1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye erken seçime kilitlendi

14 Ağustos 2015

Ankara'daki koalisyon arayışlarının sonuç vermemesi üzerine bakışlar kasım ayında yapılması beklenen erken seçime çevrildi.

Türkei Konstituierende Sitzung des neuen Parlaments
Fotoğraf: Reuters/U. Bektas

Türkiye’de 7 Haziran seçimlerinden sonra başlayan hükümet arayışlarının üzerinden geçen iki ayın ardından erken seçim noktasına gelindi. Geçici hükümetin başbakanı Ahmet Davutoğlu, CHP ile koalisyon seçeneği tükenince “Erken seçim en güçlü ihtimal” açıklaması yaptı ve Ankara’da siyaset kulisleri bir kez daha hareketlendi. Uzmanlara göre erken seçimin arkasında Cumhurbaşkanı Erdoğan var.

Ankara'da erken seçim sinyalini en güçlü veren ilk isim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu. Erdoğan, Davutoğlu ile CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun koalisyon için yapacakları son görüşme öncesinde bir süredir tercih ettiği suskunluğunu bozdu ve “Benim 45 günün dışına taşan esnetme yetkim yok” diye konuştu. Erdoğan; bu açıklamasıyla Anayasa’nın 116. Maddesindeki 45 günlük süreye işaret etti. Bu maddeye göre cumhurbaşkanı, hükümet kurulması için görev verdikten 45 gün sonra hükümet kurulamadığında ülkeyi yeniden seçime götürme yetkisine sahip. Erdoğan’ın bir de “Davutoğlu’nun düşünceleri CHP’yle örtüşmüyorsa intihar edecek hali yok” sözlerini kullanması, siyaset kulislerinde Erdoğan’ın erken seçim istediğini açıkça ilan etmesi olarak değerlendirildi.

Fotoğraf: picture-alliance/AA/M. Aktas

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘esnetme yetkim yok’ dediği 45 günlük süre 9 Temmuz’da başlamıştı ve 23 Ağustos’ta dolacak. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Davutoğlu’na hükümeti kurma görevini Erdoğan’a iade etmesi çağrısı yapsa da; Davutoğlu önümüzdeki 10 gün siyasi parti liderleriyle diyalogu sürdüreceğini söyledi ve MHP lideri Devlet Bahçeli’den randevu istedi. “Azınlık ve seçim hükümetlerine hayır” diyen Bahçeli, Erdoğan’la arasına mesafe koyması koşuluyla Davutoğlu’yla görüşebileceğini açıkladı. “Seçimin tekrarı zehirdir” diyen Bahçeli’nin koşullarının AKP tarafından benimsenmeyeceği de ortaya çıktı. AKP çevrelerinde, Davutoğlu tarafından açıklanan “erken seçim en güçlü ihtimal” değerlendirmesi üzerinde hazırlıkların hızlandığı görüldü. Anayasa'ya göre erken seçim kararı ya meclis tarafından alınabiliyor ya da cumhurbaşkanı bu kararı verebiliyor. Davutoğlu, meclisin bu kararı vermesi gerektiğini de açıkça söyledi. Siyaset çevrelerinde erken seçimin Kasım ayında yapılacağı konuşuluyor. AKP yetkilileri 15-16 Kasım tarihlerinde Antalya’da G-20 zirvesi yapılacağından seçimlerin 22 Kasım’da olabileceğini söylüyor.

Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/E. Gurel

“Her şey bir oyundu”

Türkiye’nin erken seçime nasıl gidip, nasıl bir sonuç alacağından, siyasetteki gelişmelerin Anayasa'ya uygun olup olmadığına ilişkin sorular ve değerlendirmeler gündeme damgasını vurdu. Seçim anketleri ve araştırmalarıyla bilinen şirketlerden KONDA’nın kurucusu Tarhan Erdem Türkiye’de neden koalisyon kurulamadığını Deutsche Welle’ye şöyle değerlendirdi:

“Erdoğan’ın Davutoğlu’nu hükümeti kurmak için görevlendirmesi, Davutoğlu’nun partileri ziyareti, görüşmelerin içeriği ve sonucu, her şey seçime giden bir oyundu. O yola iki aydır Erdoğan’ın belirlediği taşlar döşeniyor. Erdoğan, 8 Haziran sabahından itibaren –tekrar seçim- kararını açıklamıştı. AKP’yi bu karar yönlendirdi. Diğer üç partinin yapıları ve gelenekleri, bir politika belirleyip ve yürütmelerine izin vermiyordu. Bu tablodan bir koalisyon çıkmazdı; bir hükümet kurulması karar ve iradesine sahip bir lider de yoktu.”

