1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Türkiye'nin yeri AB"

10 Haziran 2010

Yeni kitabında Türkiye’nin AB sürecine destek veren Alman Hrıstiyan Demokrat milletvekili eleştirilerde de bulundu. Polenz “Türkiye’nin İslam’ı resmi din kabul etmesi, bizim din özgürlüğü anlayışımızla bağdaşmıyor” dedi

Fotoğraf: BilderBox

Almanya’da Başbakan Angela Merkel'in partisi Hristiyan Demokrat Birlik (CDU), Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkıyor. Ancak parti içinde Türkiye’nin üyeliğine destek veren sesler de yükseliyor. Partinin önde gelen isimlerinden Federal Alman Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Ruprecht Polenz, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğine destek veren politikacıların başında geliyor. Polenz, ”Her iki tarafın da yararına: Türkiye Avrupa Birliği’nin bir parçasıdır” adını taşıyan kitabında, Türkiye’nin üyeliğine neden karşı çıkılmaması gerektiğini anlatıyor.

Mayıs ayının sonunda Körber Vakfı tarafından yayımlanan kitabın tanıtımı Berlin’de yapıldı. Toplantıya, Hür Demokrat Partili (FDP) eski Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher de katıldı.

"Türkiye AB'nin parçası"

Türkiye Avrupa Birliği’nin bir parçası olabilir mi? Almanya’da tartışmalara yol açan bu soruyu, Hristiyan Demokrat politikacı Ruprecht Polenz ”evet” şeklinde yanıtlıyor. Federal Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Polenz, kitabının tanıtım toplantısında Türkiye ile müzakerelerin tam üyelik hedefi ile yürütüldüğünü vurguladı. Ahde vefa ilkesine sadık kalınması gerektiğine işaret eden Polenz, "müzakare süreci devam ederken tek taraflı olarak, örneğin belirlenen hedeften vazgeçerek, ‘artık sizinle başka bir şey üzerine konuşacağız’ diyemeyiz” dedi.

Ruprecht PolenzFotoğraf: picture-alliance/ dpa

Genscher: Türkiye ilerleme kaydetti

Polenz ile aynı görüşleri paylaşan Hür Demokrat Partili eski Dışişleri Bakanı Hans-Dietrich Genscher de, Türkiye ile müzakerelerin hedefinin tam üyelik olduğunu söyledi. Genscher, ancak bunun için Türkiye'nin gereken kriterleri yerine getirmesi ve Avrupa Birliği'nin yeni üyeleri kabul edebilecek durumda olması gerektiğini kaydetti.

Polenz ile kitabı hakkında sohbet eden Genscher, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin 1960’lara dayanan geçmişini hatırlattı. Genscher o dönemde Türkiye’ye yaklaşımın daha olumlu olduğunu belirtiyor. ”Geçmişte bu büyük ülkenin, Türkiye’nin bizim bir parçamız olduğu düşünülüyordu. Elbette o yıllarda Türkiye’nin gereken şartları sağlamadığı biliniyordu" diyen Genscher, 1960'lardaki Türkiye ile 2000'li yıllardaki Türkiye karşılaştırıldığında şu sözlere kimsenin karşı çıkamayacağını belirtti: "Türkiye’nin kaydettiği ilerleme sayesinde artık ülkenin yeni bir imajı var. Bugünkü Türkiye, geçmişe kıyasla daha kabul edilebilir bir durumda."

Kültürel ve dinî farklılıklar

Hristiyan Demokrat politikacı Polenz, kitabında, Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkılmasının nedenleri arasında kültürel ve dinî farklılıkların gösterildiğini belirtiyor. Polenz, bunun temelinde Osmanlılar döneminde Avrupa’da yaygın olan ”Türk korkusuyla” beslenen önyargıların olduğunu söyledi: "Tarihte yaşanan Türk korkusunun yanı sıra 11 Eylül’den bu yana İslam, Almanya’da da farklı bir şekilde algılanıyor. Yaklaşık 15 yıldan beri bu mesele ile yoğun bir şekilde uğraşıyorum ve İslam’ın tek bir yorumu olmadığını açıklamaya çalışıyorum. Bu bağlamda ortaya atılan İslam ile demokrasinin bağdaşmayacağı da asılsız bir iddia.”

Eski dışişleri bakanlarından Hans-Dietrich GenscherFotoğraf: picture-alliance/ dpa

"Devlet-sivil toplum ilişkisi kaygı verici"

Ruprecht Polenz, Türkiye’nin ekonomik durumuna ilişkin kaygıların yersiz olduğunu ifade etti. Ancak, Polenz Türkiye’de devlet ve sivil toplum arasındaki ilişkiyi kaygıyla izlediğini dile getirirken, çarpıcı mesajlar verdi:

”Devlet, sivil toplumdan daha üstün bir konuma sahip. Bu da ordunun rolünü, devlete yönelik hakareti engellemeyi hedefleyen ceza yasasını etkiliyor. Kanımca bu konuda yapılması gereken bir çok şey bulunuyor. İkinci mesele ise, belki şaşıracaksınız ama, devlet ve din ilişkisi. Türkiye’nin İslam’ı resmi din kabul etmesi, bizim din özgürlüğü anlayışımızla bağdaşmıyor. ”

Polenz, Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini sadece kağıt üzerinde değil, gerçek anlamda hayata geçirdiği zaman Avrupa Birliği üyeliğine kabul edilebileceğini vurguladı.

Türkiye'nin dış politikası

Türkiye’yi yakından takip eden Polenz, Türkiye’nin ”komşularla sıfır sorun” şeklinde özetlenebilecek dış politikasını takdir ettiğini belirtti. Avrupa Birliği'nin komşu ülkelerde istikrara önem verdiğini belirten Polenz, bu istikrarın demokrasiye, hukuk devleti ilkelerine ve serbest piyasa ekonomisinin kurallarına uyulması ile sağlanabileceğini söyledi. Karadeniz, Kafkasya ve Ortadoğu'da bu istikrarın sağlanması ve sürdürülebilmesi için Türkiye'nin desteğinin önemli olduğunu söyleyen Polenz, "ama nereye ait olduğunu bilmeyen bir Türkiye" ile bu desteğin alınamayacağına ifade etti. Polenz, bu nedenle de, Türkiye'nin Avrupa Birliği perspektifini kaybetmemesi gerektiğine işaret etti.

İran konusunda Türkiye'yi eleştiren Polenz, Ankara’nın da Avrupa ile aynı kaygıları taşımasını beklediğini kaydetti. Polenz, İsrail ile Türkiye arasında yaşanan gerilimin aşılmasının ise Almanya’nın da yararına olacağını söyledi.

© Deutsche Welle Türkçe

Jülide Danışman / Berlin

Editör: Ahmet Günaltay