1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türk iş dünyası AB'den adil ticaret bekliyor

21 Aralık 2016

Türkiye ile AB arasında 1996’dan beri yürürlükte olan Gümrük Birliği anlaşması, tarım ve hizmet sektörlerini de içine alacak şekilde genişletiliyor. Türk iş dünyası, AB’den ‘daha adil’ bir ticaret sistemi talep ediyor.

Russland Grenzkontrolle Belarus Weißrussland Zoll Baustelle Grenzschutz
Fotoğraf: Alexander Burakov

Son dönemde tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşayan Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni çıbanın Gümrük Birliği olması bekleniyor. Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren ve geçen 20 yılda karşılıklı ticareti 37 milyar dolardan 140 milyar doların üzerine çıkaran Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesi ile Türkiye-AB ticaretinin 300 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor.

Türkiye’nin Avrupa ticaret sistemine entegrasyonunu sağlayan Gümrük Birliği’ne dahil oluşu, 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren anlaşma ile başladı. Böylelikle Türk sanayi ürünlerinin Avrupa’da serbest dolaşımı ve Avrupa ürünlerinin Türkiye’ye ithalatı konusunda yeni bir dönem başlamış oldu. Anlaşma ile üye ülkelerle Türkiye arasında ithalatta olduğu gibi ihracatta da gümrük vergileri ve harçlar yasaklandı. Ayrıca Türkiye, üçüncü ülkelerle ilişkilerinde topluluğun ortak gümrük tarifesini kabul etti. Geçen 20 yılda Türkiye’nin Gümrük Birliği uygulamalarına ciddi itirazları olsa da, Türk sanayisinin kalkınmasında ve dünya standartlarında üretim yapmasında Gümrük Birliği üyeliğinin büyük etkisi oldu. Öyle ki, aradan geçen 20 yılda Türkiye’nin AB’ye ihracatı yüzde 423 artarken, ithalatı da yüzde 336 artış kaydetti. Bugün Türkiye otomotivden tekstile, elektronikten kimyaya kadar sanayinin tüm alanlarında Avrupa’ya ihracat yapıyor ve Avrupa pazarı Türkiye’nin toplam ihracatının yarıya yakınını kapsıyor.

Temaslar 2 yıldır sürüyor

Şimdi ise Türkiye ile AB arasındaki ticarette yeni bir sayfa açılıyor. Son 2 yıldır Avrupa Konseyi ile Türkiye Ekonomi Bakanlığı arasındaki temaslar sonucunda, yalnızca sanayi mallarını içeren Gümrük Birliği’nin tarım ve hizmet sektörlerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi fikri ağırlık kazandı. Bu genişleme özellikle Türkiye’nin AB’ye ihracatında önemli artış yaşanmasına yol açabilir. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesi çalışmalarının önemine vurgu yaptı. Şimşek, Gümrük Birliği’nin tarım, hizmetler ve kamu alımlarını da içerecek şekilde kapsamlı bir anlaşmayı uygulamaya koyabilmesi halinde ticaret hacminin 300 milyar dolara çıkarılacağını dile getirdi. Gümrük Birliği’nin güncellenmesinin Türkiye için bir “kazan-kazan senaryosu” olduğunu ifade eden Şimşek, bunun için gerekli yapısal reformların kısa sürede hayata geçirmenin önemine de dikkat çekti. 

 "Gümrük Birliği, daha adil olmalı

Gümrük Birliği’nin modernizasyon sürecini yakından takip eden Türk iş dünyası, yeni dönemde Türk şirketlerin AB pazarlarına girişi konusunda yaşanan sıkıntıların aşılmasını talep ediyor. Türkiye dış ticaretinin yüzde 83’ünü gerçekleştiren 40 bin şirketin üyesi olduğu Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Tarkan Kadooğlu, “Bugüne kadar Gümrük Birliği, Türk iş dünyasından çok Avrupa’nın işine yaradı. Gümrük Birliği’ndeki yerimizin daha adil olması için, yenileme çalışmaları çok önemli bir fırsat. Eğer temkinli ve soğukkanlı olursak, AB’ye mevcut ihracatımızı kısa sürede yüzde 50 artırma şansımız var” diyor. AB ürünlerinin Türkiye pazarına girişte yaşadığı avantajları Türk ürünlerinin AB pazarına girerken yaşayamadığını dile getiren Kadooğlu, "Artık Gümrük Birliği kurallarının eşit ve adil hale getirilmesinin zamanı. Bu süreçte AB ile son dönemde yaşadığımız siyasi krizin mutlaka bir kenara bırakılması gerekiyor. Gümrük Birliği’nin yenilenmesi, bizim için geleceğin yol haritası olacak” diye konuşuyor. 

