Türkiye'yi iyi tanıyor: Almanya'nın yeni Dışişleri Bakanı
29 Nisan 2025
Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz başbakanlığındaki yeni hükümet 6 Mayıs'ta resmen göreve başlamaya hazırlanıyor. Almanya'da yeni döneme damgasını vurması beklenen kabine üyeleri arasında Türkiye'yi yakından tanıyan CDU'lu Johann Wadephul öne çıkıyor. Wadephul, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partileri ile Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) oluşturacağı koalisyon hükümetinde en kritik görevlerin başında yer alan Dışişleri Bakanlığını üstlenecek.
Koalisyon hükümetleri tarafından yönetilen Almanya'da uzun bir aradan sonra ilk kez başbakan ile dışişleri bakanı aynı partiden olacak ve Dışişleri Bakanlığı koltuğunda yaklaşık 60 sene sonra ilk kez Hristiyan Demokrat bir siyasetçi oturacak. Ülkede 1966 yılından bu yana Dışişleri Bakanlığı, ya Sosyal Demokrat (SPD) ya Hür Demokrat (FDP) ya da Yeşiller Partili siyasetçiler tarafından yönetiliyordu.
CDU'lu siyasetçi Wadephul, önümüzdeki hafta dışişleri bakanlığını Yeşiller Partili Annalena Baerbock'tan devralacak.
Merz, liderlik edeceği hükümette Dışişleri için Wadephul'u özellikle seçti. İkilinin, dünyanın çalkantılı bir süreçten geçtiği, Almanya'nın hem siyasi hem ekonomik olarak ağır sınamalarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, tek ses halinde hareket ederek dış politikayı yönetmeleri bekleniyor.
Johann Wadephul kimdir?
Evli ve üç çocuk babası muhafazakâr siyasetçi, merkez sağdaki Hristiyan Demokratların hem dış politikada hem de güvenlik politikaları alanında en yetkin isimlerinden. Hatta muhafazakâr siyasetçi, son yıllarda ana muhalefette yer alan CDU/CSU'nun "gölge dışişleri bakanı" olarak da nitelendiriliyordu.
Almanya'nın Kuzey Denizi kıyısındaki Husum kentinde 1963 yılında dünyaya gelen Wadephul, 1982 yılında CDU'ya üye oluyor, aynı yıl Alman ordusu Bundeswehr'e katılıyor.
Orduda 4 yıl boyunca asker olarak görev yapan Wadephul, daha sonra Kiel kentindeki Christian-Albrechts Üniversitesi'nde hukuk okumaya başlıyor. Üniversite eğitimini tamamladıktan ve doktorasını da yaptıktan sonra avukatlık yapmaya başlayan Johann Wadephul, 2009 yılından bu yana Federal Meclis milletvekili.
2017 seçimlerinden sonra CDU/CSU'nun savunma, dış ve güvenlik politikalarından sorumlu meclis grubunun başkan vekilliğini üstlenen siyasetçi, mecliste dışişleri, savunma ve Avrupa Birliği (AB) komisyonlarında kritik görevler üstlendi, ayrıca bir önceki yasama döneminde NATO Parlamenter Asamblesi Başkan Yardımcısı ve NATO Parlamenter Asamblesi Alman Delegasyonu Başkanı olarak görev yaptı.
Dış politika vizyonu ne?
Müstakbel Dışişleri BakanıJohann Wadephul ile birlikte Alman dış politikasında Annalena Baerbock'un imzasını taşıyan "feminist dış politika" döneminin sona ereceği belirtiliyor.
Güvenlik politikalarında uzman Wadepuhl, ortak değerlerden ziyade stratejik çıkarları önde tutan bir dış politika anlayışına inanıyor. CDU'lu siyasetçi, savaş ve ihtilafların arttığı, ABD Başkanı Donald Trump'ın küresel sistemi alt üst eden politikalarıyla yeni bir döneme girilen dünyada, Almanya'nın güvenlik politikalarını gözeten bir dış politika çizgisi izlemesi gerektiğini savunuyor.
Johann Wadephul daha yeni görevini üstelenmeden önce ısınma turları kapsamında seyahatlerine başladı bile. Geçen hafta Londra'yı ziyaret eden Wadephul, ayrıca Roma, Varşova ve Paris'teki mevkidaşları ile bir araya geldi.
