Türkiye'nin Kaplan sınavı
13 Ekim 2004"Açık açık konuşulmasa da Almanlar İslam dininden giderek daha fazla korku duyuyorlar. Bu gerçeği ciddi araştırmalar da ortaya koyuyor. Ürkütücü bir başka gerçek, İslam kavramının pek çok Almanda fanatik hareketleri, kadının ezilmesini ve terörü çağrıştırması. Dünyanın belli başlı dinleri arasında yer alan İslam yıpranıyor.
Bu noktaya gelinmesinde, inanç sahibi Müslümanlar‘la din kisvesi altında şiddet olayları düzenleyen militanlar arasında fark gözetmeyen basın-yayın organları katkı sahibi. Ancak sorumluluk, medyadan çok çevrelerinde küçücük bir grup toplamalarına karşın kamuoyunda sesleri fazlasıyla çıkan Metin Kaplan gibi aşırı dincilerde...
Metin Kaplan’ın kurduğu ”Hilafet Devleti" örgütü, son derece tehlikeli ve Anayasa‘ya aykırı yapılanmasından ötürü haklı olarak yasaklandı. Yasaklama kararı son derece yerindeydi. Ancak bu örgütün son derece cılız bir taban üzerinde yükseldiğini de iyi tespit etmek gerekir.
Almanlar‘ın büyük çoğunluğu gibi Türkler‘in ve Müslümanları‘n büyük bölümü de "Köln Halifesi"ni onaylamıyorlar. Ancak Metin Kaplan’ın uygulamaları, Almanya’da yaşayan Müslümanlar‘a zarar veriyor. Müslümanlar, "Köln Halifesi"yle uzaktan yakından ilgilerinin bulunmadığını, Metin Kaplan ile kendilerini aynı kefeye koyan zihniyet karşısında kendilerini savunmak durumunda kalıyorlar.
Adalet epeyce bir süre açıklarından dolayı kullanılmış olsa da Kaplan’ın sonunda sınırdışı edilebilmiş olması olumlu bir adımdır. Kaplan’ın Türkiye’ye iadesi Almanya’da yaşayan Müslümanlar‘ın itibarı açısından da önemlidir. Almanya Müslümanları, basın-yayın organlarında adeta kendilerinin ruhani lideri gibi boy gösteren bir kişiden böylece kurtulmuş oldular.
Sınırdışı kararı, Alman demokrasisinin olgunluğunu gösterme bakımından da olumlu bir katkıdır. Hukuk devleti, bir yandan düşmanlarına karşı da adil davrandığını göstermiş, diğer yandan da kurallarını işletmekte tereddüt etmeyeceğini ortaya koymuştur.
Kaplan olayı Türkiye açısından da büyük önem taşıyor. Hukuk alanında yapılan reformların hayata geçip geçmediği, konu ”vatana ihanet” dahi olsa, hakimlerin adil ve düzgün muhakeme sürecini sağlayıp sağlayamayadıkları gün yüzüne çıkacaktır.
İçişleri Bakanı Otto Schily, Anıtkabir’e yönelik eylem planları iddialarına rağmen, davanın hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda yapılacağından emin olduğunu açıkladı.
Türkiye’de Metin Kaplan’a kötü muamele yapılmasıysa sözkonusu değil. Çünkü Ankara, davanın Avrupa tarafından ne kadar iyi izleneceğinin farkında. Ancak Kaplan’ı mahkum edecek iddianameyi özenle hazırlamak gerekiyor. Türk yargısının bundan 6 yıl önce, Kaplan taraftarları olduğu iddia edilen kişilerin ifadelerine dayanarak hüküm vermesi uygun olmayacaktır. Alman mahkemeleri nezdinde bu ifadeler işkenceyle alınmıştır. Suçlamalar yeni ve tartışmasız kanıtlarla desteklenmezse Kaplan davası uzayıp gidecektir."