Türkiye'ye Eurofighter satışı: Sessiz diplomasi
1 Temmuz 2025
Türkiye'ye 40 adet Eurofighter Typhoon savaş uçağı satışı konusunda Berlin ile Ankara arasında "sessiz diplomasi" yürütülüyor.
Merz hükümeti resmi açıklamalarında olası satış konusunda net bir tutum sergilemekten kaçınıyor, temkinli bir dil kullanmayı tercih ediyor. Ancak Alman hükümet kaynaklarından edinilen bilgilere göre Berlin'de pozitif bir bakış açısı hakim.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuyla ilgili son açıklaması da bunu teyit ediyor. Erdoğan, Almanya Başbakanı Friedrich Merz ile bir araya geldiği NATO Liderler Zirvesi sonrasında "Eurofighter konusunda olumlu gelişmeler var" açıklamasını yaptı.
"Eurofighter'la ilgili çalışmalarımız var" diyen ve bu çalışmaları İngiltere ve Almanya ile sürdürmekte olduklarına işaret eden Erdoğan, "Türkiye'nin iyi niyetinin bu ülkeler tarafından olumlu karşılandığını" ve "olumlu gelişmeler olduğunu" söyledi.
Berlin'den ihtiyatlı açıklama
Ancak Alman Hükümet Sözcüsü Stefan Kornelius, Pazartesi günü düzenlenen olağan basın toplantısında konuya ilişkin daha ihtiyatlı ifadeler kullanmayı tercih etti.
Bir gazeteci Kornelius'a "Basında yer alan haberlere göre, Alman hükümeti Eurofighter uçaklarının Türkiye'ye satışına yeşil ışık yakmak istiyor. Bu konuda herhangi bir ilerleme var mı?" sorusunu yöneltti.
Sözcü Kornelius, konuyla ilgili haberleri "not ettiklerini" ancak "ilkesel olarak konu hakkında bilgi veremeyeceğini" söyledi.
Savunma sanayi satışlarına izinlerin Federal Güvenlik Konseyi tarafından verildiğine ve bu konseyin kararlarında gizliliğin esas olduğuna işaret eden Stefan Kornelius, "Bildiğiniz üzere, bu tür izinler ilgili konsey tarafından, talep bazında ve özgün koşullar ışığında verilmekte. Ve ilkesel olarak burada konuyla ilgili herhangi bir bilgi veremeyeceğiz" dedi.
Hükümet sözcüsüne ayrıca Eurofighter konusunun Merz'in Erdoğan ile NATO zirvesi esnasındaki ikili görüşmesinde gündeme gelip gelmediği de soruldu.
Bu soruya Kornelius, "Görüşme ikili ilişkilerin tüm yönlerini, ancak özellikle ittifak ile ilgili meseleleri ve bölgesel güvenlik konularını içeriyordu" yanıtını verdi. Bunun üzerine bir gazeteci, "Ama Eurofighter konusa değinilmedi mi?" sözleriyle sözcüden daha net bir açıklama yapmasını talep etti. Ancak hükümet sözcüsü bu soruya da "Ele alınan konuların bölgesel güvenlik, güvenlik meseleleri ve ikili işbirliği olduğunu söyledim" açıklamasını yinelemekle yetindi.
"Sessiz diplomasi"
Eurofighter satışı için Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasına yeşil ışığı bir önceki başbakan Olaf Scholz geçen sene yakmıştı.
Ekim ayında İstanbul'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya gelen Sosyal Demokrat Partili (SPD) Scholz, Türkiye'ye Eurofighter satışı için müzakerelerin başlatılmasına onay verdiklerini resmen duyurmuştu.
Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili Friedrich Merz'in Mayıs ayında başbakanlığı üstlenmesiyle birlikte Ankara-Berlin hattında diplomasi trafiği yeniden hız kazandı.
Alman hükümeti müzakerelerin geldiği aşama ve muhtemel onay hakkında net bir resmi açıklama yapmaktan kaçınsa da Alman yetkililer geçen sene itibariyle yürütülen görüşmelerin "yapıcı ve olumlu olduğunu" söylüyor.
Bunda Ankara-Berlin hattında kapalı kapılar ardında yürütülen "sessiz diplomasi" ile Avrupa başkentlerinde Türkiye konusunda yürütülen "stratejik değerlendirmenin" etkili olduğu belirtiliyor.
Stratejik işbirliğinde yeni bir dönemin habercisi mi?
Almanya'nın Türkiye'ye silah satışlarında uyguladığı ve Türk bakanlar tarafından "örtülü ambargo" olarak nitelendirilen kısıtlamalar, Scholz'un başbakanlığı döneminde kaldırılmaya başlanmıştı.
Başbakan Merz de bu politikayı sürdüreceğinin sinyalini, göreve başlar başlamaz Brüksel'deki NATO karargâhına gerçekleştirdiği ziyaret esnasında vermişti. Friedrich Merz, Türkiye'ye Eurofighter satışına onay konusunda hükümet tarafından alınacak karar hakkında açıklama yaparken "Bizi, Türkiye'yi NATO'nun büyük bir üye ülkesi olarak bize sıkı sıkıya bağlamaya devam etme yönündeki güçlü irade birleşiyor" ifadelerini kullanmıştı.
Türkiye'nin koruması altındaki NATO topraklarının stratejik açıdan büyük önem taşıdığına vurgu yapan Merz, "Bu nedenle Türkiye bizim için son derece değerli ve önemli bir NATO ortağıdır ve ben NATO bünyesinde Türkiye ile bu ortaklığı ayakta tutabilmek ve daha da geliştirmek için elimden gelen her şeyi yapacağım" diye konuşmuştu.
