1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suriye sınırının sıfır noktası: Reyhanlı

9 Mayıs 2022

Suriye sınırının sıfır noktasında bulunan Hatay'ın Reyhanlı ilçesi göçü en fazla hisseden yer. Peki, Suriyelilerin yerli halktan daha fazla olduğu ilçede herhangi bir sorun yaşanıyor mu?

Mülteci kampı - Reyhanlı
Mülteci kampı - ReyhanlıFotoğraf: picture-alliance/AA/C. Genco

Suriye iç savaşından kaçan milyonlarca kişi komşu ülkelerin sınırlarına veya güvenli bölgelere doğru harekete geçmiş ve bu göç hareketi 22,5 milyon Suriyeli'den 13 milyonunun yer değiştirmesine sebep olmuştu.

Göçün en çok etkilediği ülke Suriye ile 877 kilometre sınırı olan Türkiye, Türkiye'de Hatay, Hatay'da ise sınırın sıfır noktasındaki Reyhanlı ilçesi oldu. Cilvegözü Sınır Kapısına yakın bir mesafede bulunan Reyhanlı o günden beri sığınmacılarla ilgili yaşanan her tartışmanın odak noktasında yer aldı.

Peki, Suriye iç savaşının üzerinden geçen 11 yılda Reyhanlı'da ne değişti?

Yerel halktan daha fazla sığınmacı var

Suriye iç savaşıyla başlayan göçü ilk karşılayan yerleşim yerlerinden biri, sınırın sıfır noktasında olan Reyhanlı ilçesiydi. Bu nedenle de sığınmacılar Türkiye'ye girer girmez ilk buldukları yer olan bu küçük ilçeye yerleşti. Yaklaşık 100 bin yerel nüfusu olan Reyhanlı'da resmi olmayan rakamlara göre 135 bin civarında sığınmacı yaşıyor. Bazı kamu kurumları sayının son zamanlarda 70 binlere kadar düştüğünü belirtiyor. Ancak buna dair resmi bir kanıt yok. 

Hem Reyhanlı'nın küçük bir ilçe olması, hem de sayılarının fazlalığı nedeniyle Suriyeli sığınmacılar burada daha görünür durumdalar. Reyhanlı Çarşısı'nda daha fazla yerel kıyafetli insan ve daha fazla Arapça tabela görmek mümkün. Ancak hem yerel halk hem de sığınmacılar hallerinden memnun gibi görünüyor. Bu sorunsuz yaşamın önemli sebeplerinden birinin de akrabalık ilişkileri olduğu sıkça dile getiriliyor.

Basit sorunlar yaşasalar da toplumda sığınmacılara karşı bir rahatsızlık göze çarpmıyor ama genç kesime yönelik hoşnutsuzluk burada da sürekli ifade ediliyor. Burada yaşayan insanlarla Suriyeli sığınmacılar arasında giyim ve gündelik yaşam dışında ise neredeyse hiç kültür farkı yok.

Ticarete etkileri nasıl?

Reyhanlı'ya yerleşen Suriyeli sığınmacıların önemli bir kısmı gündelik işlerde çalışıyor. Ancak sermaye getirip burada esnaflık yapan, iş yeri açanlar da var. Toplam 11 bin esnafın bulunduğu ilçede kayıtlı bir şekilde çalışan Suriyeli esnaf sayısı 490 civarında. Kayıtlı olmayanlar da var, ancak bu sayının çok fazla olmadığı belirtiliyor.

Buradaki Suriyeli nüfusun asıl etkisi ise Reyhanlı'nın ticaretine yansıyor.

Göçten önce işleri kötü gittiği için iflas etmek üzere olan 55 yıllık konfeksiyoncu Bedir Koca, onların yaptığı alışveriş sayesinde işlerini düzeltmiş. Suriyelilerin bir zararı olmadığını, aksine faydası olduğunu ifade eden Koca'ya göre, savaş bitince önemli bir kısmı zaten geri dönecek:

"Bize bir zararları yok. Çok cana yakın insanlardır. Bize çok yardımları oldu. İlk geldiklerinde çok para kazandık. Evlerimizi kiraya verdik, alışveriş yaptık onlarla. Kazandığını yiyen, güzel yaşamayı seven insanlar. Onlar olmazsa ben çoktan iflas etmiştim. Ben gitmelerini istemiyorum ama savaş bitince gidecekler." 

