1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SZ: Özil'den çok şey beklendi

25 Temmuz 2018

Mesut Özil’in kendisine ırkçılık yapıldığı gerekçesiyle Alman milli takımını bıraktığını açıklaması gazetelerin başlıca yorum konuları arasında yer alıyor.

Deutschland Mesut Özil
Fotoğraf: Getty Images/Bongarts/A. Hassenstein

25.07.2018 - Alman basınından özetler

This browser does not support the audio element.

Milli futbolcu Mesut Özil'in Alman milli takımını bırakmasının nedenlerine dair açıklamaları gündemden düşmüyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Özil arasındaki telefon konuşmasını yorumluyor:

"Mesut Özil, İlkay Gündoğan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yan yana gelip fotoğraf çektirmesinin ne gibi sonuçlara yol açabileceğini belki de düşünmedi. O buluşmanın Türk kökenlerine ve ailevi geleneklere saygının ifadesi olduğunu söylerken, Erdoğan olayın siyasi boyutunu hemen fark etmiş olmalı. Yeniden seçilen ve ülkesini otoriter tek adamlık rayına oturtan Başkan daha önce de yaptığı gibi ‘Almanların Özil'e davranışını ırkçılık olarak nitelendirip, Özil'in tepkisinin yurtseverlik olduğunu' söyledi. Kastettiği, Erdoğan ve Türkiye anlamındaki yurtseverlik olsa gerek.”

Frankfurter Rundschau gazetesinin yorumunda ise Özil'in hedef tahtasına oturtulmasının "riyakârlıktan başka bir şey olmadığı" dile getiriliyor:

"Kendisinden Batı değerlerini özümsemiş olması beklenen bir gencin despotla resim çektirip onunla konuşmasının doğru olup olmadığı tartışması ikiyüzlülüktür. Siemens'in rüşvete ayırdığı milyonlar, Mercedes ve Volkswagen'in Brezilya ve Güney Afrika'nın ırk ayrımcı rejimiyle yaptığı işbirliği ve birçok yabancı işçinin sömürülmesi unutulmuşa benziyor. Özil'in ihanet ettiği söylenen Batı değerleri Alman şirketleri tarafından, fiyatı uygun olduğu takdirde hemen satışa çıkarılabiliyor. Mesut Özil'e değerlerimizi öğretirken, şunu da unutmayalım: Göçmenlere uyguladığımız standartları, göçmen olmayan Almanlara da uyguluyor muyuz? Özel şirketlerin ve politikacıların ‘ihanetlerini' de bu kadar yüksek sesle dile getiriyor muyuz?”

Süddeutsche Zeitung "Özil olayı" başlıklı yorumunda şu satırlara yer vermiş:

"Önce Almanya'nın hoşgörü örneği, sonra kaybedilen Dünya Kupası'nın günah keçisi; önce örnek sporcu, sonra başarısız entegrasyon örneği: Özil'den genç yaşında çok şey beklendi. Harika futbol oynayan ve resim çektirmekle hata etmiş olan bir gençten haddinden fazlası istendi.”

Die Welt gazetesinin yorumunda Mesut Özil ile ilgili tartışmalar son dünya şampiyonu Fransa'nın durumuyla kıyaslanıyor:

"Özil olayının yaşandığı tek ülke Almanya değildir. 1998'de ilk kez dünya şampiyonu olan 'çok kültürlü ekibini' göklere çıkaran Fransa da sert iniş çıkışlar geçirdi. 2002 ve 2010 Dünya Kupalarında uğranılan bozgunun sorumluluğu ‘banliyöden' gelen gençlere yüklendi. Fransa'yı hakkıyla temsil etmedikleri ve gerçek Fransız olmadıkları söylendi. Dünya şampiyonu olmanın sevinci, teknik direktör Deschamps'ın kadro dışı bıraktığı Benzema'nın ‘hocasını' ırkçılıkla suçladığını unutturmamalı. Ancak bütün polemiklere rağmen Deschamps ‘farklılıkların birleştirdiği' başarılı bir ekip kurmayı başardı.”

DW/AG, BÖ

© Deutsche Welle Türkçe