Komşular bekleyişte
2 Temmuz 2012Golan Tepeleri’nde bir eczane işleten Randi, dükkanında asılı duran Beşar Esad posteri ve cebindeki mavi Suriye pasaportu ile gurur duyuyor. Kendisini Esad rejimine bağlı hisseden Randi, Suriye Devlet Başkanı’nın Müslüman Kardeşler ve teröristlere karşı kendini savunduğunu düşünüyor. Televizyon ve internette yayınlanan şiddet görüntülerine ilişkin düşünceleri ise Suriye devlet televizyonununki ile örtüşüyor. Randi “Teröristler insanları öldürüyor, sonra onların fotoğraflarını çekiyor ve görüntüleri bir takım mercilere gönderip bundan Suriye ordusunun sorumlu olduğunu iddia ediyor. Ama Suriye ordusu insanları öldürmek istese cesetleri öyle yerde bırakıp gitmez ve onların fotoğrafını çekmez. O zaman cesetlerin ortadan kaybolmasına çabalanırdı, öyle değil mi?” diye konuşuyor.
Dürzîlerin rejime bağlılığı
Randi böyle düşünüyor ama gerçeği kendisi de birebir yaşamıyor. Zira Randi Suriye’de değil, yaklaşık 45 yıldır İsrail işgalindeki Golan Tepeleri’nde yaşıyor. Bu bölgede yaşayan Dürzî dinî inancına bağlı yaklaşık 20 bin kişiden birisi. Bu azınlık grup kendilerini Suriye’ye ait hissediyor. İsrail, Suriye ve Lübnan’a dağılmış olan Dürzîler yaşadıkları ülkede iktidarı elinde tutan güçlere sadık bir tutum izliyorlar. Zira birçok azınlık grup gibi kendi can güvenliğinden endişe ediyorlar. Ancak Suriye’de bir yıldan uzun bir süredir devam eden şiddet olayları bu bağlılığı az da olsa sarsmış gibi görünüyor. Zira Golan Tepeleri’nde yaşayanların hepsi Randi gibi düşünmüyor. Ne var ki böyle düşünmeyenlerin çok azı bunu açıkça ifade edebiliyor. İşte bunlardan biri de karikatür sanatçısı Vail. Vail, “Rejimin uyguladığı vahşetin boyutları sınır tanımıyor. Çözüm için atılan her adım, daha fazla insanı öldürmeye, tutuklamaya ve isyan hareketini bastırmaya bir sebep olarak gösteriliyor. Diğer yandan da tüm dünya ülkeleri kendi isteklerini Suriye’ye empoze etmeye çalışıyor” şeklinde konuşuyor.
Suriye’deki çatışmalar, İsrail’i de yakından ilgilendiriyor. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres Suriye’de kan dökülmeye son verilmesi konusunda uyarıyor ve barışçıl bir çözüm bulunmasını istiyor. Dışişleri Bakanı Avigdor Liebermann, isyancılara yardım malzemesi göndermek istediğini açıklıyor. Ama diğer yandan da İsrail hükümeti bölgedeki güç dengelerinin değişmesinden büyük endişe duyuyor. İsrail’de, Şam’daki Esad rejiminin devrilmesinin yol açabileceği sonuçlardan kaygılanılıyor ve Arap Baharı’nın Arap Kışı’na dönüştüğü yorumları yapılıyor.
"Dikatatör her zaman diktatördür"
Peki İsrailliler bu konuda ne düşünüyor. 30 yaşındaki Yossi Golan Tepeleri’nde yaşıyor. İsrail 1980’li yıllarda uluslararası camia tarafından tanınmasa da işgal ettiği Golan Tepeleri’nde yerleşim bölgeleri kuruyor. Bu bölgedeki ateşkesin kontrolünü BM yürütüyor. Zira Altı Gün Savaşları’nın ardından geçen son 45 yıl içerisinde İsrail ile Suriye arasında hiçbir barış anlaşması imzalanamadı. Son yıllardaki denemeler de başarısız oldu. Yossi, 12 yıl önce Şam’da iktidar değişince çözüm bulunacağına dair bir hayli umutlanmış. Yossi, “Baba Esad tam bir diktatördü. O ölünce yerine, oğlu Beşar Esad geçti. Güzel karısını biz bile bağrımıza bastık. Ama sonunda onların da büyük bir hayal kırıklığı olduğu ortaya çıktı. Zira bir diktatör, her zaman diktatördür ve bir diktatörün karısı da öyle kalmaya devam eder. Bu maalesef çok büyük bir hayal kırıklığı oldu bizler için. Çünkü nihayet barışın geleceğini ummuştuk” diyor.
Yossi, kalbinden Suriyeli muhalifleri desteklediğini belirtiyor ancak diğer yandan da Esad rejimi döneminde sınır bölgesinin genelde sakin ve sorunsuz kaldığını belirtiyor. Golan Tepeleri’nde yaşayanlar temkinli bir beklenti içinde. Dürzîlerin çoğu, Esad rejimine karşı seslerini çıkarırlarsa Suriye’deki akrabalarının can güvenliğinin tehlikeye gireceğini düşünüyor. Kimileri de ticari ilişkilerin sekteye uğramasından endişeleniyor. Ama karikatürist Vail’e göre onlar da sonsuza kadar susmayacaklar.
© Deutsche Welle Türkçe
Torsten Teichmann / Çeviren: Başak Demir
Editör: Nihat Halıcı