Fotoğraf: DW/J. Hahn

"Aile gibi olduk"

Reyhanlı merkezindeki Atatürk Caddesi'nde gezerken vitrininde çeşit çeşit tatlıların olduğu bir işyeri dikkatimizi çekiyor. Camdaki "Tatlıcı Al Nasır" yazısından buranın bir Suriyeli'ye ait olduğunu anlıyoruz. İçeri girdiğimizde bizi oldukça sıcak karşılıyor, Halep'in meşhur tatlısını ikram ediyorlar.

İş yeri sahibi Faris Nasır, savaştan önce de Halep'te tatlıcılık yapıyormuş. 2011 yılında başlayan savaşın kısa sürede biteceğini düşünmüş. Ancak 9 yıl önce Halep'teki ev ve işyerleri bombardımanda yıkılınca eşini ve üç çocuğunu alarak yollara düşmüş. Reyhanlı'ya gelince de bu iş yerini açmış. Ona göre Reyhanlı ve Halep arasında hiçbir fark yok. Geldiklerinde iyi karşılandıklarını ve yerel halkla ilişkilerinin hep iyi olduğunu söyleyen Nasır, Türkiye'de sadece kardeşlik gördüklerini düşünüyor:

"Burası bizim ülkemiz gibi oldu. Bugüne kadar kimse beni rahatsız etmedi. Burada düzgün yaşayan hiç kimse sorun yaşamaz. Ben çok güzel yaşadım. Aynı apartmandaki komşularımızla, esnaflarla aile gibi olduk. Çoçuklarım 10 yaşına geldiler. Ne okulda, ne sosyal çevrelerinde bir kötülük görmediler. Savaş biterse ben burada kalmayı düşünüyorum. Çünkü işimi kurdum, hayatımı kurdum. Ziyarete giderim, ama tercihim olursa burada kalmak istiyorum."

Gitmelerini isteyenlerin gerekçeleri neler?

Reyhanlı'da da tıpkı Hatay'daki gibi sığınmacıların gitmesini isteyenler de var, kalmalarını isteyen de. Ancak burada diğer kentlerden daha fazla topluma entegre oldukları da göze çarpan bir gerçek.

İlçede sığınmacıların doğum oranlarının yüksek olduğu iddialarına dair rahatsızlık duyanlar var. 32 yaşındaki esnaf Gökhan İsa Ergör de onlardan biri. Sığınmacılara ellerinden gelen yardımı yaptıklarını söyleyen Ergör'e göre, artık geri dönmeliler. İlçede Suriyeli dilenci sorunu belirten Ergör, yüksek doğum oranlarına dikkat çekiyor:

"Kendilerine kucak açtık ve bir sorunumuz yok. Devletin sadece çocuk sorunuyla ilgili bir sınırlama ve düzenleme getirmesi gerekiyor. Belki sınırlandırma yaparlar, belki vergi getirirler. Ama üç çocuktan fazla yapmazlarsa iyi olur. Çünkü biz burada azınlık kaldık. Biz azınlık kalmayalım. Yani vatan elimizden gitmesin. Hatay bölgesi olarak bir o tedirginliğimiz var."

Suriyeliler tartışması | Hatay'da yaşayanlar anlatıyor

12:36

This browser does not support the video element.

"İş bulabilirsem burada kalmayı düşünüyorum"

Reyhanlı'da yaşayan sığınmacılar da onca yıldan sonra halen "Gitsinler" sözleriyle muhattap olmak istemediklerini söylüyor. Basına yansıyanla yaşadıklarının alakasız olduğunu söyleyen sığınmacılar, savaşın devam ettiği bir yere gönderilmelerinin insani olmayacağını savunuyor.

2012'de henüz 10 yaşındayken Halep'ten kaçan ve şu anda Manisa Celal Bayar Üniversitesi'nde okuyan Abdullah Şakruk geldiği günden beri Suriye'ye gitmemiş. Türkiye'ye kendi ülkesi gibi gördüğünü söyleyen Şakruk, Türk vatandaşlığı almak üzere olduğunu belirtiyor. Vatandaşlık aldıktan sonra askere gitmek istediğini ifade eden Şakruk, savaş biterse de Türkiye'de kalmak istiyor:

"Burada Türk arkadaşlarımla aile gibi yaşıyoruz. Sosyal medyada sürekli Surileli sığınmacılarla ilgili aslı astarı olmayan bilgiler yayılıyor. Ama biz burada öyle birşey görmüyoruz. Onların söyledikleri farklı, bizim burada yaşadığımız farklı. İnsanlar bize çok iyi davranıyor. Burada herkes hayatından memnun ve kültürlerimiz de aynı. Askere gidip, güzel bir iş bulabilirsem burada kalmayı düşünüyorum."

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik