Türkiye'nin Libya politikasına eleştiri
26 Mart 2011Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, mart ayının başında NATO’nun Libya’ya müdahale etmesine sert tepki göstererek, ”NATO’nun Libya’da ne işi var?” demişti. Koalisyon güçlerinin Libya’ya yönelik hava operasyonuna başlamasının ardından ise Erdoğan tutumunu yumuşatarak, Türkiye’nin bazı şartları olduğunu, NATO’nun, ”Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmesi” gerektiğini söyledi.
Bu açıklamanın ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise Libya’ya düzenlenen operasyonun komuta ve kontrol sisteminin tamamıyla NATO’ya devredilmesi gerektiğini söyledi. Koalisyon güçlerinin Libya’ya yönelik müdahalesini eleştiren Türkiye, taleplerinin kabul edildiği gerekçesiyle, komutanın NATO’ya devredilmesine onay verdi. Böylelikle, perşembe akşamı günlerdir devam eden toplantıların ardından NATO üyeleri arasında uzlaşma sağlanmış oldu.
"Türkiye'nin tutumu çelişkili"
Berlin merkezli Alman Bilim ve Siyaset Vakfı’ndan Günter Seufert, Deutsche Welle Türkçe Servisi'ne yaptığı açıklamada, Türk hükümetinden birbiriyle çelişen açıklamalar gelmesinin bir yandan anlaşılabileceğini belirtti. Seufert, "iç politika açısından ve Türkiye’nin izlediği politika çerçevesinde Arap ülkeleri arasında yumuşak güç olarak kendini göstermeye çalıştığı düşünülürse bu anlaşılabilir" dedi.
Türkiye uzmanı Seufert, bir yandan da "Dün tamemen reddedilen bir şey bugün savunuluyor" sözleriyle, bu tutumun çelişkili olduğunu da belirtti. Seufert, Türkiye'nin Libya konusunda düşünmek için çok fazla vakti olmadığını hatırlatarak, bu çelişkili tutumu şöyle açıkladı:
"Libya’da beklenmeyen bir değişim yaşanıyor. Bu tamamen yeni bir durum. Bunun yanı sıra Batı’da da farklı görüşler mevcut. Kanımca bunlar neden biraz bocalandığını ve kuşkuyla yaklaşıldığını açıklıyor."
Türk dış politikasındaki tutarsızlık
Carnegie Europe adlı düşünce kuruluşunda misafir araştırmacı Sinan Ülgen de Türkiye’nin Libya konusundaki tutumunun ”muğlak” olmasını eleştirdi. Türkiye’nin izlediği dış politikada genelde tutarsızlıklar bulunduğunu dile getiren Ülgen, buna örnek olarak Erdoğan'ın "İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad ile el sıkışırken, Mısır lideri Mübarek'e koltuğunu bırak demesini" gösterdi.
Ülgen, Türk dış politikasında bu tutarsızlığı şöyle açıklıyor: ”Türkiye, bu halde dış politikayı yürütebilme imkanı olduğunu düşünüyor. Yani hem İran'la iyi ilişkiler yürütüp, hem Washington'la iyi ilişkiler yürütmek. Bir taraftan Kaddafi’ye sahip çıkıp, diğer taraftan Batı içerisindeki yerini sağlamlaştırmak... Ama bunlar artık önümüzdeki dönemde sürdürülebilir tercihler olmaktan çıkacak. Ve Türkiye istemediği, belki de kendisi açısından maliyetli olabilecek tercihlerle karşı karşıya kalacak diye düşünüyorum.”
Türkiye-Fransa ilişkileri
Türkiye'nin Libya sorununa ilişkin tutumu Türkiye ile Fransa arasındaki görüş ayrılıklarını ortaya çıkardı. Özellikle Fransa’nın geçtiğimiz cumartesi günü Paris’te yapılan toplantıya Türkiye’yi davet etmemesi, Ankara’da tepkiyle karşılandı.
Türkiye’nin bu tepkisinin haklı olduğunu belirten dış politika uzmanı Ülgen, NATO’nun geleceği açısından yeni bir döneme girildiğini söyleyerek "Çünkü Türkiye ile Fransa arasındaki bu rekabet su üstüne çıktı. Fransa, Türkiye’yi bölgede kendisine stratejik bir rakip olarak görüyor. Bunun altını çizmek lazım. Oysa bu iki ülke de, NATO’nun üyesi. Fransa Avrupa Birliği'nin tam üyesi, Türkiye Avrupa Birliği ile müzakere ediyor. O yüzden bu durum önümüzdeki dönemde NATO’nun geleceği bakımından, NATO içindeki birlik ve beraberliğin sağlanması açısından sorun yaratıyor” şeklinde konuştu.
Günter Seufert ise Türkiye ile Fransa arasındaki bu gerginliğin, Fransa’nın, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine açıkça karşı çıkmasıyla bağlantısı olduğuna dikkat çekti. Ancak bu gergin dönemin geçici olduğunu belirten Seufert, sonunda ”aklın galip geleceğini” dile getirdi.
Seufert, "Türkiye belki Avrupa Birliği’ne eskisi kadar muhtaç değil ama hâlâ ihtiyacı var. Avrupa hem ekonomik açıdan Türkiye’nin en önemli ticarî ortağı, yatırımcısı hem de siyasi partneri. Türkiye’de Batı etkisi çok önemli, çünkü bu, ekonomi politikasının güvenilir olduğunu, demokratik açılımlara devam edileceğini, bir hukuk devleti olduğunu gösteriyor. Bütün bunlar da Türkiye’yi bölgede ilginç kılıyor” dedi.
© Deutsche Welle Türkçe
Jülide Danışman / Berlin
Editör: Beklan Kulaksızoğlu