1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SZ: Türkiye'de yüzleşme asıl korona bittiğinde yaşanacak

11 Mayıs 2020

Alman basınında Waldkraiburg’da Türkiyelilerin işyerlerine düzenlenen saldırılardaki IŞİD bağlantısı, korona önlemlerine karşı gösteriler ve ekonominin geleceğine ilişkin kaygılar öne çıkıyor.

Almanya'da korona tedbirleri karşıtı gösteriler artıyor
Almanya'da korona tedbirleri karşıtı gösteriler artıyorFotoğraf: picture alliance/dpa/P. Kneffel

11.05.2020 - Alman basınından özetler

This browser does not support the audio element.

Hof'ta yayınlanan Frankenpost'ta yer alan yorumda korona krizinin derin sonuçları olacak bir ekonomik krizi de beraberinde getirdiği belirtiliyor. Yoruma göre asıl bedeli ödeyenler ise gençler olacak:

"Devlet kasasından alınan yüksek paralar, daha ortada bunları tekrar doldurmanın gerekliliği dahi bile tartışılmaya açılmamışken, uzun bir zaman etkisini gösterecek. Kaç işletme eleman sayısını düşürmeden kaldığı yerden devam edebilecek? Kaç işletme yeniden kepenk kaldıramayacak? Peki ya eski kapasitesine bir daha erişemeyecek olanlar? Krizler, sıklıkla uzun süredir halihazırda ekonomik getirisi olmayanı saf dışı bırakmak için kullanılır. Peki fatura kime kesilecek? Bedeli ödeyenlerin gençler olacağını bilmek için müneccim olmak gerekmiyor. Okullar normal programlarına döndüğünde tartışılacak konu bu olacak. Çalışma saatleri düşürülenlerin sayısı ve işsiz oranı artıyor, ancak kriz yılının tam da ortasında emekilik maaşlarına yapılan yüzde üçten fazla artışı sorgulayan olmadı. Zira, virüs eğrisine, yayılma hızına ve dolup taşan hastane resimlerine fazlasıyla odaklanmış durumdaydık.”

Saarbrücker Zeitung'daki yorumda Avrupa içinde sınırların yeniden açılmasının önemine dikkat çekiliyor:

"Virüs, yalnızca esneklikle yenilebilecek bir düşman ve katı ülke sınırları ile mücadele edilemiyor. Alman ve Fransız siyasilerin şimdi korona pandemisinden bir ders alıp almadıklarını göstermek için ellerine bir fırsat geçti. Mümkün olan bölgelerde sınırları koordineli biçimde ve yakın işbirliğiyle bir an önce yeniden açmalılar. Bu, başlangıçta yaşanan güçlüklere rağmen Avrupa'nın krizden daha da güçlenecek çıkabileceğine dair bir işaret olur.''

Almanya'da korona önlemleri ile kontrolleri eleştirenler sokaklara dökülüyor. Münchner Merkur'da yüksek katılım bulan bu gösterilere ilişkin şu yorum göze çarpıyor:

"Münih'in Marien Meydanı'nda fiziki mesafeyi korumayan 3 bin kişi, diğer şehirlerde dip dibe eylem yapan binlerce kişi, komplo teorisyenleriyle, anlaşılabilir endişeleri olan insanların sağcı ve solcu radikallerle omuz omuza yürümesi… Bunlar rasyonelitenin sorgulanmasına neden olan kareler. Enfeksiyondan korunmanın mantığı ki bu gençlerin ve sağlığı yerinde olanların ihtiyatlı davranarak yaşlıları ve risk grubundakileri korumasına dayanıyor, alenen çarpıtılıyor. Bu kareler, hastanelerde yorulmak nedir bilmeden çalışıp didinen sağlık personelinin olduğu kadar haftalarca günlük yaşamlarında özveri gösteren vatandaşların da yüzlerine inen bir tokattır.''

Frankfurter Rundschau'da yer alan yorumda aynı konuya ilişkin şu satırlara yer veriliyor:

"Almanya'da ifade özgürlüğüne atfedilen önem öyle yüksek noktada ki, pandemi döneminde dahi, enfeksiyon riski taşısalar da, Stuttgart'taki gösteriler gibi eylemlere izin veriliyor. Bir kısım azınlığın ifade özgürlüğünü kötüye kullanmasına tahammül edebiliriz ve etmeliyiz de. Ancak onlara karşı da gelebiliriz ve gelmeliyiz de. Özellikle de birçoklarının duyduğu korku ve sorulara daha basit yanıtlar alma özleminin arttığı şu belirsizlik döneminde, aydınların yanlış yönlendirenlerin ve kafası karışıkların eleştirilerini püskürtme yükümlülüğü bulunuyor. Zira eylemcilerin aksine, bu gerçekten demokrasimizi savunmakla ilgili bir mesele.''

Süddeutsche Zeitung'da yer alan yorumda Türkiye'de giderek derinleşen kutuplaşmanın korona sonrası döneme olası yansımaları mercek altına alınıyor:

"Türkiye'de muhalifler -isteyerek ya da istem dışı bir şekilde- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın saltanatının öngörülebilir sonundan bahsetmeye başladılar bile. Cumhurbaşkanı'nın taraftarları, muhalefete yine boş darbe teşebbüsü suçlamaları yapıyor, hatta birkaç arsız, ölüm tehditlerinden bile geri durmuyor. Kutuplaşma, normalleşmeye dönüşü olasılık dışı hale getiriyor. Oysa ufukta görünen ekonomideki sıkıntılı durum, muhalefetle hükümet arasında asgari düzeyde de olsa işbirliği gerektiriyor. Ancak önümüzdeki haftalarda ya da aylarda kimsenin bu işbirliğine niyeti yok. Aksine, Türkiye'de asıl yüzleşme korona bittiğinde yaşanacak.''

Almanya'nın Waldkraiburg kentinde Türkiye kökenlilerin dükkanlarına düzenlenen saldırıların zanlısı yakalandı. Savcılık, Türkiye kökenli Alman vatandaşı zanlının IŞİD sempatizanı olduğunu ve Türklerden nefret ettiğini açıkladı. Frankfurter Allgemeine Zeitung, konuya ilişkin şu yoruma yer veriyor:

"Şüpheli, Suriye - Irak savaş bölgesinden dönmüş biri olmadığı gibi, bir terör hücresine de ait değil. Ancak bu şüpheli gibi gözleri kararmış, tek başına hareket eden saldırganlar da tehlikeli. Zira IŞİD'in nefret ideolojisi artık yeryüzünden öyle hemen silinebilecek bir noktada değil. Nitekim IŞİD, savaş bölgelerinde ve devletlerin başarız olduğu bölgelerde yeniden örgütleniyor. Diğer yandan bu saldırılar, Türkiye'nin IŞİD'in koruyucusu olduğu yönündeki önyargıyı da çürütmüş oluyor. Şüphesiz Türkiye hatalar yaptı. Sınırın öte tarafında Esad rejimine karşı savaşmak isteyenlere geçit verdi, umudunu yitirmiş İslamcılarla ittifak kurdu. Ancak Türkiye IŞİD karşıtı koalisyonun kurucularındandı ve IŞİD başka hiçbir ülkede Türkiye'de olduğu kadar fazla can almadı. (…) Saldırgan, misilleme olarak Almanya'da yaşayan Türkiye kökenlileri hedef almak istedi.''

SÖ, ETO

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik