1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye’de vergi sistemi: Şirketlere af, çalışana yük

22 Ocak 2020

Başta alkol ve sigara olmak üzere mal ve hizmetlere uygulanan 'dolaylı vergiler' vatandaşın cebini yakıyor. Devletin vergi gelirinin yüzde 80’i çalışandan çıkıyor. Şirketlere ise 2002’den beri sekiz vergi affı geldi.

Fotoğraf: DW/U. Danisman

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın hafta başında gerçekleştirdiği "2019 Değerlendirme Toplantısı"nda bazı sektörlerde yeni vergi indirimlerinin gündeme gelebileceğine dair sözleri, "2020’de şirketlere yeni bir vergi affı gelir mi?" sorusunu gündeme getirdi.

Şirketlerin vergi borçlarını silen veya yeniden yapılandıran 'vergi affı'  düzenlemeleri, Türkiye'de siyasi iktidarlar tarafından sıklıkla başvurulan bir yol. Cumhuriyet tarihi boyunca ortalama her iki buçuk yılda bir vergi affı çıkarılırken, 1924’ten bu yana 35 vergi affı düzenlemesi yürürlüğe girdi. Bu düzenlemelerin sekizi AKP iktidarı döneminde hayata geçirildi.

Hükümet bir yandan ekonomik durgunluğun şirketler üzerindeki olumsuz etkilerini hafifletmek için vergi afları düzenlerken, diğer yandan çalışanlar üzerindeki vergi yükünü artırıyor. Çalışanların maaş ve ücretleri üzerinden kesilen gelir vergisi ile alkolden sigaraya, beyaz eşyadan mobilyaya kadar pek çok alanda uygulanan dolaylı vergiler, 2020 yılında da vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 80'ini oluşturacak. Türkiye'deki vergi sistemini beş soruda mercek altına aldık. 

Dolaylı ve dolaysız vergi nedir?

Dolaylı vergiler bir mal veya hizmet üzerinden tahsil edilen vergilerdir. Bu vergiler vatandaşlar tarafından mal ve hizmet satın alınırken ödendiği için devletin en kolay tahsil ettiği vergi türüdür.  Katma değer vergisi ile özel tüketim vergisi, özel iletişim vergisi, şans oyunları vergisi, gümrük vergisi, damga vergisi, banka ve sigorta işlemleri vergisi gibi vergiler dolaylı vergiler arasında yer alır.

Maliye’ye kazanç beyan edilerek ödenen vergilere ise dolaysız vergi denir. Gelir vergisi, kurumlar vergisi, motorlu taşıt vergisi gibi vergiler dolaysız vergi olarak tanımlanıyor. 2020'de toplam vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 70'inin dolaylı vergilerden elde edilmesi hedefleniyor.

Dolaylı vergi vatandaşın cebini yakıyor

03:34

This browser does not support the video element.

Alkol ve sigardan alınan vergiler neden bu kadar yüksek?

Alkollü içkilerde yüzde 80’i aşan, tütün ve sigara ürünlerinde ise yaklaşık yüzde 70’lik vergi yükü bulunuyor. Son 10 yılda Türkiye’nin "yerli içkisi" sayılan rakının 70’lik fiyatı 23 TL’den 142 TL’ye çıkarken, bu fiyatın yüzde 82,5’i dolaylı vergi olarak devletin kasasına gidiyor.

Sigarada da durum farklı değil. Vergi uzmanı Nedim Türkmen’in hesaplamalarına göre, 2006-2018 yılları arasında Türkiye’de sigaraya 423,4 milyar TL ödenirken, bunun 340,3 milyar TL’si ÖTV ve KDV olarak devlete kaldı.

Hükümet alkol ve sigara tüketiminden 2020 yılında yaklaşık 90 milyar TL’lik vergi geliri elde etmeyi planlıyor. Kimi kesimler AKP iktidarı döneminde alkol ve sigara tüketiminin azaltılması veya cezalandırılması amacıyla dolaylı vergilerin artırıldığını savunuyor. Bununla birlikte çok geniş kesimler tarafından tüketilen bu ürünlere uygulanan vergilerin Hazine’ye anında gelir olarak yazılması, iktidarın bütçe hedeflerini tutturması için sürekli kullanabileceği bir kaynak yaratıyor.

Hükümet neden şirketlerden vergi toplamak yerine dolaylı vergilere ağırlık veriyor?

Çünkü dolaylı vergiler çok kolay toplanıyor ve en önemlisi de anında gelir olarak Hazine’ye yansıyor. Dolaylı vergilere zam yapıldığında, hemen sonraki ay bu bütçeye yansımaya başlıyor. Ancak Gelir ve Kurumlar Vergisi gibi dolaysız vergilerde artış yapıldığında, en erken bir yıl sonra bütçeye yansıyor.