Friedrich Merz gibi Ukrayna'ya ağır silahların verilmesi gerektiğini, Rusya'ya kararlılık sergileyerek ve zaafiyet göstermeden karşı konulması gerektiğini savunan CDU'lu siyasetçi, transatlantik ilişkilerin muhafazası için de çaba gösterilmesinde yana.
Açıklamalarında görüş ayrılıklarına rağmen ABD Başkanı Donald Trump ile doğrudan diyalog kanallarının oluşturulmasının önemli olduğu söyleyen Wadephul, izlenmesi gereken stratejiyi "Elimizi uzatmalı, müzakere etmeye istekli olmalı, bir şeyler teklif etmeli ama elbette müzakereler iyi gitmezse de kendimizi savunabileceğimizi göstermeliyiz" sözleriyle ifade etti.
Wadephul, Rusya'ya karşı sert tavrıyla tanınıyor, Almanya'nın neredeyse her gün Rus siber ve hibrit saldırılarına hedef olduğunu, bu sürdüğü müddetçe de Moskova ile ilişkilerin normalleşemeyeceğini söylüyor.
Avrupa Birliği'nin (AB) savunma yetkinliklerinin pekiştirilmesiyle güçlendirilmesi gerektiğini, Avrupa ülkeleri arasında savunma alanında daha yakın bir işbirliğinin gerekli olduğunu savunan müstakbel Dışişleri Bakanı, birkaç yıl önce kıtanın güvenliğini güçlendirmek için Fransız nükleer cephaneliğinin kullanılması gerektiğini gündeme getirmişti.
Türkiye'ye güvenlik merceğinden bakıyor
Wadephul, Avrupa'nın güvenliği, istikrarı ve ekonomik refahında Türkiye'nin de stratejik bir öneme sahip olduğunu söyleyen bir siyasetçi. Johann Wadephul'un yeni görevinde Türkiye dosyasının da önemli bir yer tutması bekleniyor.
Dış politikaya ve özellikle Türkiye ile ilişkilere güvenlik merceğinden bakan Wadephul, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AKP hükümeti ile İsrail konusu başta olmak üzere pek çok alandaki görüş ayrılıklarına rağmen diyaloğun sürdürülmesi gerektiğini savunuyor. Hatta SPD'li Olaf Scholz'un başbakanlığı boyunca Erdoğan ile ikili temaslarına yönelik eleştirelere itiraz eden CDU'lu siyasetçi, rahatsız eden söylem ve politikalarına rağmen Türkiye lideriyle görüşülmesinin "önemli ve doğru olduğunu" savundu.
Türkiye'yi yakından tanıyan, güvenlik ve ekonomi alanlarında işbirliğinin güçlendirilmesi gerektiğini savunan siyasetçi, yaptığı açıklamalarda Türkiye'yi "güvenilir ve önemli bir NATO müttefiki" ve "güvenlik politikası açısından son derece riskli bir bölgede önemli bir ortak" olarak tanımlıyor.
Erdoğan yönetimine haklı eleştirilerin doğrudan iletilmesi gerektiğini, ama bu eleştirilerin siyasi yabancılaşmaya ya da ortaklık ilişkilerinin gerilemesine yol açacak bir üslupla ifade edilmemesi gerektiğini savunan Wadephul, Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un 2022 yılında Yunanistan ziyareti sırasında Türkiye'ye yönelik sert eleştireler yapmasını da eleştirmişti.
Baerbock'un NATO ortağı Türkiye'yi Atina'dan eleştirmesine tepki gösteren CDU'lu siyasetçi, iki NATO üyesi ülke arasındaki sorunlara ilişkin meselelerin basın önünde değil, ikili görüşmelerde dile getirilmesi gerektiğini savunmuştu.
Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesini savunan Wadephul aynı zamanda Ankara'dan da yapıcı bir tutum bekliyor. CDU'lu siyasetçi bu beklentisini bir açıklamasında şu ifadelerle dile getirmişti:
"NATO üyesiyseniz ve Avrupa da en önemli ticaret ortağınız ise o zaman Batı dünyasının çıkarlarını ve değerlerini ayaklar altına alamazsınız.”
Türkiye'nin AB üyelik hedefi için ne diyor?
