1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tansiyon bir iniyor bir çıkıyor

5 Haziran 2013

İstanbul’da Gezi Parkı eylemlerine hükümet kanadından gelen gerilimi düşürücü açıklamalar damgasını vurdu. Ancak gece saatleri yine protestolarla geçti.

GettyImages 169924867 ISTANBUL, TURKEY - JUNE 04: Protestors hold hands during clashes near Turkish prime minister Recep Tayyip Erdogan office, between Taksim and Besiktason June 4, 2013 in Istanbul, Turkey. The protests began initially over the fate of Taksim Gezi Park, one of the last significant green spaces in the center of the city. The heavy-handed viewed response of the police, Prime Minister Recep Tayyip Erdogan and his government's increasingly authoritarian agenda has broadened the rage of the clashes.Ê (Photo by Uriel Sinai/Getty Images)
Demonstrationen in Türkei Istanbul Juni 2013Fotoğraf: Getty Images

Beşiktaş'ta akşam saatlerinde polisle göstericiler arasında uzlaşma sağlandı ancak uzlaşma uzun sürmedi. Polis, gece saatlerinde Taksim'den Beşiktaş'a yürümek isteyen bir gruba müdahale etti. Gece boyunca farklı kentlerden de protesto haberleri geldi. Türk basınında Tunceli'de polisle göstericiler arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı haberlerine yer verildi. Anadolu Ajansı'nın haberine göre İzmir'de 25 kişi Twitter üzerinden paylaştıkları mesajlar nedeniyle gözaltına alındı. Taksim'de ise barışçıl protestoların devam ettiği kaydedildi.

İstanbul’un kalbi Taksim’deki tek yeşil alan olarak kalan Gezi Parkı’nın Osmanlı döneminde kullandığı Topçu Kışlası olarak yeniden inşasına karşı çıkmak üzere 40-50 kişilik grubun başlattığı hareket, güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımıyla geniş çaplı eylemlere dönüştü. Protestoları kimileri ‘Wall Street’i İşgal Et’, (Occupy Wall Street) kimileriyse Tahrir Meydanı’yla başlayan Arap Baharı hareketine öykünerek ‘Türk Baharı’ olarak adlandırıyor.

Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili dün kameraların karşısına çıkan Başbakan Vekili Bülent Arınç, “Çevre duyarlılığı sonucu şiddet görenlerden özür diliyorum. Ama sokaklarda tahribat yapanlara özür borcumuz olduğunu düşünmüyorum” dedi. Toplumun bütün kesimlerine eşit mesafede olduklarını belirten Arınç’ın “Her seçim sonrasında Sayın Başbakanımız kitlelerin karşısına çıkmış ve kendisine oy verenlerin değil Türkiye'nin başbakanı olacağının altını çizerek ifade etmiştir… Yasam tarzları bizim için son derece değerlidir, önemlidir ve hassastır” şeklinde konuştu. “Olaylar aşırı güç kullanımıyla çizgisi aşmıştır” diyen Arınç'ın bu sözleri uzlaşmacı mesajlar olarak algılandı.

Buna karşın şiddetin dilinin çözüm olmayacağını vurgulayan Arınç ‘Devletin gücü karşısında hepiniz ezilirsiniz… Her birimizin özgürlüğü bir başka arkadaşınkiyle sınırlı’ sözleriyle uyarıda da bulundu.

Başbakan Vekili Bülent ArınçFotoğraf: AFP/Getty Images

Toplumun vicdanı kanıyor

Arınç’ın açıklamalarının ardından CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. “Toplumun vicdanı kanıyor ve toplum Taksim’e akıyor… Bu toplum bir ağaç bile olsa o ağaca sahip çıkıyor” sözleriyle hükümeti eleştiren Kılıçdaroğlu Başbakan Erdoğan’ın danışmanını “Erdoğan’ı yedirmeyiz” sözlerine ilişkin olarak da "Çubuk kraker mi yedirmezsin sen" dedi.

“Biz ne Esadçı ne Baasçıyız. Biz Türkiyeciyiz” diyen Kılıçdaroğlu “Bütün insanları seviyoruz ama en önce ülkemizi seviyoruz. Tüm CHP’lilere düşen bir görev var. Bu tabloyu çok iyi okumalı ve gençleri çok iyi anlamalıyız. Gençler Türkiye’ye ve Türk siyasetine ders verdiler” açıklamasında bulundu.

İstanbul’un yanı sıra aralarında Ankara ve İzmir’in de dâhil olduğu 67 ile yayılan eylemlerin öne çıkan isimlerinden BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Vekili Bülent Arınç ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinin ardından “Bundan sonrasını akil mekanizmalarla yürütmek gerekiyor… Bundan sonra eylemler bir şölene dönüşmelidir” dedi.

Fotoğraf: Reuters

Kamusal alana müdaheleler tepki çekti

Öte yandan Başbakan Vekili Bülent Arınç bugün protestoların önde gelen eylemlerinden Taksim Platformu üyeleri ile görüşecek. Arınç’ın bu girişimi Ankara’da ‘gerilimi sonlandırmak için önemli bir adım’ olarak değerlendiriliyor.

İstanbul Emniyeti’nde kriz masası kuruldu. Şube müdürleri toplanarak çok zorunlu haller olmadıkça biber gazı kullanılmaması, eylemcileri dağıtma yönünde bir girişimde bulunulmaması ve yine zorunlu haller olmadıkça kimsenin gözaltına alınmaması kararları alındı.

Ayrıca 250 bin üyesi bulunan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) protestolar kapsamında çıkan olayları protesto etmek için bugün itibarıyla Türkiye genelinde iki günlük greve gidiyor. Karara Devrimci İşçi Konfederasyonu (DİSK), Türk Tabipler Birliği (TTB) ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) de destek vermesi bekleniyor.

Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Yapılan ılımlı açıklamalar sonrası Taksim Meydanı’nda yine binlerce insan toplandı. Gezi Parkı eylemleri için günlerdir protesto gösterisinde bulunan birçok kişi Taksim Meydanı'nda toplanarak şarkılar ve türküler eşliğinde eylemlerine devam etti. Taksim Meydanı bir şenlik havasına girerken güvenlik güçleri, bulunduğu konumdan çekildi.

İstanbul’da bu gelişmeler yaşanırken, gerginliğin adresi gösteriler sırasında Abdullah Cömert adlı gencin hayatını kaybettiği Hatay oldu. Cömert’in hayatını kaybettiği Antakya ilçesindeki Armutlu mahallesinde toplanan göstericilere polis biber gazıyla müdahale etti. Tunceli ve Ankara’da da benzer görüntüler yaşandı.

‘Demokrasi hesap verilebilirliktir'

Türkiye'de son günlerde yaşanan protestoların en dikkat çekici yanlarından biri de farklı görüşlere sahip birçok kesimi bir araya getirmesi. "Protestoların ortak temasını Başbakan Erdoğan’ın görmek istemediği kesimlerin görünmek istemesi" olarak değerlendiren Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümünden Prof. Dr. Abbas Vali, son yaşanan olayların en önemli sebeplerinden birinin kamusal alana yapılan müdahaleler olduğu değerlendirmesinde bulunuyor. Yaşanan sürece ilişkin değerlendirmelerini sorduğumuz Vali, hükümetin yaşanan süreci iyi idare edemediğini ifade ederek "Demokrasinin ana eksenlerinden biri hesap verilebilirliktir. Hükümetin toplumu yönetmesi gerekir onların ahlak bekçiliğini yapması değil" diyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Haber: Kıvanç Özvardar / İstanbul

Editör: Başak Özay

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik