Türk edebiyatı Almanya’da
25 Ağustos 2012“Amerikan edebiyatı okunuyor, Çin, Japon edebiyatı okunuyor, Paulo Coelho okunuyor, niye bizim Oğuz Atay’ımız, Emrah Serbes’imiz, Alper Canıgüz’ümüz okunmasın ki?” Binooki Yayınevi’nin kurucularından İnci Bürhaniye Türk edebiyatının Alman okurların ilgisini çekeceğinden emin olduğunu bu sözlerle dile getiriyor. Türk edebiyatı denince Almanya’da akla ilk olarak Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Yaşar Kemal ya da Almanya’da doğup büyümüş olan Feridun Zaimoğlu gibi yazarlar gelir. Ancak Binooki’nin kurucuları bunu değiştirmeye kararlı. Zira yayınevinin seçkisinde, Türkiye'den son dönemlerin popüler dizilerinden “Behzat Ç.”nin yazarı Emrah Serbes ile Alper Canıgüz gibi genç yazarların yanı sıra, Türk edebiyatının ünlü yazarlarından Oğuz Atay da yer alıyor.
“Okuduğumuz Türkçe kitaplardan bahsettiğimizde Alman arkadaşlarımız ‘Biz bu kitapları nereden bulabiliriz?' diye soruyordu” diyen İnci Bürhaniye, bu alanda Almanya'da boşluk olmasının kendilerini motive ettiğini şöyle ifade ediyor: “Türkiye Frankfurt Kitap Fuarı’na 2008 yılında konuk ülke olarak katıldıktan ve Orhan Pamuk Nobel Ödülü’nü kazandıktan sonra bu alanda farklı, olumlu gelişmeler olur diye düşünmüştük. Fakat bunu göremeyince 2010 yılında İstanbul Kitap Fuarı sırasında, ‘Niye bu işi yapmıyoruz?’ diye düşündük ve başladık."
"İkinci ve üçüncü nesil de okusun"
Edebiyat tutkusunu yayıncılığa dönüştüren iki kız kardeşten İnci Bürhaniye'nin asıl mesleği avukatlık. Selma Wels ise Almanya’da işletme eğitimi almış. Okuma sevgisi, öğretmen olan ve elinden kitabı düşürmeyen annelerinden geliyor. Selma Wels, yayınevini kurarken kendisi için önemli olanın Türk eserlerini Almanca okuyabilmek olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Benim gibi tahminen daha kolay Almanca okuyabilen ikinci ve üçüncü nesil için ve bütün Alman okurlar için de bu olanağı yaratabilmek istedik.”
"Dünyaya bir çocuk gelmiş gibi"
Binooki Yayınevi, Berlin’in Türk nüfusun yoğun olarak yaşadığı ve son yıllarda kültür-sanat etkinlikleri ile de öne çıkan Kreuzberg semtinde bulunuyor. Yayınevinin ilk piyasaya sürdüğü kitap Recai Hallaç’ın çevirisi ile Oğuz Atay’ın hikâyelerinden oluşan “Korkuyu Beklerken” olmuş. Selma Wels, heyacanını “O ilk kitap matbaadan geldi, biz paketi açtık, o ilk kitabı elimize aldık, sanki dünyaya bir çocuk gelmiş gibiydi. O çok heyecanlı bir andı ve o anı her kitapta yaşıyoruz" sözleriyle anlatıyor.
Çağdaş yazarlardan oluşan seçki
Peki, her gün yeni yazarların kitaplarının yayınlandığı Türkiye’den yazar seçerken nelere dikkat ediyorlar? İnci Bürhaniye, günümüz Türkiye'sini yansıtmanın kendileri için önemli olduğuna dikkat çekiyor: “Modern Türk edebiyatı olsun istedik. Türkiye'deki yaşantıyı, mutlulukları, üzüntüyü, insanların nasıl birlikte yaşadığını, sorunlarını veya sevinçlerini buradaki insanlara aktarmayı amaçladık, o bakımdan güncel edebiyat olsun istedik. Ama aynı zamanda modern klasik dediğimiz, 70’li yıllardan, 60’lı yılların Atay’ı da yazarlar arasında aldık. Daha sonraki programımızda Metin Eloğlu’nun da bir kitabı yayımlanacak.”
"Bizim edebiyatımız da değerli"
Binooki'nin iki kurucusu da Almanya'da Türkiye ya da Türk edebiyatı denince bazı klişeler akla geldiğine dikkat çekiyor. Wels, “Bizim yazarlarımızın kimseden çekinmesi gerekmiyor, bizim de değerli bir edebiyatımız var” derken, İnci Bürhaniye ise yerleşik önyargıları kırmak istediklerini belirtiyor:“Amacımız, iyi Türk edebiyatını Almanya’ya –isteriz ki dünyada tanınsın, bilinsin- ama en azından bizim burada ulaşabileceğimiz Alman okurlara yansıtmak ve bunları göstermek. Almanya'da, Türkler hakkında var olan klişeleri ortadan kaldırıp Türkiye’de başka bir yaşantının da olduğunu, orada böyle güzel bir edebiyatın da olduğunu göstermek.”
“Özellikle Almanlardan ilgi gelmesi bizi çok sevindiriyor” diyen Bürhaniye, Türk edebiyatına başka bir gözle bakılmasının kendilerini çok mutlu ettiğini belirtiyor. Şu anda yedi yazarı kadrosunda bulunduran Binooki Yayınevi gelecek aylarda yeni yazarlarla da telif hakkı anlaşmaları imzalamaya hazırlanıyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Haber: Başak Özay
Editör: Ahmet Günaltay