Modern vergi sistemine göre vergilerin herkesten geliri oranında alınması gerekiyor. Ancak dolaylı vergilerde böyle bir ilke bulunmuyor. En yoksul da en zengin de bir mal ve hizmet satın alırken aynı oranda vergi ödüyor. Türkiye’deki tablo, bu açıdan Avrupa Birliği’nin tam tersi.

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre Avrupa Birliği’nde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı yüzde 30-35 civarında. DW Türkçe’ye konuşan EY (Ernst&Young) Türkiye Vergi Hizmetleri Yayın Direktörü Fatih Köprü, Türkiye’de toplanan Gelir Vergisi’nin de yüzde 95’inin çalışanların ücretlerinden direkt kesildiğine dikkat çekiyor. Şirketleşmemiş esnaf, zanaatkar ve ticaret erbabından kesilen Gelir Vergisi ise yalnızca yüzde 5. 

Türkiye 2019’da neden vergi gelirlerinde kayıp yaşadı?

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı 2019 yılı Aralık ayı bütçe sonuçlarına göre, hükümetin 2019 yılı için öngördüğü 756,5 milyar TL'lik vergi gelirleri hedefinde 83 milyar TL'lik bir gedik oluştu.

Ekonomi yönetimi 2020 bütçesinde ise 784 milyar TL vergi geliri hedefliyor. Ancak 2019'daki duruma göre 110 milyar TL’lik vergi geliri artışının nasıl sağlanacağı merak konusu. DW Türkçe’ye konuşan Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Bumin Doğrusöz’e göre, vergi gelirlerindeki kaybın pek çok nedeni var.

Doğrusöz vergi sistemindeki gri alanların çok olması, ekonomideki daralma ve işletmelerin nakit sıkıntılarının yanı sıra hemen her yıl bir vergi affı veya borç yapılandırma düzenlemesinin gelmesinin şirketlerden vergi tahsilatını zorlaştırdığını söylüyor. Bugünlerde piyasalarda yeni bir vergi affı beklentisinin oluşmaya başladığını ifade eden Doğrusöz, "Bu etkenler nedeni ile şirketler vergi ödememeyi tercih ediyor. Şirketlerden alınan vergi gelirleri düştükçe de, hükümet çareyi dolaylı vergileri artırmakta buluyor" diye konuşuyor. 

Daha adil bir vergi sistemi nasıl kurulur?

Türkiye, 2020'ye üç yeni vergi ile giriş yaptı. Bunlardan ilki dijital hizmetler üzerinden ödenmesi gereken "dijital hizmet vergisi", ikincisi otel ve motel gibi yerlerde kalanlardan alınacak "konaklama vergisi" ve üçüncü olarak da değeri 5 milyon lirayı aşan konutların değeri üzerinden hesaplanacak "değerli konut vergisi" oldu.

Yeni vergiler kamuoyunda tartışmaya neden olsa da, hükümet yeni düzenlemeyi uygulamakta kararlı. EY (Ernst&Young) Türkiye Vergi Hizmetleri Yayın Direktörü Fatih Köprü’ye göre Türkiye vergi sistemindeki çarpık tablo, sıklıkla gündeme gelen vergi afları ve yeniden yapılandırmalarla daha da sıkıntılı hale geliyor.

Köprü, "Vergi afları şirketlerin vergi ödeme motivasyonunu düşürüyor. Vergisini zamanında ödeyenlerin sisteme güveni ise azalıyor" değerlendirmesinde bulunuyor. Son yıllarda henüz bir vergi affı düzenlemesinin süresi dolmadan başka bir düzenlemenin hayata geçirildiğini ifade eden Köprü, "Öncelikle beyanname sahiplerinin sayısını artıracak ve vergi vereni cezalandırmayacak bir sisteme geçilmesi gerekiyor" diyor.

Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Bumin Doğrusöz ise Türkiye'deki vergi sistemini "ilkeleri kaybolmuş, yamalı bohçaya dönmüş bir sistem" olarak tanımlıyor. Pek çok düzenlemede geçici maddelerin sayısının sabit maddelerin sayısını aşar hale geldiğine işaret eden Doğrusöz, "Türkiye’nin istikrarlı ve adil bir vergi sistemi kurabilmesi için vergi kanun ve uygulamalarının yeniden yazılması şart. Etkin bir ceza sisteminin getirilmesi ve gerek Gelir Vergisi gerekse dolaylı vergiler üzerinden çalışanların sırtına yüklenen vergilerin hafifletilmesi gerekiyor" diyor.

Aram Ekin Duran

© Deutsche Welle Türkçe 
 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik