1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SZ: Erdoğan günah keçisi arıyor

23 Kasım 2018

Alman gazetelerinde AB temsilcileri Mogherini ve Hahn'ın Ankara ziyareti kapsamında Türkiye- AB ilişkilerine ve Almanya’daki iltica hakkı tartışmalarına yönelik yorumlar öne çıkıyor.

Türkei, Ankara: Präsident Tayyip Erdogan hält eine Rede während seines Treffens mit Mukhtars im Präsidentenpalast
Fotoğraf: Reuters/Presidential Press Office/M. Cetinmuhurdar

23.11.2018 - Alman basınından özetler

This browser does not support the audio element.

Süddeutsche Zeitung Türkiye – AB ilişkilerine ayırdığı yorumda, Erdoğan yönetiminin söylemleriyle icraatlarının uymadığı eleştirisini yöneltiyor:

"Türkiye'de yeniden Avrupa Birliği (AB) ile yakınlaşmasını önlemeye çalışan "karanlık odakların" bulunduğuna ve son akademisyen tutuklamalarından hükümetin değil, karanlık güçlerin sorumlu olduğuna dair söylentiler dolaşmaktaydı. Gerçekten de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'ya gittiği ve AB ile ilişkileri düzeltmek istediklerini söylediği bir sırada tutuklamaların sanki OHAL varmış gibi devam etmesi anlamsız olurdu. Ama şimdi Erdoğan tutuklamaları savunduğu gibi akademisyenlerin terörist olduklarını da söyleyebiliyor. Bir yıldır hakkında dava açılmadan cezaevinde tutulan işadamı Osman Kavala hükümete yakın bir gazete tarafından ‘Avrupa'nın kuklası' olarak adlandırılıyor. Ne var ki tam bu sırada iki AB Komisyonu üyesi, ilişkilerin yeniden başlatılmasıyla ilgili görüşmelerde bulunmak üzere gittikleri Ankara'da tutuklamaları yanlış anlamaya gelmeyecek şekilde eleştirdiler.

Ankara ne istediğine karar vermeli: Ya Avrupa ile yakınlaşmaya çalışacak, ya da daha fazla yalnızlığa itilecek. Erdoğan yeniden seçim havasına girdi. Ülkesi derin bir ekonomik kriz geçiriyor. Partisi iktidarı kaybetme tehlikesi baş gösterdiğinde hep aynı yola başvurup, ‘günah keçileri' arıyor. Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler böyle düzeltilemez."

Alman Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisi genel başkan adaylarından Friedrich Merz'in Anayasa'nın iltica hakkını teminat altına alan maddesini gözden geçirmek gerekebileceği şeklinde sözleri Almanya'da günün konusu oldu. Die Welt gazetesinin yorumu:

"Eski meclis grubu başkanı ve genel başkan adayı Friedrich Merz, tam basının şüphe duymaya başladığı ve onu pasif ve fazla merkezci bulup, Yeşiller partisine fazla kur yaptığını yazdığı bir sırada iltica konusunu açtı. İki hafta sonra parti başkanını seçecek olan delegelerin aklında kalacak bir şeyler söylemesi gerekiyordu. Merz sözleriyle gündeme oturdu. Genel başkan adaylarından Sağlık Bakanı Jens Spahn bir anda unutuldu. Merz bu çıkışından zarar görmez. Çünkü kalma hakkı olmayıp, iltica gerekçelerini anlatma hakkı anlamına gelen temel iltica hakkı sorun değildir. Sorun iltica hakkının uygulanışından kaynaklandığı için bu noktada pekala değişiklikler yapılabilir."

Rhein-Zeitung gazetesi büyük koalisyon ortağının genel başkanlığına oynayan Friedrich Merz'in iltica hakkıyla ilgili görüşlerini şöyle değerlendiriyor:

"İltica hakkının Alman Anayasasına alınmasının bir nedeni de İkinci Dünya Savaşı'nda Nazilerden kaçan Yahudilerin sığındıkları ülkelerden geri çevrilip ölüme gönderilmeleriydi. Şimdiye kadar hiçbir CDU genel başkanı Anayasanın bu maddesini tartışma konusu yapmadı. Parti böyle bir şeye yanaşmamalıdır. Zaten bu maddenin kapsamı 1990 yılındaki Anayasa değişikliğiyle o kadar daraltıldı ki, bu temel haktan artık sadece siyasi takibata uğratılan çok küçük bir gurup yararlanabiliyor."

Frankfurter Allgemeine Zeitung sonuna yaklaşılan Brexit görüşmelerini konu alan yorumunda şu satırlara yer vermiş:

"Britanya ve AB'nin temsilcileri Brexit'e götüren yoldaki engellerden bazılarını daha aştılar. Şimdi sadece Cebelitarık'ın statüsü ve Britanya sularındaki avlanma hakkına açıklık getirilmesi gerekiyor. Devlet ve hükümet başkanlarının Brexit anlaşma taslağını ele alacakları hafta sonundaki olağanüstü zirvede bu pürüzlerin de ortadan kaldırılması bekleniyor. Başbakan Theresa May'in ‘Britanya için en iyi sonucu elde ettikleri' iddiası ise Avam Kamarası'nı sevindirmişe benzemiyor. Parlamentonun anlaşmayı onaylayacağı kesinleşmiş değil. Brexit anlaşmasını kuşkuyla karşılayan parlamenterlerin son anda fikir değiştirmeyecekleri de."

 

DW, afp, dpa/AG, GA

© Deutsche Welle Türkçe