1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'de gençler neden ayakta?

Değer Akal
27 Mart 2025

Protestolarla sesini duyurmaya çalışan gençler ne anlatmaya çalışıyor? Neden öfkeliler? Karşı devrimine "demir yumrukla" rıza üretmeye çalışan Erdoğan'a direnç mi sergileniyor? Uzmanlar, DW Türkçe'ye konuştu.

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması Türkiye genelindeki üniversitelerde protesto edildi.
İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması Türkiye genelindeki üniversitelerde protesto edildi.Fotoğraf: Francisco Seco/AP/dpa/picture alliance

Türkiye'nin dört bir yanında yüz binlerce genç, son bir haftadır kesintisiz devam eden protesto gösterilerine katılarak seslerini duyurmaya çalışıyor.

Valiliklerin ilan ettiği toplanma ve gösteri yasaklarına, toplu taşıma hizmetlerinde uygulanan kısıtlamalara rağmen gençler sokağa çıkarak demokratik tepkilerini dile getirmekte kararlılık sergiliyor.

Türkiye'de protesto gösterilerine katılan gençler "Hak, hukuk, adalet" yazan pankartlar taşıyor. Fotoğraf: DHA

Ne olağanüstü güvenlik önlemleri, ne biber gazı ve Toma'lardan sıkılan tazyikli su ne de tutuklanma endişesi gençleri sokağa çıkmaktan alıkoydu.

"Genç kuşağın haklı öfkesi"

İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi'nden Dr. Begüm Uzun, DW Türkçe'nin "Neye tanıklık ediyoruz?" sorusunu "Uzun zamana yayılmış otoriterleşme ve yoksullaşma sürecinde sadece bugünlerinin değil geleceklerinin de ellerinden alındığını deneyimleyen genç kuşağın haklı öfkesine şahit oluyoruz" sözleriyle yanıtlıyor.

Protestolar, İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi üzerine düzenledikleri yürüyüş ile başladı, daha sonra da ülke genelindeki üniversitelere yayıldı.

Ekrem İmamoğlu'na yıllar önce "Her şey güzel olacak" diye seslenen ve bu sözleri slogana dönüşen Berkay Gezgin de protesto gösterileri sırasında gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak cezaevine gönderilen gençler arasında yer alıyor.Fotoğraf: ANKA

Üniversitelilerin başlattıkları gösteriler, lise öğrencileri, çalışan gençler ve işsiz mezunların da yoğun katılımıyla büyüdü, kitlesel protesto yürüyüşlerine dönüştü.

Begüm Uzun, "Gençlerin öfkelerini görmemek, anlamamak mümkün değil. Sokakta güvenlikliklerini tehlikeye atarak demokrasi mücadelesi veriyorlar. Bu günler şüphesiz hayatlarının en önemli deneyimlerinden olacak ve uzun vadede Türkiye’nin demokrasi hikayesi açısından da olumlu sonuçları olacağını düşünüyorum" diyor.

Öfkenin nedenleri ne?

MEF Üniversitesi öğretim üyesi olan Uzun'un, Prof. Dr. Demet Lüküslü ile kaleme aldıkları 2024 FES Gençlik Araştırması, gençlerin sokağa çıkmasına yol açan nedenler hakkında önemli ipuçları veriyor.

Aralık ayında Friedrich Ebert Vakfı tarafından yayımlanan gençlik araştırması "Kararlı Demokratlar mı Yoksa Coşkulu Milliyetçiler mi? Yol Ayrımında Türkiye Gençliği" başlığını taşıyor ve raporun son bölümünde sonuçların "Türkiye'deki gençlerin psikolojik esenliği bakımından endişe verici olduğu" belirtiliyor.

Protestolar, İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi üzerine düzenledikleri yürüyüş ile başladı.Fotoğraf: Chris McGrath/Getty Images

Araştırmanın sonuçlarına göre Türkiye'de gençler, hayatlarından en az memnun olan ve on yıl sonraki kişisel gelecekleri konusunda en kötümser olan kesim. Ne çalışan, ne okuyan ne de iş arayan gençlerin oranı endişe verici düzeyde yüksek. Özellikle işsizlik, toplumdaki eşitsizlikler, ülkedeki mülteciler ve iklim sorunları hakkında korku ve endişelerini dile getiren gençlerin sadece yüzde 20'si ülkedeki eğitim kalitesinde memnun olduğunu söylüyor.

25-20 yaş grubundakilerin yüzde 48'i eğitimin kalitesinden memnun olmadıklarını söylerken 14-18 yaş aralığındaki gençlerde eğitim kalitesinde memnun olmayanların oranının yüzde 60 olması dikkat çekiyor. Üstelik Türkiye'deki gençlerin yüzde 42'si notların ve sınavların satın alınabileceğini düşünüyor.

Genç işsizlik oranının yüksek olduğu Türkiye'de gençlerin yüzde 58'i iş bulmak için güçlü kişilerle bağlantılara sahip olunması gerektiğine, yüzde 42,7'si de siyasi parti üyeliğinin önemli olduğuna inanıyor. Liyakata olan inanç zedelenmiş görünüyor.

Araştırma ayrıca Türkiye'den yurtdışına beyin göçünün endişe verici oranda arttığı bu dönemde gençlerde yurtdışına göç etme arzusunun da yüksek olduğuna işaret ediyor. Anket sonuçlarına göre "göç etmek istemiyorum" diyen gençlerin oranı sadece yüzde 21,1 ve gençler, "yaşam standardının iyileştirilmesi" için yurtdışına gitmek istiyor.

Türk toplumunun geleceğinin şimdikinden daha kötü olacağını söyleyen gençlerin oranı yüzde 49,4, daha iyi olacağını söyleyenlerin oranı ise sadece yüzde 20,3.

Protesto gösterilerinde alınan güvenlik önlemleri ve müdahaleler polis ile gençleri karşı karşıya getiriyor. Fotoğraf: Murat Sengul/Anadolu/picture alliance

Türkiye'de günlerdir protesto gösterilerine katılan gençlerin ellerinde taşıdıkları "Geleceğimizi çaldınız" yazılı pankartlar da aslında araştırma sonuçlarının dikkat çektiği bu korku ve endişeleri yansıtıyor.

"Gençlerin gelecek perspektifi yok"

Protestolara katılan genç kitle homojen değil, çok farklı siyasi görüşleri olanlar katılıyor. Gösterilerde Atatürk resimli bayrak ve pankartların yoğunluğu dikkat çekerken gençlerin kimisi zafer işareti, kimisi bozkurt işareti yapıyor, kimisi de yumruğunu havaya kaldırıyor.

İstanbul Gençlik Araştırmaları Merkezi'nden Begüm Uzun, "Gezi'yle karşılaştırma yapmamak mümkün değil. Gezi'de özellikle İstanbul'da şahit olduğumuz çoğulculuk, farklı grupların biraradalığı ve farklı söylem, sloganlardan ayrışan bir atmosfer gibi. Siyasi kimliklerini ağırlıklı olarak Türk milliyetçiliği ve Atatürkçülük etrafında ifade eden gençler diğer yandan da Grup Yorum şarkılarına eşlik edip hemen ardından andımızı okuyan, kısaca belki ideoloji ve kimlikler karşısında biraz da aklı karışık bir kuşak" diyor.

Türkiye'deki siyasi ve toplumsal dönüşüm ile ilgili araştırmaları yürüten Dr. Sinem Adar ise "Farklı kesimlerden gençleri, bir gelecek perspektifi olmaması, ülkenin yönetim biçiminden duyulan hoşnutsuzluk birleştiriyor" diyor.

Almanya'nın saygın düşünce kuruluşlarından Politika ve Bilim Vakfı (SWP) bünyesindeki Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanlarından Adar, "İmamoğlu'nun diplomasının iptali ve tutuklanmasına giden süreç, sokak gösterilerinin fitilini ateşledi. Siyasi temsiliyet hakkının ellerinden alınmasına, gasp edilmesine bir tepki görüyoruz. Ama o tepkinin altında da kocaman bir sorun yumağı var" değerlendirmesini aktarıyor.

Berlin merkezli Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) uzmanı Dr. Sinem Adar.Fotoğraf: Privat

"Gençler dayatmacı sosyal mühendislik projelerine tepkililer"

Bir gencin eylemler sırasında taşıdığı pankarttaki "Kaybedecek bir şeyimiz kalmadı" sözlerinin aslında çok şey anlattığını söyleyen Adar, sosyal mobilizasyon ihtimalinin aşınması ve hatta yok olması, yukarıdan dayatmacı sosyal mühendislik projelerine de bir tepki olduğuna dikkat çekiyor.

"Son 10 senede, dini pratiklerin ve söylemin özellikle aile ve eğitim alanında ağırlığının arttığını gözlemiyoruz" sözlerini kaydeden Adar, bunun, muhafazakârlar dahil gençlerin tüketim pratikleri ve yaşam tarzı ile daimi bir çelişki ve çatışma yarattığı gözlemini paylaşıyor.

Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan "dindar nesiller" yetiştirerek "Yeni bir Türkiye" inşa etme hedefini ilan etmişti. Devletin kurumsal yapısında, karar alma süreçlerinde dilediği dönüşümü yapan Erdoğan, kendi nesillerini yetiştirme hedefinde şimdilik istediği sonucu alamamış görünüyor.

"Demir yumruk" karşı devrim hamlesi mi?

Resmin bütününe bakılması ve İmamoğlu'nun tutuklanmasının da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen CATS uzmanı Adar, "İktidar yumuşak güç unsurlarıyla rıza üretememe noktasına geldiği için şiddet unsurlarını kullanmak suretiyle güç devşirmek istiyor"  diyor.

Gösterilerde Atatürk resimli bayrak ve pankartların yoğunluğu dikkat çekiyor. Fotoğraf: Ozan Kose/AFP

"1923'te Atatürk önderliğinde kurulan CHP'ye yönelik böyle bir hamleyi, AKP'nin karşı devriminin bir başka adımı olarak değerlendiren yorumlara katılıyor musunuz?" sorusunu Adar şöyle yanıtlıyor:

"Hükümete yakın basında, 'CHP Yeni Türkiye'ye savaş açtı' sloganını duymak mümkün. Ve evet, o demir yumruğun şimdi CHP'yi hedefliyor olmasının ideolojik bir arka planı da var. Karşı devrimine kadife eldivenle rıza üretemeyen iktidar, zor ile güç devşirmek istiyor.”

AKP baskıyı artırıyor

Dünyanın en önemli metropollerinden İstanbul'un Belediye Başkanı ve ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, üç gündür Silivri Cezaevi'nde.

AKP'nin hamlelerine, CHP'nin hangi siyasi stratejiyle yanıt vereceği, sürecin nereye evrileceği ve bu mücadeleden kimin galip çıkacağını önümüzdeki süreç gösterecek.

Önceki gün üniversitelerde boykot yapan öğrenciler akşam saatlerinde AKP hükümetini protesto etmek için bir kez daha sokaklara çıkarken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Beştepe'de bir grup üniversiteli gençle iftar programında bir araya geldi.

Protesto gösterilerinde gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan gençlerin sayısı artıyor.Fotoğraf: Kemal Aslan/AFP

Konuşmasında "Nefreti, husumeti ve öfkeyi değil, ezeli ve ebedi kardeşliğimizi büyütmemiz gereken günlerden geçiyoruz" sözlerine vurgu yapan Erdoğan, "Herkesi sınırlarını bilmeye, ölçüyü korumaya, hak arama ile hakaret ve vandallık arasındaki çizgiyi geçmemeye davet ediyorum. Sokaklarda terör estirenlerin, bu ülkeyi yangın yerine çevirmek isteyenlerin varacağı hiçbir menzil yoktur. Girdikleri yol çıkmaz sokaktır" sözlerini kaydetti.

Gelişmeler, AKP'nin gençlerin protesto gösterilerini artan baskılarla bastırmaya çalışacağına işaret ediyor.

Peki ya gençlerin tepkisi dikkate alınmazsa?

Oysa gençler demek, Türkiye'nin geleceği demek. Erdoğan da aslında bizzat kendisi dünkü konuşmasında gençleri "istiklal ve istikbalin teminatı, yarınların mimarı" olarak nitelendirdi.

Peki gençlerin endişelerine, korkularına ve beklentilerine kulak verilmemesi ne tür sonuçlar doğurabilir? Türkiye'de gençleri nasıl bir gelecek bekliyor?

Begüm Uzun, bu soruları şu sözlerle yanıtlıyor:

"Mevcut akademik çalışmalar ya da dünya tarihinden öğrendiklerimiz bize şunları anlatıyor. Benzer durumlarda gençler kayıtsızmış gibi görünüp ya da tamamen umutsuzlaşarak durumu kabullenerek içe kapanabilir, yurtdışında yaşamaya dair güçlü bir istek duyabilir ya da bunu gerçekleştirebilir veya politize olarak halen açık gördükleri politik kanallarla kendilerini ifade etmeye çalışabilirler. Türkiye'de hepsini yaşadık sanıyorum ve geldiğimiz noktada gençlerin bir kısmı sokak siyasetini de deneyimliyor. Geleceği öngörmek ise şu an hepimiz için çok zor."

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?