Türk basını tartışması sürüyor
4 Nisan 2013Almanya’da 8’i Türk, 1’i Yunan 10 kişiyi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı terör örgütü NSU’nun hayatta kalan tek üyesi Beate Zschäpe'ye karşı açılan dava 17 Nisan’da başlıyor. Mahkeme salonunda Türkçe basına yer ayrılmamasına tepkiler ise sürüyor. Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Alman mevkidaşı Guido Westerwelle ile bir telefon görüşmesi yaparak, duruşma salonunda Türk medya mensupları ve Türkiye'nin resmi temsilcileri için yer ayrılmasını istemiş, Westerwelle ise, talebi anlayışla karşılamış, ancak ‘yargının bağımsız' olduğunu vurgulamıştı. Şimdi Almanya’da siyasetin yargıya bu konuda etki yapıp yapamayacağı konuşuluyor.
"Mahkeme esneklik gösterecek"
Alman mahkemeleri bağımsızdır. Bu, demokrasinin en temel ilkelerinden biri olan kuvvetler ayrılığından kaynaklanır. Bu ilke uyarınca yasama, yürütme ve yargı birbirinden ayrı ve birbirinden bağımsızdır. Berlinli siyaset bilimci Hajo Funke, "Mahkemenin bağımsızlığı yüksek bir değerdir, hukuk devletinin yüksek bir değeridir ve bundan – siyaset de dahil olmak üzere – kimse şüphe duymamalıdır" şeklinde konuşuyor. Funke yine de tahminlerinde iyimser: "Ancak mahkeme bu noktada daha esnek olabilirse daha iyi olur, bu yönde açıkça görüş belirten hukuk profesörleri de var. Ve mahkeme bu esnekliği gösterebilir. Gösterecek de.“
Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi, davayı izlemesi için 50 kişilik bir gazeteci listesini onayladı. Mahkeme, davayı izleyecek gazetecileri medya organlarının akreditasyon için yaptıkları başvuru sıralamasına göre belirlendiğini açıklamıştı. Listeye giremeyenler ise yedek listede.
Mahkemenin tutumunu eleştirenler, kurbanların çoğunun Türk olması nedeniyle Türk basınına bir kontenjan ayrılmış olması gerektiğini savunuyor ve birkaç yıl önce kamuoyunda büyük ses getiren ve televizyonlarda hava durumu sunucusu olarak ünlenen İsviçre vatandaşı Jörg Kachelmann’ı tecavüz suçlamasıyla karşı karşıya getiren davada da İsviçre basınına kontenjan ayrıldığını hatırlatıyor.
Mahkeme salonunda Türk basınından kimseye yer verilmemesi nedeniyle Türkiye’de Alman adalet sisteminin inanılırlığına yönelik şüpheler artıyor. Ancak Federal Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz, NSU davasında Türk gazetecilere duruşma salonunda yer ayrılmamasına gelen tepkiler üzerine Türkiye’ye itidal çağrısında bulundu. Mahkemenin duyarlılık konusunda eksiklikleri olduğu eleştirisinde bulunan Polenz, yine de Türk politikacılarını eleştirilerinde ölçülü olmaya çağırdı: "Ancak bu noktadan hareketle, şimdi tüm davanın adil olmayacağını ve hukuk devletinin kurallarına uyulmayacağını düşünenler hadlerini aşarlar.“
"Türkiye'nin Alman adaletine güveni tam olmalı"
Polenz, mahkemenin yetkinliğinden şüphe duymak için hiçbir neden olmadığını, davanın ‘akılcı, adil ve hedefe yönelik' şekilde yürütüleceğini söyledi: "Türkiye‘nin Alman hukuk devletine, özellikle de Alman adaletine güveni tam olmalı. Benim güvenim tam ve bunu da Türk tarafına ilettim.“
Tüm dünyanın gözünün Almanya’da olduğunu belirten Göç ve Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer de, kurbanlara ve yakınlarına saygıdan ve zedelenen güveni tekrar kazanabilmek için Türk ve Yunan basın mensuplarına mahkeme salonunda yer verilmesinin zorunlu olduğunu vurgulamıştı. Türk ve Alman kamuoyunun salona Türk basınından gazetecilerin de alınması yönünde Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi üzerindeki baskısı artıyor. Aşırı sağcı terör örgütü NSU hakkındaki dava 17 Nisan tarihinde başlayacak.
© Deutsche Welle Türkçe
Anja Fähnle / Aydın Üstünel
Editör: Hülya Schenk