1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye ayçiçeği üretimini hemen arttırabilir mi?

7 Mart 2022

Ayçiçeği yağında fiyatlar zirve yaptı. Hükümet yeterli stok var dese de vatandaş panikle marketlere gitti. Sektör temsilcilerine göre tek çözüm uzun vadeli bir tarımsal üretim planı.

Sonnenblume
Fotoğraf: Jan Eifert/picture alliance

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali tüm dünya ekonomilerini sarsmaya devam ediyor. Özellikle enerji, gıda ve değerli madenlerde hem arz tarafında hem defiyatlama tarafında  önemli problemler yaşanıyor.

Hem Rusya hem de Ukrayna ile gıda alanında önemli miktarda ticaret yapan Türkiye de bu krizden etkilenen ülkeler arasında. 

Dünyanın en büyük ayçiçeği ithalatçısı konumunda bulunan Türkiye, bu ihtiyacının büyük bölümünü yine dünyanın en büyük ayçiçeği üreticilerinden olan Rusya ve Ukrayna'dan karşılıyordu. 

Ancak Rusya Ukrayna işgali sırasında, Türkiye'nin yağ dolu gemilerinin Karadeniz limanlarından çıkmasına izin vermedi. 22 yağ dolu geminin bu şekilde limanlarda beklemesi Türkiye'nin ayçiçeği yağında bir arz sorunu yaşayacağı endişesi yarattı.

Tüketiciler ise savaş nedeniyle uzun süre ayçiçeği yağına erişim sağlayamacağını düşünerek panik havasıyla marketlere akın etti. 

Vahit Kirişçi (solda) ve Bekir Pakdemirli (sağda)Fotoğraf: DHA

Bakanlık: Yeterli stok var

Tarım ve Orman BakanıVahit Kirişçi  Türkiye'nin ayçiçek yağı konusunda yeterli stoğunun bulunduğunu söylese de herkesin bir anda marketlere koşması ile uzun süredir yükseliş eğiliminde olan yağ fiyatları zirve yaptı.

Fiyatlar sürekli artıyor

Geçtiğimiz yıl aynı dönemde ayçiçek yağının litre fiyatı 19 liradan 2021 yılı sonunda 30 lira seviyesine çıkmıştı. İşgalin ardından fiyatlar 40 liranın üzerini gördü.

Son olarak Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de şu an Türkiye'nin ayçiçeği stoğunun Temmuz ayına kadar yeterli olduğunu söyledi. 

DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) Hububat, Bakliyat Meclisi Üyesi Tevfik Dinçer de şu an yağ tedarikinde bir problem olmadığını, piyasada yeterli miktarda ürün olduğunu, Karadeniz’deki gemilerin gelmesi ile önümüzdeki günlere dair de bir sıkıntının yaşanmayacağını söyledi.

Peki Türkiye, neden böyle bir problem yaşadı?

Önce bu konuda Tarım ve Orman Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından hazırlanan Tarım Ürünleri Piyasaları-Ayçiçeği başlıklı rapordaki istatistiklere bakalım.

Rapora göre Türkiye ayçiçeği pazarında 37’lik payla lider ithalatçı ülke konumunda. Türkiye'yi yüzde 25'lik payla AB ülkeleri takip ediyor. Diğer ülkelerin payları oldukça az.

İthalatta ağırlık Rusya’da

Türkiye bu ithalatın yüzde 65.5'ini Rusya'dan, yüzde 4.2'sini ise Ukrayna'dan yapıyor. Diğer ülkeler ve payları şöyle: Moldova (yüzde 8.9), Bulgaristan (yüzde 8.2), Romanya (Yüzde 5.5), diğer (yüzde 7.6). 

Ayrıca Türkiye kendi ürettiği ve ithal ettiği ayçiçeğinin önemli miktarını da Cezayir ve Irak gibi ülkelere ihraç ediyor.

Türkiye'nin kendi üretimi tüketimine yetmiyor

Ama buradaki asıl problem Türkiye'nin kendi üretiminin iç tüketimine yetmemesi.

Rapora göre Türkiye'nin 2015/2016 sezonunda 2.1 milyon ton olan iç tüketimi 5 yılda 3.3 milyon tona ulaştı. Aynı dönemde üretim 1.6 milyon tondan 2.1 milyon tona çıktı. 

1 milyon ton fazla üretim gerekli

Bu istatistiklerde 2020/2021 sezonu yok ancak Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil: “Bizim bu konudaki yıllık tüketimimiz yıllık 2.7 milyon ton civarında. Üretimimiz ise 1.7 milyon ton. İç tüketimde bir sorun yaşamamamız için fazladan 1 milyon ton daha üretim yapmamız gerekiyor. Şimdi ayçiçeği ekim dönemi geldi. Umarım çiftçilerimiz bu konuda desteklenir” bilgisini paylaştı.

Peki bugün tohumlar toprakla buluşsa Türkiye bu üretimini yeterli miktarda arttırabilir mi?

Burada da değerlendirmeyi Türkiye'nin toplam ayçiçeği üretiminin yüzde 50.4'ünü gerçekleştiren Trakya Bölgesi'ndeki üreticilere bırakıyoruz. 