Erdoğan "hedefimiz AB üyeliği" açıklamasını belli aralıklarla yinelese de artık Berlin'de kimse Cumhurbaşkanı'nın bu sözlerinin altını dolduracak somut reform adımları atacağına ihtimal vermiyor.
Johann Wadephul da bu konu hakkında yaptığı açıklamalarda "AB katılım müzakerelerini yeniden canlandırmak için top Türkiye'nin sahasında" ifadelerini kullanmış, Türkiye'nin hukukun üstünlüğü, demokrasi ve adalet alanlarında yüzünü tekrar Avrupa'ya dönmesi halinde sürecin canlandırılabileceğini söylemişti.
Üyelik kapısını kapatmamak ve imtiyazlı ortaklıktan söz etmemekle birlikte CDU'da Türkiye ile farklı işbirliği modelleri arayışı olduğu, güvenlik ve savunma alanında işbirliğinin öne çıktığı ve Ankara'da ile kapalı kapılar ardından bu konuyla ilgili temasların olduğu biliniyor.
Türkiye ile "iyi ve dayanıklı ilişkilerin" Almanya ve AB'nin çıkarına olduğuna dikkat çeken CDU'lu siyasetçi, ayrıca özellikle ekonomi ve enerji alanlarında "tam olarak kullanılmayan muazzam bir potansiyel" bulunduğunu ve bu potansiyelin kullanılması için fırsatlar yaratılması gerektiğini savunuyor.
Ankara ile yakın diyaloğu var
DW Türkçe'nin edindiği bilgilere göre, milletvekili olduğu dönemde Türkiye'ye birçok ziyaret gerçekleştiren Wadepuhl'un, farklı siyasi partilerinden milletvekilleriyle olduğu kadar Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç gibi kilit aktörlerle de diyaloğu var.
Wadepuhl, 6 Şubat 2023'teki Kahramanmaraş merkezli yıkıcı depremler sonrasında Türkiye'yi ziyaret eden Alman siyasetçiler arasında yer almıştı. CDU'lu kaynaklar, Wadephul'un Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile yakın bir diyalog kanalı oluşturacağını, ilk ziyaret edeceği ülkeler arasında Türkiye'nin de yer almasının beklendiğini söylüyor.
Ayrıca Wadephul'un Dışişleri Bakanlığındaki yakın mesai arkadaşlarından biri de Türkiye kökenli CDU'lu siyasetçi Serap Güler olacak. Türkiye dosyasına hakim Güler, dışişleri bakanlığı bünyesindeki üç devlet bakanlığından birini üstlenecek.
Rus ikilinin tuzağına düştü, manşetlere taşındı
Bu arada Johann Wadephul, 23 Şubat erken seçimlerinden hemen önce Rus komedyen ikilisi tarafından kandırıldığı telefon görüşmesi nedeniyle manşetlerde yer aldı.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskyi'nin ekibinden olduklarını söyleyerek 20 dakika boyunca Alman siyasetçi ile konuşan Rus ikili, daha önce de eski başbakan Angela Merkel ve Berlin Eyaleti'nin eski başbakanı Franziska Giffey'i kandırmışlardı.
Tuzağa düşürülen Wadephul bu telefon görüşmesinde Ukrayna'nın Taurus uzun menzilli füzeler için yeni Alman hükümetinin kurulacağı Mayıs ayını beklemesi gerekeceğini aktarmış, partisinin erken seçimleri kazanması halinde gönderilen silahlardaki kısıtlamaların kaldırılabileceğine işaret etmişti. Taurus füzelerinin gönderilmesine karşı çıkan SPD'li Başbakan Olaf Scholz'u eleştiren Wadephul, Rusya'nın bir hasım olduğunu ve Avrupa güvenliği için tehdit oluşturduğunu kaydetmişti.
CDU'lu Wadepuhl, Rus komedyenlerin telefon görüşmesini yayımlamaları üzerine Alman basınına, seçim kampanyasının en sıcak döneminde kasıtlı olarak başlatılan bir dezenformasyon kampanyasının kurbanı olduğunu söylemiş, "Bu olay, Rus aktörlerin seçim kampanyasına ne kadar ahlaksızca müdahale ettiklerini gösteriyor" diyerek de komedyenler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.