Türkiye'nin Suriye çıkmazı
21 Ekim 2015IŞİD’le mücadelede ABD'yle işbirliğini bir türlü rayına oturtamayan Ankara, Rusya’nın 20 Eylül’den itibaren Suriye’deki IŞİD hedeflerini vurmaya başlamasıyla Suriye politikası üzerinde yeni değerlendirmeler yapmaya başladı. Washington yönetiminin Rusya ve Türkiye’nin de dahil olduğu ‘çok taraflı bir toplantı’ için harekete geçtiği bir anda, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad Kremlin’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüştü. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, bu hafta sonuna kadar Avrupa ve Ortadoğu ziyaretini tamamlamış olacak. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland da Ankara’da hem askeri hem de diplomatik yetkililerle biraraya gelip IŞİD’le ‘etkin mücadele’nin ayrıntılarını görüştü. Türk askeri ve diplomatik kaynaklar bu görüşmelerde daha çok ‘Suriye’de geçiş süreci için yapılacak müzakerelerin’ ön hazırlığının yapıldığına dikkat çekiyor.
Tüm bu diplomasi trafiğinin içinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan Suriye’de kalıcı çözüm için geçiş döneminin nasıl olacağına ilişkin açıklamalar geldi. Erdoğan kalıcı çözüme geçiş sürecinde gerekirse Esad’la da görüşülebileceğini belirtirken, Davutoğlu’nun “Esad'lı geçiş değil, Esad’ın gidişini sağlayacak bir geçiş olması lazım” sözleri ne anlama geliyor? Ankara-Rusya-ABD hattında yaşanan diplomasi trafiğinden Suriye’yle ilgili nasıl bir karar çıkabilir?
“Esad müzakerelerde olacak”
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi Başkanı Sinan Ülgen, “ABD-Rusya-Türkiye hattında bakıldığında Türkiye’nin Suriye politikasında bir değişikliğe gidildiğini ve bunun olumlu yönde olduğunu görüyoruz” diyor. Ülgen’e göre Ankara, Suriye’de Esad’ın dahil olacağı bir geçiş süreci müzakeresine yeşil ışık yaktı.
“Çünkü uluslararası toplum Suriye’de siyasi çözümü desteklemek yönünde hareket ediyor. Askeri operasyonlarla da Esad’ın nüfuzunun ortadan kalkmayacağı anlaşıldı ve Türkiye bunun da ötesinde sığınmacı krizini ve IŞİD’le mücadeleyi tamamlamak istiyor” diyen Ülgen, gelinen noktada Türkiye'nin “Suriye'de siyasi çözümü zorlayan taraflardan biri olmayı tercih ettiğinin’ görüldüğünün anlaşıldığını vurguluyor. Daha öncesinde Türkiye’nin Suriye’de çözüm için “Esad gitsin” ön şartını ortaya koyarak uluslararası toplumda ‘izole olmuş bir Suriye politikası’ sergilediğini hatırlatan Ülgen, önümüzdeki dönemde Ankara’da devletin her kademesinin açıklamasından “Ankara’nın Esad’ın dahil olacağı bir geçiş süreci müzakeresine yeşil ışık yaktığının anlaşılacağı” öngörüsünde bulundu.
Erdoğan ve Davutoğlu arasında Suriye konusunda ‘görüş ayrılıkları varmış gibi' bir görüntü olduğunu ancak bunun geride kalacağını da belirten Ülgen, ABD’nin gerçekleştireceği çok taraflı toplantıda Türkiye’nin uluslararası toplumla ortak hareket edeceğinin görüleceğini dile getiriyor. ABD ile Türkiye arasında yaşanan PYD geriliminin de daha uzun sürmeyeceğini, çünkü tarafların IŞİD’le mücadeleye odaklanacağını anlatan Ülgen, “Amerika Türkiye’ye yaptığı ve PYD’nin Fırat’ın batısına geçmemesini öngören anlaşmaya uyacaktır. Çünkü IŞİD’le mücadelenin bir an önce tamamlanmasını istiyor” dedi ve önümüzdeki dönem Türkiye’nin Suriye politikasının yine çok konuşulan konular arasında olacağına dikkat çekti.
“Türkiye’nin yanlışı, taraf tutmak”
Kadir Has Üniversitesi’nde Dış Politika dersleri veren emekli büyükelçi Ünal Çeviköz ise Türkiye’nin Suriye politikasında ‘çok net değişiklikler görmek için’ 1 Kasım genel seçim sonuçlarının ülkedeki iktidarın pozisyonunda değişiklik öngörmesi gerektiğine vurgu yapıyor. “Türkiye Suriye konusunda taraf tutarak yanlış yaptı. Oysa ki Türkiye bugüne kadar bölgesindeki ülkelerin sorunlarıyla ilgili değerlendirmeler yaparken taraf tutmazdı, arabuluculuk yapmazdı. Şimdiyse bölgedeki Müslüman güçleri destekleyen tarafgirliği üzerine kurduğu Suriye politikası ile tamamen uluslararası toplumdan uzaklaşıyor” diyen Çeviköz, Erdoğan ile Davutoğlu’nun Suriye konusunda ‘kafa karıştıracak’ açıklamalar yapmayı tercih ederek siyasi kazanç elde etmeyi amaçladıklarını belirtti. Amerika ile Rusya’nın IŞİD’le mücadele konusunda anlaştıklarını ama başından beri Amerika ile temas halinde olan Ankara’nın uluslararası kamuoyunun önüne hep ‘uzlaşmazlıkla’ çıktığını vurgulayan Çeviköz’e göre Türkiye’nin Suriye’deki tek hedefi Baas rejimini devre dışı bırakmak.
Çeviköz, “Türkiye ne geçiş sürecinde ne de sonrasında Esad’ın bulunmasını istiyor. Bu yüzden de Rusya’yla çatışmaları sürecek” derken, bütün dünyanın IŞİD’le mücadeleyi öncelikli hedef yapmasına karşın Türkiye’nin bu konuda çok da istekli olmadığının kamuoyuna yapılan ‘çelişkili, karışık’ açıklamalardan anlaşıldığını dile getirdi. “Türkiye, IŞİD’le mücadelede başından beri Amerika’yla da doğru düzgün anlaşamadı” tespitini yapan Çeviköz, Amerika’yla yaşanan YPG-PYD gerilimini hatırlatıyor ve bu gerilimin dinmesinin ‘Esad’a odaklanan Suriye politikası sürdükçe’ bitmesinin mümkün olmadığını kaydetti. Çeviköz, 1 Kasım sonrasında oluşacak hükümet senaryolarının Suriye politikasının geleceğinde kilit rol oynayacağını da vurgu yaparken “Eğer hatalar sürdürülürse Türkiye; dış politikada çıbanbaşı, ayrık otu gibi kalır. Son dönemde yaşananlardan herkes ders çıkartmalı” uyarısı yaptı.
© Deutsche Welle Türkçe
Hilal Köylü / Ankara