1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Suudi gazeteci üzerindeki sır perdesi

8 Ekim 2018

İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girdikten sonra kendisinden haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti bir bilmeceye dönüştü. Polis, olayı aydınlatmaya çalışıyor.

İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na giden bir yol trafiğe kapatıldı
İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'na giden bir yol trafiğe kapatıldıFotoğraf: picture-alliance/dpa/AP/L. Pitarakis

Muhalif Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın kaybolması üzerindeki sır perdesi kalkmadı. Kaşıkçı'dan, Türk nişanlısıyla evlilik işlemlerini tamamlamak için 2 Ekim’de belge almaya gittiği Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu’na girmesinden bu yana haber alınamıyor.

Türk medyasına açıklama yapan Türk-Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı, Kaşıkçı’nın Konsolosluk’ta öldürüldüğünü ve cesedinin parçalara ayrılarak binadan çıkarıldığını öne sürdü. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman ise “Sakladığımız bir şey yok, isterlerse konsoloslukta arama yapabilirler” dedi. Suudi yetkililer, Kaşıkçı’nın öldürüldüğü iddialarını reddediyor ve binadan ayrıldığını savunuyor.

Gazeteci Cemal KaşıkçıFotoğraf: Privat

Soruşturma başlatıldı

Ancak Kaşıkçı’nın binadan ayrıldığı yönündeki açıklamalar Türk yetkilileri de ikna etmedi. AKP Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay, “Konsolosluğun iki kapısı var, hangi kapıdan çıktı? Tüm kameraları inceledik, kapıdan girdiği gözüküyor ama çıktığı görülmüyor” dedi. Türkiye'de olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

Peki, başlatılan soruşturmada yol alınabilir mi? DW Türkçe’ye konuşan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Milletlerarası Hukuk Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Cavid Abdullahzade, Türkiye’nin de taraf olduğu “Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi”ne dikkati çekiyor.

Olayın Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içinde gerçekleşmesinden dolayı Türkiye’deki savcılık makamlarının soruşturma başlatmasında sorun olmadığını dile getiren akademisyen, sözleşmedeki “Konsolosluk binalarının dokunulmazlığı” başlıklı 31. maddeye işaret ediyor. “Bu maddeye göre konsolosluk yetkililerinden izin alınmadığı sürece binaya giriş yapılamaz. Delil arama ya da olay yeri incelemesi için zorla giriş yapılması diplomatik krize neden olur” diyor.

Doç. Dr. Abdullahzade’nin dikkat çektiği ikinci konu ise konsolosluk çalışanlarına yönelik soruşturmaya dair… Abdullahzade, uluslararası sözleşmeler kapsamında konsolosluk çalışanlarının dokunulmazlıklarının olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’deki yargının temel sorunu, bu durumu Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu ile nasıl çözeceği aslında. Başlatılan soruşturma kapsamında konsolosluk çalışanlarının tanıklığına başvurulabilir ama zorla getirilmeleri mümkün değil. Kendi istekleriyle yapabilirler” diye konuşuyor.

Suudi gazeteci konsoloslukta öldürülüp parçalandı mı?

02:14

This browser does not support the video element.

"Diplomasi tarihinde benzeri yok”

Ankara merkezli 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Milli Politika ve Dış Politikalar Araştırmaları Merkezi Başkanı Cahit Armağan Dilek ise cinayet iddiasının Türkiye’yi uluslararası alanda zora sokacağını dile getiriyor. “Diplomasi tarihinde bu olayın benzeri yok” diyen Dilek, iddiasının doğru olması halinde bu durumun Suudi Arabistan’ın misafir bir ülkede kendisine tanınan hakları kötüye kullandığı anlamına geleceğini söylüyor. İkili ilişkilerin bozulacağını söyleyen Başkan Dilek, “Suudi Arabistan’da demokrasi olmadığını biliyoruz ama bu durum kendi uygulamalarını Türkiye’de hayata geçirmesi demektir. Bu, kabul edilemez ve ilişkileri bozacak bir hamledir. Bunun hesaplanmış bir hamle olduğunu görmek lazım” diyor.

RSF: “Sürecin takipçisi olacağız”

Suudi Arabistan yönetimini eleştiren yazılarıyla Washington Post gazetesine de katkıda bulunan Cemal Kaşıkçı, tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya kalınca yaklaşık bir sene önce ülkesini terk ederek ABD’ye taşınmıştı. 

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, RSF olarak olayın bütün boyutları aydınlatılana kadar sürecin takipçisi olacaklarını belirterek, “Cemal Kaşıkçı, öyle görülüyor ki, son yıllarda Suudi Arabistan rejiminin geçirdiği krizde görüşleriyle birlikte tasfiye edilmek istendi” dedi. “Demokrasiyle alakası olmayan, öteden beri sorumlu olduğu hak ihlalleri çıkar karşılığında tolere edilmiş bir rejim, bu kez uluslararası bir diplomatik krize yol açma pervasızlığı içerisinde muhalif bir vatandaşını yabancı bir ülkedeki konutunda yok etmekle suçlanıyor” diyor. İddiaların tüyler ürpertici olduğunu ifade ederek, Suudi rejimi tarafından yapılan açıklamaları tatmin edici bulmadıklarını söylüyor.

Burcu Karakaş / İstanbul

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik