1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'de Covid-19 testlerinde ayrıcalık mı yapılıyor?

26 Ağustos 2020

Yurtdışına çıkanlar, milletvekilleri, danışmanları, bazı ayrıcalıklı kişilere sırf tarama amaçlı olarak günde 30 binden fazla test yapıldığı iddia ediliyor.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Pedersen

Türkiye’de Covid-19 testlerinin kimlere ve hangi kriterlere göre yapıldığı bilinmiyor. Son zamanlarda bazı AKP'li milletvekillerinin rutin olarak test yaptırdığını duyurması, Cumhurbaşkanlığı’nda toplantıya katılacak kişilere test şartı getirilmesi, "Bu konuda ayrıcalık mı yapılıyor?" sorusunu gündeme taşıdı.

Pandemide en ön safta yer alan sağlık çalışanlarına ise hâlâ düzenli olarak test yapılmıyor. Türk Tabipleri Birliği (TTB), 24 Ağustos’ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya bir mektup gönderdi ve sağlık çalışanlarına haftada bir test yapılmasını istedi.

Halk sağlığı uzmanı ve TTB Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Kayıhan Pala, bakanlığın günlük açıkladığı verilere göre hâlâ kaç kişiye test yapıldığını ve test yapılan kişilerin özelliklerini bilmediğimizi söylüyor.

Türkiye'de kimlere kaç kez test yapıldığı bilinmiyor

04:02

This browser does not support the video element.

Bir ayda sekiz test

AKP Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu, bir süre önce sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "Son bir ayda 7 kez Covid-19 testi yaptırdım. 8. PCR testim ne yazık ki pozitif çıktı" demiş ve bu durum kamuoyunda büyük tepki görmüştü.

Bir milletvekilinin herhangi bir semptomu yokken bir ayda 8 defa test yaptırabilmiş olmasının, Türkiye'de teste ulaşma açısından ayrıcalıklı bir kesimin oluştuğunu gösterdiğini belirten Prof. Pala, sıradan bir kişi için uygulamanın nasıl olduğunu ise şöyle özetliyor:

"Siz eğer test yaptırmak üzere giderseniz kamu kurumlarında bu talebiniz karşılanmıyor, özel hastanelerde de 400 liradan 2 bin liraya varan ücretler ödemek zorunda kalıyorsunuz."

Bakanlığın test politikasının başından beri eksik olduğunu söyleyen Pala, sadece olası vaka tanımına girenlere değil, temaslıların tamamına ve risk gruplarına da test yapılması gerektiğini vurguluyor. Son zamanlarda günlük test sayısının 30-40 binden 80-90 bine çıkmasını memnuniyet verici bulan Pala, şu uyarıları yapıyor:

Prof. Kayıhan PalaFotoğraf: Privat

"100 binin üzerine çıkarılması çok daha iyi olur. Ancak bunlar olası vakalar mı, temaslılar mı yoksa tarama amacıyla mı yapılıyor, bilmiyoruz. Yurtdışına çıkanlar, meclistekiler, milletvekilleri, danışmanları, birtakım ayrıcalıklı kişilere sırf tarama amaçlı yapılan test sayılarının günde 30 binden fazla olduğuna ilişkin iddialar var. Bunların Sağlık Bakanlığı tarafından şeffaf olarak açıklanması gerekir."

Test politikası bir an önce değiştirilirse kimlerin hasta olduğunun çok net olarak anlaşılacağını, böylece hastalarla sağlıklı kişilerin izole edilebileceğini hatırlatan Pala, kendi çevresinden örnek veriyor:

"Daha bugün İstanbul’dan bir arkadaşım, kendi ailesinde covid pozitif olmasına rağmen birlikte yaşayan aile üyelerine test yapılmadığını, kendilerinde hafif semptomlar olduğunu, ancak test yaptıramadıklarını, evde kalmalarının istendiğini ve sadece ilaç verildiğini söyledi."

