Fransa başkentinin merkezindeki gotik katedral Victor Hugo’nun romanı “Notre Dame’ın Kamburu” ile dünyaca ün kazandı. Napolyon Fransa İmparatoru olduğunda burada taç giydi. Geniş iç alanda 10 bin oturma yeri var.

Eski bir müze ama sosyal medyada önde. 1 milyon 813 bin Facebook hayranıyla New York’taki Modern Sanat Müzesi'nin önünde liderliğini koruyor. Bunda internet sayfasının sunduğu sanal turların etkisi de olabilir. Buna rağmen geçen yıl müzeyi 9 milyon 260 bin kişi bizzat gezdi.

Katalan kentindeki katedral tamamlandığında 18 kuleye sahip olacak. Mimar Antoni Gaudi’nin üzerinde çalışmaya başladığı 1882’den beri inşaat halinde. Ancak hergün binlerce kişi tarafından hayranlıkla geziliyor. İçindeki taş sütunlar ve tavan doğadan esinlenilerek tasarlanmış.

İber Yarımadası’ndaki saray mağrip mimarisinin etkileyici eserlerindendir. Aslanlı avlu ve bakımlı bahçeleri görülmeye değer. Yapımına 13'üncü yüzyılda Granada Emirliği döneminde başlandı. El Hamra bugün İspanya’nın en popüler turistik yerlerinden biri.

Aziz Petrus Bazilikası Vatikan sınırları içinde bulunuyor. 20 bin kişiyi alan görkemli yapı dünyanın en büyüklerinden biri. İç tasarımında Michelangelo gibi ünlü sanatçılar çalıştı. Roma’nın ilk piskoposu Aziz Petrus’un mezarının bulunduğu kilisenin yerine inşa edilmiştir. Daha sonra birçok Papa da buraya defnedildi.

İki bin yıllık bu eski Roma stadyumunun tarihi ürkütücü. Burada sadece gladyatörler kılıç ve baltalarla birbirini kesmekle kalmıyor, aynı zamanda imparator, tebaasından sevmediği kişileri gözünün yaşına bakmadan vahşi hayvanlara yem ediyordu. 50 bin kişilik dünyanın en büyük amfitiyatrosundaki korku gösterisi yüzyıllar boyunca ilgi gördü.

British Museum, 1753’te kurulduğunda dünyanın ilk halka açık ulusal müzesi oldu. Tüm “öğrenmeye hevesli ve meraklı kişilere” giriş ücretsiz. Karl Marx ve Lenin, kapitalist sisteme karşı entellektüel cephanelerini, bu yapıya sonradan eklenen Okuma Salonu’nda oluşturdu.

İngiliz Ulusal Galerisi, 13’üncü yüzyıldan 19’uncu yüzyıla kadar Batı Avrupa’da oluşan geniş bir resim kolleksiyonuna ev sahipliği yapıyor. Girişin ücretsiz olduğu galeri hemen hemen hergün açık. Ziyaretçiler burada Van Gogh’dan Albrecht Dürer’e ve Rembrandt’a kadar birçok usta ismin eserlerini hayranlıkla izliyor. .

Gotik mimarinin bir başyapıtı olan Köln kentindeki eserin yapımı 1248’de başladı ve yüzyıllarca sürdü. Nihayet 1880’de tamamlandığında dünyanın en büyük yapısı olarak kayıtlara geçti. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ndeki katedrali her yıl altı milyon kişi ziyaret ediyor.

Ortaçağ tarzı bu şövalye kalesinin yapılmasını Bavyera Kralı II. Ludwig istedi. Kale 1886’da açıldığında kral hayatta değildi. Şato, bugün dünyanın en çok turist çeken yerlerinden biri. Allgäu dağlarında bir kayalık üzerine yer alır. Thüringen’deki Wartburg kalesi yapımına ilham kaynağı olmuştur.

15’inci yüzyılın ortalarından beri Topkapı Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun idare merkezi oldu. Yapı, farklı amaçlara hizmet eden dört avluya ayrılmıştır. 5 bine kadar insanın yaşadığı saray küçük bir kasaba gibi işliyordu.

Bizans İmparatoru Birinci Jüstinyen tarafından yaklaşık bin 500 yıl önce katedral olarak inşa ettirilen Ayasofya daha sonra camiye dönüştürüldü. Bugün müze olarak kullanılan yapı geç antik çağın son büyük ve aynı zamanda Bizans döneminin en gösterişli yapısı olarak kabul ediliyor. © Deutsche Welle Türkçe

Su-24 tipi Rus savaş uçağının Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi sonucunda Rusya Türkiye’ye yaptırım kararı aldı. Rusya Başbakanı Dimitri Medvedev 1 Aralık 2015 tarihinde Türkiye menşeli bazı tarım ürünleri, işlenmemiş hammaddeler ve gıda ürünlerinin Rusya’ya ithaline yasak getiren listeye onay verdi.

Rusya Federasyonu Tarım Bakanlığı’nın verdiği bilgiye göre Rusya’nın ithal ettiği narenciye ürünlerinin dörtte biri Türkiye’den ithal ediliyordu. Rus tüketici yeni yıldan itibaren Türkiye’den portakal ve mandalina ürünlerine veda etmek zorunda kalacak. Bunun yerine Güney Afrika, Fas, Çin, Arjantin, İsrail, Abhazya ve Gürcistan’dan narenciye ürünleri ithal edilecek.

Türkiye’ye yaptırım listesinde domates, salatalık, karnabahar, brokoli ve soğan da bulunuyor. Rusya Tarım Bakanı Aleksander Tkaçov, Rusya’nın tüm sebze ihtalatının yüzde 20’sinin Türkiye’den yapıldığına işaret ediyor. Rusya’nın bu açığını İran, Fas, İsrail, Azerbaycan ve Özbekistan’dan sebze ithalatıyla kapatacağı belirtiliyor.

Türkiye’den Rusya’ya ithali yasaklanan meyveler arasında şeftali, kayısı, kiraz, çilek ve kavun/karpuz bulunuyor. Rusya Tarım Bakanlığı bu ürünlere getirilen yasağın Rusya Federasyonu’ndaki tüketici piyasasına etkisi olmayacağını, zira bu sezonluk ürünlerin ithalinin yılın üçüncü çeyreğinde zaten sona erdiğini belirtiyor.

1 Ocak 2016 tarihinden itibaren elma, armut, erik ve üzüm gibi ürünlerin Türkiye’den ithali durduruldu.

Dondurulmuş tavuk ve hindi ürünleri de Rus tüketicisine ulaşamayacak. Yaptırım kapsamına tüm mevye ve sebze çeşitleri ise dahil değil.

Rusya hükümetinin Türkiye’ye yaptırımlar listesinde taze karanfil de yer alıyor.

Rus dükkanlarının tezgâhlarında bundan böyle Türk tuzu da olmayacak. Rus Gıda Ürünleri Üreticileri ve Tedarikçileri Birliği yöneticisi Dimitri Vostrikov, tuz konusundaki sınırlamanın daha çok sembolik değeri olduğunu, zira Rusya’nın tuz ithalatında Türkiye’nin payının yaklaşık yüzde 1’e denk düştüğünü vurguluyor.

Rusya Federasyonu Tarım Bakanı Aleksander Tkaçov, ithalat sınırlamalarının 1 Ocak’tan itibaren uygulamaya konulduğunu, ithalat firmalarının ülkenin meyve ve sebze ihtiyacını karşılamak üzere başka ülkelerle temasa geçtiklerini, ancak bu durumun fiyatlara yansımayacağını belirtiyor.