“Seçimler çözüm olur mu” sorusunun tartışıldığını hatırlatan Erdem, bu sorunun Türkiye’nin temel bir sorusu olan “Ülkeye ne olacak” sorusunu çağrıştırdığını dile getirdi. Tarhan Erdem, “Türkiye’nin sorunu; Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı tanımının, Anayasa hükümlerindeki ve seçmenin belleğindeki cumhurbaşkanından çok farklı oluşudur. Erdoğan gerçekte; 12 yıldır elinde tuttuğu iktidarı bırakmak istememektedir. Asıl hedefi; siyasal düzenimizin, geniş yetkilere sahip cumhurbaşkanının bulunduğu bir rejime dönüşmesidir” yorumunu yaptı. Erdem; Erdoğan’ın bu hedefe sahip olmak için çeşitli yollar deneyeceğini, ilk olarak seçimleri tekrarlayıp HDP’yi baraj altında bırakmaya çalışacağını söyledi. Erdem’e göre Erdoğan bu arada Eylül’de yapılacak AKP kongresinde parti içindeki gücünü daha da artırmak için bütün gücünü kullanacak. Erdem, Erdoğan’ın seçimde hedefine ulaşması durumunda 300’den fazla milletvekiliyle Anayasa’nın engel gördüğü kimi hükümlerini yok sayacağını ve cumhurbaşkanı kararnameleri ile fiili devlet yönetimi kurmaya çalışacağını söyledi. Erdem’e göre eğer erken seçim Erdoğan’a istediği sonucu vermezse Türkiye’de tekrar seçim için ‘her türlü hile’ denenecek. Erdem; “Yaptığımız araştırmalar erken seçimin partilere 2-3 puan getirebileceği kadar, götürebileceğini de gösteriyor. Halk; memleketteki huzursuzluktan AKP’yi sorumlu da tutabilir” dedi.

Fotoğraf: Getty Images/AFP/A. Altan

“Anayasa hilesine dikkat”

Marmara Üniversitesi'nden Anayasa Hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu, Deutsche Welle’ye Türkiye erken seçime giderken Anayasa’ya uygun hareket edilip edilmediği tartışmalarını değerlendirdi. “10 gün sonra seçimleri yenileme kararının önü açılıyor” diyen Kaboğlu, Erdoğan’ın 45 günü esnetme yetkisini kullanmak istemediğini hatırlattı ve şöyle konuştu:

“Cumhurbaşkanı –seçimleri yeniliyorum- dediği zaman 4 partinin geçici bir bakanlar kurulu oluşturması gerekir. Anayasa’nın ilgili 114. Ve 116.maddeleri böyle söyler. Bu; istikrar için gereklidir. Eğer AKP, ya da başka bir parti –HDP’yle oturmak, bakanlar kurulu oluşturmak istemiyorum- derse bu Anayasa’yı dolanmak olur. 114.madde, bütün partilerin geçici bakanlar kurulu oluşturacağını söyler ve sadece bu hükümetin güvenoyuna ihtiyacı olmadığını anlatır. Ve bu hükümet 3 ay içinde seçime gider. Aksi durumda her hükümetin güvenoyu alması şarttır. Tersi her davranış Anayasa hilesi olur.”

“Kutuplaşma artacak

Ankara Üniversitesi’nden Siyaset Bilimci Prof. Baskın Oran da Deutsche Welle’ye Türk siyasetinde yaşananların ne anlama geldiğini yorumladı. Oran, “Mesele çok açık. Erdoğan, ne çıkacağını bilmese de yeni bir seçime gitmek istiyor çünkü gitmezse, kurulacak her hükümetin eline yolsuzluk dosyaları geçecek. Karşıdan bir parti işin içine girdiği anda sonunun geleceğini biliyor. İşte bu yüzden –tek yol seçim- formülü işliyor” dedi. Türkiye’de seçmenin ikiye ayrıldığını bunlardan birisinin –Erdoğan’ı Allah gibi sevdiğini- bir diğerinin de –Erdoğan’ı şeytan gibi gördüğünü- öne süren Oran, “Ülkedeki kutuplaşma önümüzdeki dönemde daha da artacak. Bundan böyle Kürtler de Erdoğan’a asla inanmayacak. Türkiye; Kürtleri kaybetti. Ülkedeki kutuplaşmanın nereye varacağını herkes hissediyor artık. Ülkeyi karıştırmak isteyenler, tepeden devrim yapmak isteyenler tamamen ortaya çıktı. Yaşadığımız budur ve çok kötüdür” dedi.

© Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü, Ankara

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik