“Türkiye-İran ticareti Suriye’ye bağlı”
19 Ocak 2016ABD ve Avrupa Birliği'nin Tahran’a yönelik ekonomik yaptırımları kaldırması, komşusu Türkiye tarafından heyecanla karşılandı. Ancak, dış politikada ters düşen İran ile Türkiye'nin kısa zamanda yakınlaşması kolay değil. Türk iş dünyasından birbiri ardına İran ile işbirliğinin derinleştirilmesine yönelik açıklamalar gelse de DW Türkçe'ye konuşan uzmanlar, Suriye konusunda ortak çözüm bulunmadan ikili ilişkilerin arzu edilen noktaya ulaşamayacağını belirtiyorlar.
İran, nükleer programı için yürütülen görüşmelerde anlaşma sağlanması ile küresel sisteme entegre olabileceği yeni yatırım ve ticaret kanalları açmaya hazırlanıyor. 78 milyonluk ülke, petrol-doğalgaz kaynakları ve geniş tüketici pazarı ile birçok ülkenin iştahını kabartıyor. Özellikle komşusu Türkiye, İran’da yaşanacak dönüşümden pay almak için uzun bir süredir fırsat kolluyor. Türkiye ile İran arasındaki siyasi anlaşmazlıkların temeli yüzyıllar öncesine dayansa da ekonomik alanda işbirliği konusunda bugüne kadar ciddi bir sıkıntı yaşanmamış olması Türk şirketlere umut veriyor.
Ticarette 30 milyar dolar hedefi
Türk iş dünyası ambargonun kalkması ile yaklaşık 20 milyar dolar olan dış ticaret hacminin kısa sürede 30 milyar dolara çıkarılmasının hesaplarını yapıyor. İki ülke arasındaki ticaretin önemli bir kısmını İran'ın Türkiye'ye sattığı petrol ve doğalgaz oluştursa da, bundan sonraki dönemde başta müteahhitlik, havacılık, turizm, perakende, telekom, gıda ve makine gibi sektörlerde Türk şirketlerinin hızla 78 milyonluk İran pazarına giriş yapması bekleniyor.
Öte yandan İranlı yatırımcıların Türkiye’de iş kurmasını özendirecek bir dizi adım atılması da gündemde. Dünyanın en büyük beşinci ticaret odası olan İstanbul Ticaret Odası (İTO) kayıtlarına göre İstanbul'da İran sermayeli bin 715 firma faaliyet gösterirken, sadece 2015 yılında İran sermayeli 240 yeni firma kuruldu. Türkiye'nin ise İran’da petrokimyadan ev tekstiline 200’ün üzerinde yatırımı bulunuyor.
Tahran’da ‘Türk Ürünleri Fuarı’ yapılacak
İTO Başkanı İbrahim Çağlar, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, bir ay önce İran Odalar Birliği Başkanı ve beraberindeki 50 iş adamını İTO'da ağırladıklarını hatırlatarak, şunları söylüyor: “İran'ın şu anda en önem verdiği konu, kendi ülkesine yatırım yapılması. İran Cumhurbaşkanı Sayın Ruhani gelecek yıllarda 50 milyar dolarlık uluslararası yatırım çekmeyi hedeflediklerini açıkladı. İran'ın 32.6 milyar dolarlık varlıklarının da serbest bırakılması söz konusu. Türkiye'nin İran'la hem tarihi hem ekonomik ilişkileri düşünüldüğünde en güçlü iş ortağının Türkiye olacağını düşünüyoruz. İstanbullu tüccar olarak hedefimiz İran'a hem mal satmak hem de o ülkenin girişimcisiyle ortak üretim yapıp, üçüncü ülkelere açılmak."
Geçen yıl ambargonun kalkacağı öngörüsüyle Tahran'da büyük ses getiren hazır giyim ve konfeksiyon fuarı düzenlediklerini dile getiren Çağlar, “Önümüzdeki Mayıs ayında da İran'da bir Türk Ürünleri Fuarı (Expo Turkey in Iran) organize etmekteyiz. İnanıyorum ki bu fuar, yatırımcılarımız için önemli bir imkan oluşturacak" diyor. Önümüzdeki dönemde İran pazarında büyümek isteyen bir başka sektör de tekstil ve hazır giyim. İran ile her zaman yakın ticari ilişkilere sahip olduklarının altını çizen İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi, “Ambargonun kalkması ile para ticareti ve finansal işlemlerimizde önemli rahatlama olacak. Birkaç yıldır ambargoların kalkabileceğinden hareketle İran ile temasımızı artırmıştık. Kısa sürede pazar paylarımızı yukarı çekmeyi hedefliyoruz” diyor.
20 milyon mobil telefon kullanıcısının olduğu İran, Türkiye’deki mobil teknoloji şirketlerinin de radarında. Bölge ülkelerinde büyüme planları kapsamında İran'ı incelediklerini belirten Turkcell CEO'su Kaan Terzioğlu, İran'daki sabit ve mobil oyuncularla iletişim halinde olduklarını ve bu ülkedeki yatırım fırsatlarını değerlendirmek istediklerini söylüyor. İran'ın çok önemli bir pazar olduğunu ifade eden Terzioğlu, “İranlı müşterilerimize verebileceğimiz hizmetleri düşünüyoruz. Bunların bazıları dijital olabilir, OTT olabilir, bazıları orada fiilen olmak yoluyla olabilir. Bütün bu opsiyonları değerlendireceğiz” diye konuşuyor.
Ticaretin boyutunu siyaset belirleyecek
Ancak Türk iş dünyasının tüm bu girişimlerine karşın, İran hala Türk şirketleri için ‘belirsiz’ bir pazar. Çünkü İran’ın önümüzdeki dönemde bölge siyasetindeki rolü ve alacağı pozisyon iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin boyutunu da doğrudan etkileyecek nitelikte. İran’ın refah seviyesinin artırılmasının Türkiye’nin hem ekonomik hem de siyasi çıkarları ile örtüştüğünü dile getiren Prof. Dr. Mensur Akgün, “Yeni dönemde İran’ın bölge siyasetinde hırçın bir tavır sergileyeceğini düşünmüyorum. Çünkü görüldüğü gibi ABD işi sıkı tutuyor ve her an yeni yaptırımları yürürlüğe koymaya hazır. Burada kritik nokta, Suriye’deki sorunun nasıl çözüleceği” değerlendirmesinde bulunuyor.
İran’ın Esad rejimini kayıtsız şartsız desteklemeye devam etmesi halinde ambargoların kalkmasına rağmen Türkiye-İran ilişkilerinin hem siyasal hem ekonomik anlamda zarar göreceğini ifade eden Akgün, şunları söylüyor: “Türkiye ile İran arasında çok eskilere dayanan bir bağımlılık ilişkisi var. Türkiye, İran’a yaptırımları kaldırmak için uluslararası girişimlerde bulunmuş bir ülke. Geçen hafta İran’daydım ve orada İran Dışişleri’nin de Türkiye ile ilişkileri geliştirmekte kararlı olduğunu gördüm. Doğru adımlarla her iki tarafın da ekonomik ve siyasal işbirliğini artırma şansı var.”
“İlişkiler kısa sürede gelişmez”
Öte yandan İran-Türkiye ilişkilerinin kısa sürede büyük gelişim kaydetmeyeceğini düşünenler de var. Bilkent Üniversitesi'nden Ortadoğu Uzmanı Eyüp Ersoy, İran devletinin ambargoların kaldırılması sonrasında çok kontrollü bir genişleme politikası yürütmekte kararlı olduğuna dikkat çekiyor. Yalnızca Türkiye ile değil İran pazarına girmek isteyen Avrupalı ülkeler açısından da aynı durumun söz konusu olduğunu vurgulayan Ersoy, “İran hükümeti, ülkede yeni bir burjuva sınıfı oluşmasını istemiyor. Ticari işbirliklerinin geliştirilmesi için önce bir yöntem ve mutabakat arayışına girecektir. Çok temkinli bir açılım politikası izliyorlar” diye konuşuyor.
Türkiye'de hem kamunun hem de özel sektörün İran ile bir an önce ticari ilişkileri geliştirmek istediğini, ancak bunun kısa vadede pek mümkün olmadığını söyleyen Eyüp Ersoy, “Özellikle enerji alanında Türkiye’nin önemli beklentileri var. Ancak İran’ın kapılarını ne kadar ve kime açacağı bölge siyasetindeki gelişmelerle doğru orantılı şekillenecek. Her şekilde Türkiye-İran arasındaki ticaret daha dinamik temellere oturacak. Ama büyük beklentiler içerisine girmek için henüz çok erken” değerlendirmesinde bulunuyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran / İstanbul