"Bu sene fazladan ekim olamaz"

DW Türkçe'ye konuşan Tekirdağ Süleymanpaşa Ziraat Odası Başkanı İmdat Saygı, ekim döneminin Nisan ayında başlayacağını ancak çoğu bölgede buğday ve kanola ekimi yapıldığını bu yüzden ayçiçeği üretiminin geçen yıldan fazla olmayacağını söyledi. Yani buradaki üretim ancak gelecek ekim yıllarından itibaren artabilir. Saygı’nın verdiği diğer bir bilgi ise yeterli yağışın toprakla buluşması halinde alınacak yüksek rekoltenin arz güvenliğine olumlu etki etme ihtimali oluyor.

Ayçiçeğinde Tekirdağ lider

Türkiye'de üretilen ayçiçeğinin yüzde 21.9'u Tekirdağ, yüzde 14'ü Edirne, yüzde 12'si Kırklareli, yüzde 10.3'ü Konya, yüzde 9.3'ü Adana, yüzde 5.3'ü Çorum, yüzde 2.8 Çanakkale, yüzde 2.5 İstanbul, yüzde 2.5 Samsun ve yüzde 2.8'i Balıkesir’de üretiliyor.

Saygı’ya göre artan girdi ve sulama maliyetleri başta Konya olmak üzere çok sayıdaki bölgede uzun bir dönem ayçiçeği tarımını zorlaştırmaya devam edecek. 

Ayçiçek yağı neden zamlanıyor?

03:24

This browser does not support the video element.

"Günübirlik" tarım politikalarının etkisi

Türkiye'nin yanlış ve "günübirlik" tarım politikaları ile üretimde zorlandığını anlatan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez ise bugün ortaya konacak uzun vadeli bir üretim planı ve sağlam bir destek mekanizması ile ayçiçeğindeki dışa bağımlılık oranının hızla azalacağını hatta kendi ihtiyacını karşılayabilecek noktaya geleceğini söyledi. Suiçmez, bu durumun sadece ayçiçeğinde değil buğday ve mısır gibi ürünlerde de geçerli olduğunu ekledi.

"İhracatçı bile olabiliriz"

Türkiye'nin asıl sorununun üretim olduğunu dile getiren İTO Hububat, Bakliyat Meclisi Üyesi Tevfik Dinçer de "Bu bir üretim sorunu. Şu an savaş var diye böyle ama biz bunu hep yaşıyoruz. Pandemide de aynısı oldu. Yani her krizde bir üretim sorunu var. Üretmediğimiz şeyi de pahalı almak zorundayız maalesef. Eğer üretirsek, bu konuda çiftçimizi gerekli ölçüde desteklersek ithalatçı konumdan ihracatçı konuma gelebiliriz” dedi.

Baki Remzi SuiçmezFotoğraf: Privat

Piyasadaki benzer dönemlerde ithalatta vergilerin sıfırlanmasının ya da ihracatta belli ürünlere kısıtlama getirilmesinin kısa dönemli çözümler olduğunu belirten Suiçmez, "Uzun dönemde çiftçilerin zamanında destek ödemelerini alacaklarını bilmeleri gerekiyor. Türkiye kendine üretimi ile kendi ihtiyacını karşılayabilir. Ama uzun süredir üreticiler yüksek motorin, gübre ve diğer girdi maliyetleri ile karşılaşıp üretimden korkar oldular. Bu da bazı ürünlerde üretimi düşürüyor” ifadelerini kullandı.

"Gümrük vergilerinin ayarlanması gerek"

Suiçmez, 1-2 yıllık bir süreçte bu düzelmenin yaşanmasının mümkün olmadığını ama 5 ila 10 yıllık süreçte üretimin iç tüketimi karşılayabilecek bir noktaya geleceğinin altını çizdi. Suiçmez'e göre hasat döneminde gümrük vergilerinin sıfırlanması da üreticiyi üzüyor. Suiçmez, hasat dönemlerinde yurtdışından gelen ürünlere yüksek vergi uygulanması gerektiğini belirtti.

Tevfik Dinçer, hem ayçiçeğinde hem de yine yüksek miktarda ithal edilen buğday gibi ürünlerde ciddi anlamda sıkıntı yaşanmaması için mutlaka uzun dönemli planların acil olarak uygulamaya koyulması gerektiğini söyledi.

Üreticiye destek çağrısı

Sektör temsilcileri ve üreticilerin ortak olduğu en önemli nokta ise Türkiye'nin ithalat yerine kendi üreticisini sübvanse ederek rekabet gücünü koruması. Üreticiler, ekim yapmaktan vazgeçen çiftçilerin geri dönmesinin çok zor olduğunu belirtirken bu alanda da boş arazilerin büyüklüğüne dikkat çekiyor. Buna göre genç çiftçilerin bu anlamda desteklenmesi hem daha fazla tarım alanının ekilmesini sağlayacak hem de Türkiye'nin belli ürünlerde dışa bağımlılığını azaltacak.

Önümüzdeki yıl çiftçilerin büyük bölümünün ayçiçeği ekmesi ise başka ürünlerin arzında yeni sorunlar doğurabilir. Bu yüzden uzmanlar tarımsal üretimde en az 5 yıllık bir acil üretim planın ortaya koyulması gerektiğini ifade ediyor.

Emre Eser

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik