1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suriye'de iç savaşın 4 yılı

15 Mart 2015

Suriye'deki Esad rejimine karşı ayaklanma yaklaşık 4 yıl önce başlamıştı. Radikal dinci örgütlerin kısa zamanda güçlenerek Suriye topraklarının bir bölümünü işgal etmesi Esad rejimine hayatta kalma garantisi oldu.

Fotoğraf: Getty Images

Yaklaşık 4 yıl önce Suriye'nin güneyindeki Dara'da duvara Esad rejimi aleyhinde yazı yazan öğrencilerin tutuklanması üzerine kent ahalisi sokaklara dökülmüştü. Göstericilerin üzerine ateş açılması kısa zamanda Suriye'nin diğer bölgelerinde de rejimin acımasız tepkisini protesto eden barışçı göstericilerin eylemlerine yol açmıştı. Şam yönetimi göstericilere göz açtırmayıp kaba kuvvet kullanınca şiddet tırmanmaya başladı ve silahlı muhaliflerle hükümet kuvvetleri arasındaki çarpışmalarda şimdiye kadar 250 bin Suriyeli can verdi.

Dört milyon Suriyeli can korkusuyla komşu ülkelere sığınırken altı milyon Suriyeli de iç mülteci durumuna düştü.

Ülke halkı artık bir yandan rejimin pençesinden kurtulmaya çalışırken diğer yandan da IŞİD ve El Nusra Cephesi gibi radikal dinci örgütlerin barbarlığına hedef oluyor.

'Rejim kendi yarattığı muhalefetle savaşıyor'

Chattam House adlı İngiliz düşünce merkezi araştırmacılarından siyaset bilimci Nedim Şehadi, cihatçı terör örgütlerinin Irak ve Suriye'de bu kadar çabuk yayılmalarını Esad'a borçlu olduklarını söylüyor: “Tarihte her diktatör bu yönteme başvurmuştur. Cezaevleri boşaltılır, kaos çıkartılır ve ardından kaosla mücadele gerekçesiyle müdahale edip itibar kazanılır. Esad son üç yılda, rejime cephe almaları için cezaevlerindeki radikal dincileri tahliye etti. Bu örgütlerle mücadele ettiği için meşruiyet kazanacağını düşündü ve teröristleri tutup içeri atmak yerine sivil muhalefetin üzerine gitti. Suriye'deki rejim şimdi kendi yarattığı muhalefetle savaşıyor.”

Türkiye'deki Suriyeli mültecilerFotoğraf: picture-alliance/dpa/S. Suna

Gerçekten de devletler topluluğunun Suriye'deki gelişmelere bakış açısı değişti. Eskiden Esad rejiminin barbarlığı konu edilirken şimdi herkes IŞİD'in insanlık dışı davranışlarını konuşuyor. IŞİD yakarak, yüksek binalardan atarak ya da başlarını keserek öldürdüğü insanların görüntülerini dünyaya yayıyor. İslam âleminin de dehşetle eylemlerini izlediği IŞİD geçen yıl hilafet ilan ederek hâkimiyet iddiasının sınır tanımadığını ortaya koydu.

'Siyasi çözümün çok uzağındayız'

Barcelona'daki FRIDE adlı araştırma enstitüsünün uzmanlarından Barah Mikail, sempatizanları kanalıyla bütün ülkeleri tehdit eden IŞİD'e karşı ABD'nin harekete geçmesinden başka çare kalmadığını söylüyor: “Şimdi sorunun askeri yoldan ortadan kaldırılmasına yoğunlaşmak lazım. Çünkü sıcak bir savaştan söz ediyoruz. Asıl sorun askeri çözüme varılamayacak olmasından kaynaklanıyor. Görüşmelere başlanması ihtimal dışı olduğundan siyasi çözümün de çok uzağındayız. Askeri önlemlerin kısa zamanda sonuç vermesi de beklenmemeli.”

Barış araştırmaları uzmanı Barah Mikail IŞİD belasından kurtulmanın kolay olmayacağını ve dinci terör örgütünün militan kaynaklarının kurutulması gerektiğini dile getiriyor: “Uzun vadede IŞİD'in muharip militan toplama imkânlarının elinden alınması şarttır. Bundan örgütteki militanların etkileneceği sanılmamalı. Onlar sonuna kadar savaşacaktır. Sempatizanların Batı toplumlarına daha iyi entegre edilmesi, onlara toplumda kabul edildikleri ve yeni vatanlarda onları iyi bir geleceğin beklediği hissinin kazandırılması gerekir. Bu başarılamadığı ve çoğu Ortadoğu ülkesindeki işsizlik ve yolsuzluk gibi sorunlarla başa çıkılamadığı takdirde IŞİD'in cazibesine kapılanların sayısı artacaktır.”

©Deutsche Welle Türkçe

Kersten Knipp