“Türk TIR’larına serbest dolaşım hakkı verilmeli”

Türkiye özel sektöründe Gümrük Birliği konusundaki gelişmeleri en yakından takip eden kesimlerden biri de taşımacılık sektörü. Zira AB ülkelerinin Türk TIR’larına uyguladığı kota kısıtlamaları uzun yıllardır devam eden bir problem. Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkanı Çetin Nuhoğlu, 2004’ten beri ‘Kotasız Avrupa’ sloganıyla Gümrük Birliği’nde tutulmayan sözlerin hayata geçmesi için mücadele ettiklerini söylüyor. Türkiye’den AB ülkelerine, AB ülkelerinden de Türkiye’ye yönelen mal hareketinin kotalar nedeniyle sınırlandırılıp daha pahalı ve daha yavaş hale getirildiğini dile getiren Nuhoğlu, şöyle konuşuyor: “AB bu konuda ikiyüzlü bir tutum sergiliyor. Örneğin Güney Kıbrıs bandıralı gemi ve uçakların Türk limanlarına kabulü söz konusu olduğunda mesele ‘Gümrük Birliği kapsamında malların serbest dolaşımı’ olarak ilan edilirken; Türk taşımacıların AB’ye karayoluyla mal taşımasına getirilen kotalar henüz müzakere başlığı açılmamış olan ‘hizmetlerin serbest dolaşımı’ kapsamında ele alınmaya çalışılıyor.”

28 AB ülkesinin 23’ü tarafından Türk TIR’larına tarife dışı ek ücretler uygulandığına işaret eden UND Başkanı Nuhoğlu, “Karayolu kotaları nedeniyle Türkiye’de yerleşik işletmelerin karşılaştıkları ek maliyetler malın piyasa fiyatına yansımaktadır. Oysa Türkiye-AB Gümrük Birliği, Türkiye-AB arasındaki ihracat ve ithalatta miktar kısıtlamalarını ve eş etkili tedbirleri; gümrük vergilerini ve eş etkili vergileri yasaklamıştır” diye konuşuyor. Karayolu taşıma kotalarının tamamen kaldırılması halinde Türkiye’nin AB’ye ihracatının 1.9 milyar Euro artacağını belirten Nuhoğlu, AB’nin Türkiye’ye ihracatında ise 1.6 milyar Euro artış olacağını kaydetti.

"Üçüncü ülkelerle STA'lara dâhil edilmeliyiz”

Türk iş dünyasının AB’den bir diğer talebi de üçüncü ülkelerle yapılan ticaret ile ilgili. Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise beşinci büyük ticaret odası olan İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) Başkan Yardımcısı ve Orta Anadolu Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Adnan Dalgakıran’a göre, Türk iş dünyasının müzakerelerden en önemli beklentilerinden biri Türkiye’nin üçüncü ülkeler ile AB arasında yapılan serbest ticaret anlaşmalarına dâhil olması. Bugüne kadar Türkiye’nin STA’lara dâhil edilmemesi nedeniyle başta Çin olmak üzere Uzakdoğu menşeili ürünlerin ülkeye yüzde 3 vergi ile girdiğini, ancak Türk ürünlerinin bu ülkelere yüzde 30 gümrük vergisi ile ihracat yapabildiğini kaydeden Dalgakıran, “Bu sorun mutlaka çözülmeli. Ayrıca Avrupa’dan teşvik politikasında Türk şirketlerine göre uygun yeni bir ayarlama yapmasını bekliyoruz. Kendi şirketlerinin gelişmişlik seviyesine göre belirlenmiş teşvikler için Türk firmalara esneklik sağlanmalı” diye konuşuyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Aram Ekin Duran / İstanbul

 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik