı güçlerin varlığının gözden geçirilmesi için bir fırsat" doğduğu ifade edilmişti.

BBC araştırmasına göre Türkiye'nin Irak toprakları içinde, büyük çoğunluğu 2018'den sonra inşa edilmiş 136 askeri tesisi bulunuyor.

Suriye'deki PKK üyeleri ne yapacak?

Suriye'de olduğu sanılan PKK'lı sayısı ise yaklaşık bin olarak ifade ediliyor. IŞİD'le mücadeleye destek için 2014'te Türkiye, Irak ve İran'dan Suriye'ye gelen PKK'lıların, Suriyeli Kürtlerin yeni Şam yönetimi ile devam eden müzakereleri kapsamında Suriye'den ayrılmaları bekleniyor.

SDG komutanı Mazlum Abdi, Beşar Esad'ın devrilmesinden sonra, "Suriyelilerin sorunlarını kendi aralarında çözmeleri gerekiyor. Savaşımızda bize yardımcı olan savaşçıların başları dik şekilde kendi bölgelerine dönmesinin zamanı gelmiştir" demişti.

Ancak Suriye'de Türkiye'yi "asıl rahatsız eden" SDG çatısı altındaki savaşçıların durumu. Suriye'nin kuzeyi ve doğusundaki toprakları kontrol eden SDG bünyesinde halihazırda 30 bin savaşçı olduğu tahmin ediliyor. Bu yapı, resmi adıyla Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi (AANES), halk arasındaki yaygın kullanımıyla Rojava olarak bilinen bölgeyi kontrol ediyor.

Suriye'deki Kürt silahlı grupların yapısı nasıl?

IŞİD'le mücadelede, önce bölgedeki Arap topluluklarla iş birliği yapan ABD, daha sonra Kürt güçlerinin oluşturduğu Halk Savunma Birliklerini (YPG) desteklemeye başlamıştı.

Türkiye sınırına yakın El Malikiye köyünde 2015'te yapılan iki günlük kongrede, YPG savaşçılarıyla bazı Arap ve Hristiyan gruplar tek çatı altında birleştirilerek SDG kuruldu. O dönemde Washington'un, Kürtlere verilen desteğe itiraz eden Türkiye'yi yumuşatmak için yerel Arap gruplarını da içeren bu yeni yapının kurulmasını desteklediği yorumları yapılıyordu.

Demokratik Birlik Partisi (PYD) 2003'te Suriye'deki Kürtlerin haklarını savunma hedefiyle kuruldu. Türkiye İçişleri Bakanlığına göre kuruluş talimatını Abdullah Öcalan, İmralı'dan verdi. YPG ise 2011 yılında Suriye'de iç savaşın patlak vermesiyle oluşan güvenlik boşluğunda doğdu. PYD'nin silahlı kolu olarak tanımlanıyor. Türkiye, SDG'nin omurgasını oluşturan YPG'yi PKK'nın uzantısı olarak görüyor.

Mazlum Abdi ve Ahmed Şara Mart ayında merkezi yönetimin egemenliğini tanıyan anlaşmaya imza attı.Fotoğraf: SANA/dpa/picture alliance

ABD destekli SDG Öcalan'ın çağrısı için ne dedi?

Peki, SDG silah bırakacak mı?

Bodette'ya göre bu sorunun yanıtı hayır. DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede Bodette, SDG ve kontrolündeki toprakların geleceği için asıl belirleyici olanın, Mazlum Abdi ile Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara arasında süren müzakereler olacağını ifade etti.

Nitekim SDG Komutanı Mazlum Abdi daha önce Öcalan'ın fesih çağrısı üzerine yaptığı açıklamada, bu talebin kendilerini kapsamadığını söylemişti: "PKK'nın silah bırakma çağrısı onları ilgilendiriyor, bizim Rojava'daki güçlerimizi ilgilendirmiyor."

Esad'ın devrilmesinden bu yana diyalog halindeki Ahmed Şara yönetimi ile SDG, Şam'ın egemenliğini öngören bir anlaşma imzalanmıştı. 10 Mart'ta yapılan anlaşma; SDG güçlerinin Suriye ordusuna katılmasını, bölgedeki havalimanları ve petrol sahalarının yanı sıra Irak ve Türkiye'ye açılan sınır kapılarında kontrolün Şam'a devredilmesini hedefliyor. Müzakerelerin yıl sonuna kadar tamamlanması bekleniyor.

Ancak bu SDG'nin bir çeşit otonomi iddiasından vazgeçtiği anlamına gelmiyor. DW Arapça'ya konuşan Kürt gazeteci Dara Abdullah, ademimerkeziyetçi bir yapı inşa edilmesi gerektiği görüşünde. Vali dahil yerel yöneticilerin seçimi ve polis teşkilatı konusunda karar alma süreçlerinin yerel halka ait olması gerektiğini belirten Abdullah; ordu, ekonomi ve dış politikada ise merkeziyetçi bir yapının kabul göreceği değerlendirmesinde bulunuyor.

