1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'den yenilenebilir enerji atağı

2 Haziran 2004

Bonn‘da devam eden Yenilenebilir Enerjiler 2004 konferansına Türkiye’den de kalabalık bir heyet katılıyor.

Konferansa 140 ülkeden 2.500 kadar kişi katılıyor...
Konferansa 140 ülkeden 2.500 kadar kişi katılıyor...Fotoğraf: dpa Zentralbild

Petrol gibi fosil enerji kaynaklarının sadece pahalı değil, aynı zamanda çevreye de zararlı olduğu ve iklim değişimine yol açtığı biliniyor. Bu nedenle Bonn´daki konferansa katılanlar su, rüzgar ve güneş gibi alternatif enerji kaynaklarından daha fazla enerji üretilmesini ve kullanılmasını sağlayacak sinyaller çıkmasını bekliyor. Çünkü dünyada yenilenebilir enerjiden kazanılan enerji payı yüzde 5´i bulmazken, enerjinin yüzde 40´ı petrolden, yüzde 50´si kömür ve gazdan, yüzde 7´si de atom enerjisinden kazanılıyor.

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye´de de yenilenebilir enerji türlerinden henüz çok az yararlanıyor. Bonn‘daki Yenilenebilir Enerjiler 2004 konferansına katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Müsteşar Yardımcısı Salih Paşaoğlu, bu yüksek potansiyeli daha iyi değerlendirmenin yollarını aradıklarını belirtiyor:

”Yenilenebilir enerjiler kullanımı yeni yeni başladığı için tüm dünyada teşvik var ve bu tür toplantılar bu teşvikleri genişletmek için yapılıyor, Türkiye‘de biz yenilenebilir enerji kaynakları kullanımında, hidrolik enerji hariç, henüz başlangıçtayız. Biz de bunu desteklemek için yeni kanunlar, yeni mevzuatlar geliştiriyoruz. Bakanlığın hazırladığı Yenilenebilir Enerji Yasası şu anda çıkmayı beklemektedir. Kararı mecliste ve kısa bir zamanda aktif hale geleceğine inanıyorum.”

Kullananlara ve üretenlere ayrıcalık

Yeni yasa sayesinde yenilenebilir enerji kullananlara ve üretenlere ayrıcalık tanımak istediklerini söyleyen Salih Paşaoğlu, yine de finansman eksikliğinden yakınıyor. Ancak ululararası fonlardan da destek sağlanabilmesi durumunda bazı enerji kaynaklarının hızla gelişebileceğini söyleyerek şöyle devam ediyor:

”Genel olarak hidrolik enerjiyi sonuna kadar kullanamayışımız, Türkiye´deki finans sıkıntısından oluyor, bunun için kredilere işlere başvuruyoruz, ikili anlaşmalarla kredi bularak, ticari ya da proje kredisi olarak dünya bankasından ya da avrupa kalkınma fonundan kredi alarak Türkiye´deki su projelerini geliştirmeye çalışıyoruz. Türkiye´nin derdi tabii ki finans sorunu bütçe sorunu, bütçe kısıtları.”

Enerji ihtiyacının yüzde 71‘i ithal

Özellikle hidrolik enerji potansiyelinin tamamını kullanmayı amaçladıklarını belirten Paşaoğlu, enerjinin sadece yüzde 29´unun Türkiye´de sağlandığını, yüzde 71´in ise ithal edildiğini vurguladı. Özellikle doğal gaz ve petrol nedeniyle dışa bağımlı olduklarını söyleyen Paşaoğlu, yenilenebilir enerji üretiminin artırılmasıyla bunu tersine çevirmeyi amaçladıklarını söyledi.

Türkiye´nin hidrolik enerjinin yanısıra rüzgar ve güneş enerji potansiyelinin de yüksek olduğunu açıklayan Paşaoğlu, Türkiye´de rüzgar enerjisinden yeterince verim alamadıklarını vurguladı. Paşaoğlu, ayrıca güneş enerjisinin de sadece evlerde ya da otellerde kullanıldığını, endüstride hemen hemen hiç kullanılmadığını belirterek, ”Elektrik üretmek için çok büyük paneller gerekiyor ve bu paneller çok büyük alanlar kaplıyor. O bakımdan ilk yatırımlar çok pahalı” dedi.