'Türkiye TTIP anlaşmasının içinde olmalı'
30 Ağustos 2014 Türkiye bir yandan Erdoğan’ın Köşk’e çıkması ve Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı ile siyasette sıcak günlerden geçerken, diğer yandan ekonomide çok önemli bir küresel entegrasyon projesine adım atmaya hazırlanıyor. Küresel ticareti yeniden şekillendirecek olan ABD ve AB arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması’na (TTIP) katılabilmek için bir süredir sıkı lobi faaliyetleri yürüten Türkiye, önemli bir eşiği geçmek üzere.
Zeybekçi: Görüşme eylülde olacak
Dünya ticaretinin yüzde 60’ını kapsayacak TTIP görüşmelerine bugüne kadar AB üyesi olmadığı için alınmayan Türkiye’nin ABD ve AB makamları ile gerçekleştirilen yoğun görüşmeler sonucunda taraflardan "teknik görüşme" sözü aldığı öğrenildi. Ekonomi Bakanlığı kaynakları söz konusu gelişmenin ayrıntıları hakkında bilgi vermekten kaçınırken, TTIP’in ticari ve siyasi bir entegrasyon süreci olduğunu vurgulayan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ise "ABD, AB ve Türkiye üçlü teknik görüşme talep ettik. Eylül ayında bunu Brüksel, İtalya ya da İstanbul’da gerçekleştireceğiz" açıklaması yaptı. 28 AB üyesi ve ABD’nin ortaklığında kurulacak yeni ticaret ve yatırım haritasının dışında kalma lüksü olmadığını vurgulayan Zeybekçi, "Biz ABD ve AB'den bize net bir cevap vermesini istiyoruz. TTIP içinde olup olmayacağımızı bilmek istiyoruz" dedi.
Peki eylül ayında gerçekleştirilmesi planlanan Türkiye-AB-ABD görüşmesinin önemi ne?
Türkiye’nin TTIP’e dahil olamaması halinde, Amerikan malları Türkiye'ye gümrüksüz girebilecekken Türk mallarına ise bu pazarlarda yüzde 40 vergi uygulanacak. Çin başta olmak üzere dünya ekonomisinin yeni motorları sayılan Asya ekonomilerinin şiddetle karşı çıktığı TTIP ile ABD-AB ticaretinde 460 milyar dolarlık bir artış öngörülüyor. Öte yandan ABD ve AB karar vericilerinin küresel ticaretin okyanusun her iki yakasında yeniden tanımlanacağı bir kurallar manzumesi hazırlanması öngörülüyor. Bu da ticarete konu tüm mal ve hizmetlerin standartlarını ve vergi durumlarını yeniden belirleyecek bir gelişme. Anlaşma dışında kalan ülkelerin ise, dünyanın en büyük iki pazarı olan ABD ve AB’ye mal ihracında yeni kısıtlara sahip olması anlamına geliyor. 2023’te dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen Türkiye, bu yeni sürecin dışında kalmamak için son 1 yıldır hem ABD hem de AB nezdinde yoğun lobi faaliyetleri yürütüyordu. En son geçen ay Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TTIP Temsilcisi Daniel Mullaney, eski ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, Dünya Bankası Yönetici Direktörü Bertrant Badre ve ABD Ticaret Odası yetkilileri ile görüşerek Türkiye’nin söz konusu anlaşmaya taraf olabilmesi için destek istedi.
'Girmezsek refah yüzde 2,5 düşecek'
TTIP ile ilgili özel çalışmalara imza atan İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) kaynaklarının Deutsche Welle Türkçe Servisi’ne verdiği bilgilere göre, 2013 yılı temmuz ayında başlatılan Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTYO) müzakereleri tamamlandığında AB ve ABD arasında dünya GSYİH’sinin yarısını ve dünya ticaretinin üçte birini kapsayan ortak bir pazar oluşturulacak. Ortaklık kapsamında, hizmetler, yatırımlar ve kamu alımları da dâhil olmak üzere, tarafların pazarlarına engelsiz erişim, tarife dışı engellerin ortadan kaldırılması, fikri mülkiyet hakları, sürdürülebilir kalkınma, çevre ve sosyal haklar gibi birçok farklı alanları kapsayan yeni kurallar ve standartlar yürürlüğe girecek. İKV kaynakları AB ile Gümrük Birliği ilişkisi içerisinde olan Türkiye’nin yeni dönemden doğrudan etkilenecek ülkelerin başında geldiğini belirterek, "Türkiye, TTIP’e katılmadığı takdirde, ülkenin genel refah düzeyinde yüzde 2,5 oranında bir gerileme yaşanacak" değerlendirmesinde bulunuyor. Bu nedenle Bakan Zeybekçi’nin sürpriz açıklamasının önemine vurgu yapan kaynaklar, "AB ve ABD arasındaki TTYO müzakereleri oldukça zor ve sıkıntılı bir süreç. Hâlihazırda zor ilerleyen bu sürece Türkiye’nin dâhil olabilmesi için çeşitli yollar bulunuyor. Bu yolların ciddiyetle ele alınarak, uygulamaya koyulması ve sürecin yakından izlenmesi gerekiyor. Yeni dönemde ABD ile bir STA imzalanması ihtimali de göz önünde tutulmalı ve buna yönelik olarak Türkiye’nin müzakere pozisyonunu güçlendirecek etki analizi çalışmalarına şimdiden başlanmalı" şeklinde görüş belirtiyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran - İstanbul