Suriye'de özerklik ilan edilecek mi?

Konu, bu hafta SDG ve Ahmed Şara hükümetinden heyetlerin katılımıyla Şam'da gerçekleştirilen toplantıda ele alındı ancak somut bir ilerlemeye dair mesaj verilmedi. Toplantılara katılan PYD Eşbaşkanlık Yürütme Kurulu Üyesi Aldar Halil, "Eski araçlarla farklı sonuçlara ulaşmak imkansız. Bu nedenle ulus devlet ve en önemlisi de merkeziyetçilik tekrar edilmemelidir" dedi, ademimerkeziyetçi bir Suriye inşa edilmesi gerektiğini savundu.

PKK'nın silah bırakma kararı SDG'yi bu yönde bir girişime Türkiye'yi artık daha kolay ikna edebilecekleri yönünde cesaretlendirmişti. "PKK yüzünden Türkiye bizim bölgelerimize saldırıyor" diyen Abdi, silah bırakma gerçekleşirse bunun kendilerini olumlu etkileyeceğini de savunmuştu.

Hiltermann da "SDG artık Suriye hükümetiyle müzakerelerde daha fazla hareket alanına sahip olacaktır ve Türkiye'nin (SDG'ye yönelik) askeri baskısı da azalacaktır" yorumunu yapıyor.

Ancak Türkiye ve Donald Trump liderliğindeki ABD, mutlak Şam idaresindeki bir Suriye iddiasını sürdürüyor.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Öcalan'ın çağrısından hemen sonra, "PKK, PYD, YPG, SDG... Hangi adla olursa olsun Irak'taki ve Suriye'deki bütün unsurları ve uzantılarıyla terör örgütü silah bırakmalıdır" demişti.

Abdullah Öcalan Şubat ayında PKK'ya silah bırakma çağrısı yapmıştı.Fotoğraf: Peoples' Equality and Democracy Party/Handout via REUTERS

ABD özerk Kürt bölgesini destekliyor mu?

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da hafta içinde Rudaw'a verdiği demeçte, Suriye'de "tek vatan, tek millet, tek ordu, tek hükümet" kurulması gerektiğini savundu, SDG'yi bu sürece katılmakta "isteksiz" davranmakla suçladı. Barrack Suriye'de bir federalizm modelinin çalışmayacağını belirtti.

DW Arapça'ya konuşan siyaset analisti ve yazar Hüsam Talib'e göre Kürtlere otonomi tanınması Türkiye ve diğer ülkelerin bölgeye müdahalesine gerekçe oluşturarak Suriye'nin egemenliğini zayıflatacaktır: "Suriye toplumunun bileşenlerinin her birinin farklı bölgesel ya da uluslararası güçler tarafından destekleniyor olması, ülkeyi uluslararası nüfuz alanlarına bölünmüş bir yapıya dönüştürecektir."

İran'da PJAK silah bırakıyor mu?

Kürt silahlı hareketi, Irak ve Suriye'nin yanı sıra İran'da da varlık gösteriyor. İran'da 2004 yılında faaliyetlerine başlayan Kürdistan Özgür Yaşam Partisi'nin (PJAK) üye sayısının 2 ila 3 bin arasında değiştiği değerlendiriliyor. Yapı, doğrudan PKK'ya bağlı bir örgüt olarak biliniyor. İran-Irak sınırındaki dağlık bölgelerde güvenlik güçleri ile çatışan örgüt Tahran, Ankara ve Washington tarafından terörist organizasyon olarak niteleniyor.

Joost Hiltermann'a göre PKK desteği olmadan PJAK kesinlikle bu kadar güçlü olamazdı. Ancak örgüt, Öcalan'ın çağrısını izlemeyeceklerini ilan etti, PJAK Eş Başkanı Amir Karimi, savunma haklarını korumak için silahı bırakmayacaklarını söyledi.

Yeni dönemde nasıl bir strateji izleyeceği belirsiz olan örgüt şimdiye kadar Kandil'in desteği sayesinde İran'daki diğer Kürt gruplara kıyasla Tahran karşısında daha geniş hareket kabiliyetine sahipti. PKK'nın fesih kararının ardından İran'daki bazı medya organlarında örgüt üzerinde baskıyı artırmak için "uygun zamanın geldiği" yorumları yapılmıştı.

Bu haber ilk olarak 13 Mayıs 2025'te yayımlandı, 11 Temmuz 2025'te son gelişmeleri yansıtacak şekilde güncellendi.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik