1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Frontex Griechenland

Nihat Halici5 Şubat 2011

Türk-Yunan sınırında bir süredir Alman polisler de nöbet tutuyor. Yasadışı geçişlere engel olmakla görevli uzmanlar, insan kaçakçılarının esiri kadınlardan çocuklu ailelere birçok drama tanıklık ediyorlar.

Fotoğraf: picture alliance / dpa

Afrika’dan Avrupa Birliği ülkelerine gitmek isteyen mültecilere karşı Akdeniz’de alınan güvenlik önlemleri, Türkiye’yi başlıca kaçak göç yolu haline getirdi. Her yıl binlerce kaçak artık teknelerle değil, karayolu ile Türkiye üzerinden Batı Avrupa’ya ulaşmaya çalışıyor. Bu rotaya karşı Avrupa Birliği Sınır Koruma Ajansı Frontex’e bağlı ekipler kasım ayından bu yana görev başında. Yunanistan – Türkiye sınırında Avrupa Birliği’nin dış sınırlarını koruyan ekiplerden biri, Yunan hükümetinin yakında mülteci akınına karşı tel örgü yapmayı planladığı bölgeyi gözetim altında tutuyor. Otuz Alman polisi de bu ekipte görev yapıyor. Alman Radyolar Birliği’nden Steffen Wurzel’in sınırdan izlenimleri…

“Adım Gennaro Di Bello, polis komiseriyim. Geldiğim yer ise Wuppertal.”

Gennaro Di Bello, birkaç hafta önce Almanya'dan görevli olarak Yunanistan’ın en doğusuna, Türkiye sınırına gönderilmiş. 42 yaşındaki polis memuru, kullandığı arazi aracı ile Orestiada kentinin kuzeyindeki bir köyden geçiyor.

Fotoğraf: AP


Her gün 250 kaçak

Frontex’e bağlı ekipte yer alan İtalyan meslektaşı da Gennaro di Bello’ya eşlik ediyor. Kasım ayından beri Avrupa Birliği’nin dış sınırlarını koruyan ekipler, Yunan polislerin de destek verdiği Frontex’in “Rabit” adlı misyonu çerçevesinde bölgede. Alman polis memuru Di Bello, sınırdaki manzarayı şöyle anlatıyor:

“Yunanistan Rabit misyonunun oluşturulmasına yol açtığında, burada her gün 250 kadar kaçak sınırı geçiyordu. Bu nedenle en yoğun nokta. Burası Türkiye ve Yunanistan arasında, Türkiye'den Yunanistan'a, yani Avrupa Birliği'ne yürüyerek geçilebilecek tek yer.”

Yunanistan - Türkiye sınırı kısmen engebeli ve çamurla kaplı patikalardan oluşuyor. Etrafta ise çalılıklar ve küçük ağaçlar var. Bu alanı izlemek kolay değil. Yunan hükümeti, yasadışı göç akınını engellemek için önümüzdeki aylarda buraya tel örgü çekmeyi planlıyor. Orestiada kentinin polis şefi Yorgo Salamagkas şunları söylüyor:

“Her yıl kadın, çocuk, erkek, 36 bin kişinin yürüyerek, tekerlekli sandalye ya da koltuk değnekleriyle kaçak olarak geçtiği, 12,5 kilometre genişliğindeki bu alanı tel örgü ile kapatacağız.”

Fotoğraf: picture alliance / dpa


Görevlilerin zor anı

Alman polis memuru Di Bello, geçtiğimiz haftalarda çok sayıda kaçakçının yakalandığını belirterek, uluslararası ekibin başarılı bir şekilde çalıştığını belirtiyor. Görevlerini profesyonelce yaptıklarını dile getiren Di Bello, ancak zaman zaman karşılaştıkları manzaraya kayıtsız kalamadıklarını ve bazı kaçakları Türkiye'ye geri göndermediklerini ifade ediyor:

“Bir aileyle karşı karşıya kaldığımızda elbette zor bir durum oluyor. Ancak bizim belirli bir hareket alanımızın olduğunu ve çocuklu bir ailenin farkına vardığımızda, sınırı geçmelerine izin vermek gibi bir olanağımız bulunduğunu da söylemek lazım. O zaman bunu yapıyoruz .”

Ancak Di Bello, insan kaçakçılarına karşı çok dikkatli olmak gerektiğini sözlerine ekliyor:

“Profesyonel kaçakçıların eline düştüğünü fark etmediğimiz 10 Afrikalı kadını yakaladık. Eğer bu kadınlar fark edilmeseydi, Avrupa'da satılabilirlerdi. İtalya'dan İskandinavya'ya sürünebilirlerdi. Bu kadınlar, belki bin kere satılacaktı…”

© Deutsche Welle Türkçe

Wurzel, Steffen / Çeviri: Hülya Köylü


Editör: Ayhan Şimşek

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik

Daha fazla içerik göster