Merz'in bu ifadeleri, Eurofighter satışını değerlendirirken gözettikleri faktörleri gözler önüne seriyor.
Alman hükümetinin en önemli önceliği Avrupa savunmasını güçlendirmek. Bu nedenle demokrasi ve insan haklarındaki büyük gerilemeye rağmen Türkiye'yi NATO bünyesinde tutmaya, yeniden şekillenmekte olan Avrupa'nın yeni güvenlik mimarisinde Ankara ile yeni bir işbirliği zemini geliştirmeye önem veriliyor.
Eurofighter konsorsiyumunda Almanya, İngiltere, İspanya ve İtalya yer alıyor. Ve Türkiye'ye muhtemel Eurofighter satışı, Avrupa ile Türkiye arasında güvenlik ve savunma alanında stratejik işbirliğinde önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Türkiye'nin eskiyen savaş uçakları filosunu acilen modernleştirme ihtiyacı son yıllarda arttı. Ve Alman uzmanlar, Eurofighter satışı ile sadece Türkiye'nin hava savunmasının değil aynı zamanda NATO'nun hava savunmasının da güçlendirileceğine işaret ediyor.
Alman güvenlik uzmanları, Türkiye'ye Avrupa yapımı savaş uçaklarının satışının Türk hava savunması açısından aynı zamanda "bir devrime" yol açabileceğine de dikkat çekiyor.
Türk Hava Kuvvetleri, halen ağırlıklı olarak Amerikan savaş uçakları ve sistemlerini kullanıyor. Türkiye'ye Eurofighter'ların satışının onaylanması durumunda artık yeni bir döneme kapı aralanmış olacak. Türk pilotlar Avrupa'da eğitim alacak, Türk hava savunması Avrupa sistemlerine de entegre edilecek, Türkiye ile Avrupa arasında savunma ve güvenlik alanındaki bağ güçlenecek.
Mitsotakis'in Merz'e ilettiği çekinceler giderildi mi?
Bu arada Yunanistan'ın, Türkiye'ye tıpkı F-16 satışı konusunda ABD nezdinde yaptığı gibi, Eurofighter satışı konusunda Almanya nezdinde de çekincelerini ve endişelerini gündeme getirdiği, diplomatik girişimler yaptığı biliniyor.
Hatta Merz'in Mayıs ayında başbakanlık görevine üstlendikten hemen sonra ağırladığı ilk yabancı konuklar arasında yer alan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis, bu çekincelerini Berlin'de açıkça dile getirmişti. Mitsotakis'e, Merz'ten Türkiye'ye Eurofighter satışını veto etmesini isteyip istemediği sorulmuştu.
Mitsotakis bu soruyu yanıtlarken "Bir konuk başbakan olarak ev sahibi ülke başbakanına bu talebe nasıl bir yanıt verilmesi gerektiğini söylemenin uygun olmayacağını" söylemekle birlikte şu dikkat çekici açıklamayı yapmıştı:
"Ama size şunu söyleyebilirim, bu tür silah sistemlerini satmaya ihtiyaç duyulduğunu anlayışla karşılamakla birlikte bazı koşullar gözetilmesi gerekmekte. Mesela AB ile bir bağ kurmak isteyen üçüncü ülkeler söz konusu olduğunda o zaman AB'nin değerleri ile bir uyum oluşturulmalı, üye ülkelerin özgün koşullarının dikkate alındığı belirli bir çerçeve belirlenmeli. Sayın Başbakanın bunu anlayışla karşılayacağını düşünüyorum ve o aşamaya gelindiğinde gerekli düzenlemeleri görüşebileceğimizi düşünüyorum."
O günden bu yana Mitsotakis'in vurgu yaptığı "çerçeve" ve "düzenleme" konusunda Ankara ile Berlin arasında ne tür görüşmeler yürütüldüğü, Atina'nın çekincelerini giderecek bir uzlaşma sağlanıp sağlanmadığı açıklanmadı.
Erdoğan, Eurofighter satışına ilişkin NATO zirvesinde yaptığı son açıklamasında "İngiltere ve Almanya ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Temennimiz odur ki bu iyi niyetimizi İngiltere'de, Almanya'da, onlar da olumlu karşılıyorlar. Çalışmalarımız devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın bu açıklamasında "iyi niyetimiz" ve "çalışmalarımız" sözleriyle ne kastettiği, bunun gerisinde Yunanistan'ın çekincelerini gidermeye dönük Ankara'dan istenen güvencelerin rol oynayıp oynamadığı bilinmiyor.
Devlet sırrı olarak sınıflandırılıyor
Almanya Eurofighter'lara onay verdiği takdirde bu kamuoyuna hemen açıklanmayabilir.
Alman hükümetinin geleneksel olarak hassas nitelikte olan savunma işbirlikleri hakkında kamuoyu önünde açıklamalar yapmaktan kaçındığı biliniyor.
Zaten Almanya'da bir sözcünün ya da bir siyasetçinin savunma sanayi ihracatına izin veren Federal Güvenlik Konseyi'nin kararları hakkında açıklama yapması hukuken bir suç teşkil ediyor. Kararları, hatta konseyin toplantılarının ne zaman yapıldığı bile devlet sırrı niteliği taşıyor.
Genelde kamuoyu bu tür silah ve savunma sanayi ürünlerinin satışından ancak Federal Meclis bilgilendirildikten sonra sızdırılan bir haber ya da üretici savunma şirketi tarafından satışın yapılacağına ilişkin açıklamadan sonra bilgi sahibi olabiliyor.
DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?