"15 Temmuz töreni için test şartı getirildi"

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu

Bir süre önce Cumhurbaşkanlığı’na bağlı çalışan 42 bin personele üç günde bir PCR testi yapıldığı iddiası da gündeme gelmiş, HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, bu iddiaları da içeren bir soru önergesi vermişti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle verilen önergede, "testlerin kime ve hangi kriterlere göre yapıldığı, ciddi risk grubunda olan sağlık çalışanlarına düzenli test yapılmazken bazı kurum veya kişilere ayrıcalık tanınmasının nedenleri" soruldu. Önergeye henüz yanıt gelmedi.

DW Türkçe’ye konuşan Filiz Kerestecioğlu, 15 Temmuz öncesinde gönderilen bir yazıyla, törene katılacak kişilere test yapılması şartı getirildiğini hatırlatıyor.

"İlginçtir, Meclis kapanmadan önce böyle bir yazı gönderildi ve 15 Temmuz’da törene gelecek olanların mutlaka o testten geçmiş olmaları istendi. Ben bunu da Meclis'te sorguladım. ‘Hem töreni Meclis'te yapmıyorsunuz hem bizi burada aylardır çalıştırıyorsunuz, bizim hayatımız önemli değil, Meclis personelinin hayatı önemli değil, bunun kıstasları Cumhurbaşkanı’yla mı başlıyor?' diye sormuştum. Çünkü Cumhurbaşkanı’nın yakınına ulaşmak için o test yapılıyor, pozitifseniz oraya giremeyeceksiniz. Ama aynı şeyin başka çalışanlar için düşünülmemesi, kapitalizmin vahşiliğinin tezahürü diye düşünüyorum. Türkiye’de de, dünyada da böyle olduğunu düşünüyorum."

Cumhurbaşkanlığı’na gidecek herkesin taramadan geçirilmesi, kamuoyunda en çok eleştirilen konulardan biri. Örneğin 20 Ağustos’ta Beştepe’de yapılan "Pandemi Sonrası Belediyecilik" konulu bir toplantı için yine test şartı getirilmişti. AKP Genel Merkezi, il teşkilatlarına bir yazı göndererek toplantıya katılacak herkesin PCR testi yaptırmasının zorunlu olduğunu duyurdu. Toplantıya sadece PCR negatif olanların katılmasına izin verildi. Bir süre önce de AKP Grup Başkanvekili Mehmet Emin Akbaşoğlu, "rutin olarak yaptırdığı testlerden" bahsederek pozitif çıktığını açıklamıştı.

Kerestecioğlu, eşitsizliğe dikkat çekerek bunun giderilmesini istiyor:

"Covid’in eşitsizliğinin tezahürlerinden biri eğitim, diğeri de sağlık alanı. Hatta ben doktorlarla diğer sağlık çalışanları arasında bile ayrım yapılıyor olabileceğini düşünüyorum. Çünkü bu eşitsizlik her alanda farklı hiyerarşilerde tezahür eder. Dünyada da korona, bu eşitsizlikleri ortaya çıkaran bir virüs. Bunlardan ders alacak mıyız, doğaya ve insanlara karşı olan hakkaniyetsizliklerden ders alacak mıyız ve yeni bir dünyayı kurma yolunda çaba gösterecek miyiz? Bence tercih bu noktada."

Resmi açıklamalara göre Türkiye’de ilk pozitif vakanın görüldüğü Mart ayından bu yana toplam 6 milyon 521 bin 640 PCR testi yapıldı. Ancak kaç kişiye, kimlere, hangi gruplara yapıldığı bilinmiyor. Haziran ayında test kriterleri değişti ve temaslılara değil, sadece semptomu olanlara test yapılmaya başlandı, hatta semptomu olanlarda bile test yapılması zorlaştı. Sağlık Bakanlığı’nın verileri şeffaf bir şekilde paylaşmasını isteyen meslek örgütleri, salgınla mücadele için bunun şart olduğunu vurguluyor.

Emine Algan

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik