Süddeutsche Zeitung (SZ)  İçişleri Bakanı Horst Seehofer'in parti başkanlığından ayrılma kararına şu satırları ayırıyor:

"Seehofer doğru zamanda çekilme cesaretini gösteremediğinden sönmeye başlamıştı. Kendini kabul ettiremediği için herkesin gönlünce olmayı denedi. Bu nedenle Başbakan Merkel'in mülteci politikasıyla mücadele etti ve Merkel'e cephe almasına rağmen koalisyonun dağılmamasına özen gösterdi. Sonunda ilan edip sonradan geri aldığı istifa açıklamalarıyla çoktan kaybettiği otoritesi yerindeymiş numarası yaptı. Seehofer kimsenin ona olmadığı bağlılıkla makamına sarılmak suretiyle siyasi akıbetiyle oynamayı denedi.”

Die Welt gazetesi, sadece Bavyera eyaletinde teşkilatlanmış olan Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisi genel başkanını istifaya zorlayan nedenleri kendisinin yarattığına dikkat çekiyor:

"Horst Seehofer siyasi kariyeri boyunca birçok yerde ve hep aynı zamanda görünebiliyordu. Hem giriş, hem de çıkış kapılarında. Ondan geriye ne kalacak? Sadece iltica politikası anlaşmazlığı mı? Hayır. Seehofer 2008 yılındaki eyalet seçiminde ağır yenilgi alan partisinin kurtarıcısı, 2013'deki seçim başarısından sonra da Hristiyan Sosyal Birlik'in kahramanı ve kralı olmuştu. Bunu da unutmamak gerekir. İltica anlaşmazlığıyla ve son olarak da iç istihbarat başkanıyla ilgili kararlarıyla bardağı taşırdı. 2013 ve 2017 yıllarında federal düzeyde partisini Yeşiller ile koalisyona hazırladı ve adındaki sosyal tanımını ciddiye alan partisinin mührünü muhafaza etti. Bu başarıları ilerde takdir bulacaktır.”

Sağ popülist Almanya için Alternatif'e (AfD) yasa dışı bağış yapıldığı iddiaları basında geniş yankı buldu. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumu:

"Almanya için Alternatif'in finansman ihtiyacını karşılama becerisi daha önce de göze batmıştı. Parti meclis grubu eş başkanı Alice Weidel'in istifası talep edilirken, yasa dışı bağışın altı ay gecikmeli de olsa geri verildiği unutuluyor. İsviçre'den gelen ve geri giden paranın bağış skandalı olup olmadığına meclis başkanlığı açıklık getirecek. Bu partiye bakış açısında biraz daha itinalı olunmalı. Almanya için Alternatif ne istediğini en iyi kendisi açık ediyor. Hristiyan Demokrat Birlik genel başkan adaylarından Friedrich Merz'in iddia ettiği gibi ana muhalefet partisinin nasyonal sosyalist olduğu kuşku götürür. Olsa bile bunu açıkça göstermiyor. Merz gibi seçmeni yeniden kazanma iddiasında olanlar güçlü sözleriyle bu partinin karşıtları gibi değil, nasyonal sosyalizmin ne olduğunu bilmezmiş gibi davranıyorlar.”

Neues Deutschland gazetesinin aynı konudaki yorumu ise özetle şöyle:

"Dürüst bir parti haznedarının İsviçre'deki bir ilaç şirketinden kısa aralıklarla Alice Weidel adına partiye binlerce Euro havale edildiğini görüp sorumluları anında haberdar etmediğine kim inanır? Bu tür bağışların şaibeli olduğunu siyasi partiler finansman yasasının bütün maddelerine vakıf olmayanlar bile hemen fark eder. Geriye bir tek, bu işe adı karışanların bağışların yasa dışı da olabileceğini bilmedikleri ihtimali kalıyor.”

DW, afp, dpa/AG, BÖ

© Deutsche Welle Türkçe