Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel'da Avrupa Birliği'nin (AB) İran nükleer anlaşmasına ilişkin tutumu ele alınıyor:

"Avrupalı ülkelerin liderleri, AB'nin ABD ve İran arasındaki nükleer anlaşmazlık sürecinde ötekileştirildiği zaman, dünya sahnesi üzerinde sahip oldukları sorumluluklarının farkına vardı. Altında önemli Avrupalıların da imzası bulunan İran anlaşması müsvedde kağıt haline gelme tehlikesi altına girdiğinde, geriye kalan 27 AB üyesi devlet 'küresel liderlik rollerini' anımsadılar. AB'nin dış politikadaki özgüvenine ilişkin arzular ile hakikat arasındaki fark, herhalde daha iyi bir şekilde su yüzüne çıkamazdı."

Süddeutsche Zeitung, İran'a ilişkin gelişmeler özelinde ABD Başkanı Donald Trump'ın izlediği siyasetin sonuçlarını mercek altına alıyor:

"Donald Trump dünyada yalnızca agresif bir biçimde hareket etmiyor, aynı zamanda onlarca yıl boyunca kök salarak yerleşik hale gelmiş bir dünya düzenini de bozuyor. AB'nin aniden ABD karşısında, Rusya ve Çin'in tarafında yer alması, bu yeni nahoş durumdan kaynaklanıyor. İran anlaşmasını en azından birkaç yıl ayakta tutan bir züğürt tesellisi."

Hannoversche Allgemeine'de ise dün Alman meclisinde görüşülen nitelikli işgücünün Almanya’ya gelmesini kolaylaştıracak yeni göç yasasının doğru bir adım olmasına rağmen yetersiz olduğuna vurgu yapılıyor:

"Alman ekonomisi için nitelikli işgücü eksikliğinden daha fazla aciliyeti olan bir problem yok. Bu sorun, zaman içinde ekonomik büyüme önündeki en önemli engellerden biri haline geldi. Ancak işgücü göçü Almanya'daki nitelikli işgücü açığını gidermeye yetmez. Alman çalışanların ve işsizlerin bundan mağdur olacağı, daha az şans ve daha az destek alacakları izlenimi de asla edinilmemeli. Bu yüzden, mesleki eğitime, meslek ve aile arasında daha iyi bir uyumun sağlanabileceği koşullara ve uzun süreli işsizlere sunulabilecek perspektiflere yatırım yapmak gerekiyor."

Neue Osnabrücker Zeitung'da ise Romanya'daki Avrupa Birliği liderleri zirvesi bağlamında, AB içerisindeki birlik ve beraberlik konusu ön planda:

"Birlik ve beraberlik, hedeflerin başında geliyor:  İyi günde de kötü günde de beraber olmak, vatandaşlara daha yakın olmak, hukuk devletinin korunması, gençlere bir gelecek perspektifi sunmak ve Avrupa'yı bir küresel lider olarak ileriye taşımak. Devlet ve hükümet liderlerinin izlenmesinde karar kıldığı bu hedefler önemli hedefler ancak yeni değil. Bu çerçevede zirve, birçok siyaset alanında anlaşmazlık potansiyeli bulunmasına rağmen, ortaklıkların farklılıklardan daha fazla olduğuna dair bir güvence oluşmasını sağlamış bulunuyor. Yakında yeni bir Avrupa Parlamentosu seçecek olan vatandaşlar için bu yüksek bir sembolik değer taşıyor."

AFP/BÜ,JD

© Deutsche Welle Türkçe