Dünyada açlık önü alınamaz bir hızla artarken her yıl yaklaşık 24 milyar ton verimli toprak kullanılamaz hale geliyor. BM, dünya çapında verimli toprağı koruma hedefiyle 2015'i 'Uluslararası Toprak Yılı' ilan etti.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Reklam
Toprak verimliliği tehdit altında
Dünyada açlık önü alınamaz bir hızla artarken erozyon ve yanlış kullanım gibi nedenlerle her yıl yaklaşık 24 milyar ton verimli toprak kullanılamaz hale geliyor.
Fotoğraf: eoVision/GeoEye, 2011, distributed by e-GEOS
Toprağın altındaki dünya
Bir avuç toprakta yeryüzünde yaşayan insan sayısından çok daha fazla organizma yaşıyor. Bu canlılar, humus tabakasının besin ve su depolamasını sağlıyorlar. Okyanuslardan sonra yeryüzündeki en çok karbonu toprak depoluyor. Toprağın bu karbon oranı bütün ormanların toplamda depoladığından fazla.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Nefessiz kalan canlılar
Dünyada şehirler büyürken tarım toprakları beton ve asfalt altında kalıyor. Topraktaki mikroorganizmalar ve en küçük canlılar ise bu yapay yüzeyin altında boğuluyorlar. Ayrıca yağmur suları toprağa sızıp kaybolamadığı için kontrolsüz bir biçimde akmaya devam ediyor.
Fotoğraf: imago/Jochen Tack
Rüzgârın alıp götürdükleri
Yerkürenin hassas yüzeyinin de tıpkı insanın derisinin güneşten, rüzgardan ve soğuktan korunma ihtiyacı gibi gereksinimleri var. Toprak sürüldüğünde yüzey katmanları büyük parçalar halinde kuruyabilir. Sürümden sonraysa bu ince toprak yüzeyi kalkar ve rüzgar bu katmanı alıp götürür.
Fotoğraf: WWF/E. Parker
Doğanın insan eliyle tahribi
Ağaçların kesilmesi, aşırı gübreleme ve otlatma gibi toprağın hor kullanılması kıyılarda susuz bölgelerin dönüşmesine neden olur. Böylece insan kaynaklı bu tahrip, kuraklık gibi iklim faktörlerinin zincirleme reaksiyon içinde hızlanmasına yol açar.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Akıntıya teslim olan toprak
Aşırı yağışlar beton ve asfalta ve kar suları yeterli akış yolu olmayan düzleşmiş nehir yataklarına düştüğünde akıntı verimli toprak parçalarını da alıp götürüyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Tarım alanları tehlikede
Geniş düzlüklerde monokültür yönteminin verimliliğinin devamı için ek gübre ve böcek ilaçlarına ihtiyaç vardır. Kullanılan gübre miktarı ve uygulama alanı ise giderek artıyor. Dünyadaki tarım alanlarının yaklaşık yüzde 40’ı bitki koruma maddeleri gibi zararlı kimyasal ilaçların kullanımından dolayı risk altında.
Fotoğraf: Yasuyoshi Chiba/AFP/Getty Images
Tuzlu su problemi
İklim değişikliğinden dolayı dünyanın bazı bölgelerinde oldukça az miktarda yağış görülüyor, bu da toprağın su kaybetmesine ve büyük su haznelerinde çok büyük oranda suyun buharlaşmasına neden oluyor. Böylece suda çözülen tuz da yeniden yüzeye çıkıyor ve toprağı ekim için elverişsiz hale getiriyor. Deniz suyunun toprağa sızması da birçok kıyı bölgesinde sorun teşkil ediyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Geri dönüşü yok
Sanayi atıkları, kaza ve silahların kullanımı ya da yıllar boyu aralıksız gübreleme gibi işlemlerden kaynaklanan kirlenmeden toprak bir kez zarar gördüğü taktirde bu zararı telafi etmek oldukça zahmetli ve maliyetli oluyor. Resmi verilere göre Çin’de tarım topraklarının neredeyse beşte biri zarar görmüş durumda.
Fotoğraf: Reuters
Sınırlı toprak kullanımı
Hammadde elde etmek için toprağın taşınması gerekir. Almanya’daki linyit bölgelerinde de tarım toprağı gözden çıkarılıyor. Böylece türlerin korunması, tarım, yerleşim bölgeleri ya da dinlenme alanları gibi amaçlarla kullanılabilecek topraktan feragat edilmiş oluyor.
Bir avuç toprakta yeryüzünde yaşayan insan sayısından çok daha fazla organizma yaşıyor. Bu canlılar, humus tabakasının besin ve su depolamasını sağlıyorlar. Okyanuslardan sonra yeryüzündeki en çok karbonu toprak depoluyor. Toprağın bu karbon oranı bütün ormanların toplamda depoladığından fazla.
Dünyada şehirler büyürken tarım toprakları beton ve asfalt altında kalıyor. Topraktaki mikroorganizmalar ve en küçük canlılar ise bu yapay yüzeyin altında boğuluyorlar. Ayrıca yağmur suları toprağa sızıp kaybolamadığı için kontrolsüz bir biçimde akmaya devam ediyor.
İnsan derisi gibi…
Yerkürenin hassas yüzeyinin de tıpkı insanın derisinin güneşten, rüzgardan ve soğuktan korunma ihtiyacı gibi gereksinimleri var. Toprak sürüldüğünde yüzey katmanları büyük parçalar halinde kuruyabilir. Sürümden sonraysa bu ince toprak yüzeyi kalkar ve rüzgar bu katmanı alıp götürür.
Ağaçların kesilmesi, aşırı gübreleme ve otlatma gibi toprağın hor kullanılması kıyılarda susuz bölgelerin dönüşmesine neden olur. Böylece insan kaynaklı bu tahrip, kuraklık gibi iklim faktörlerinin zincirleme reaksiyon içinde hızlanmasına yol açar.
Toprak verimliliği tehdit altında
Dünyada açlık önü alınamaz bir hızla artarken erozyon ve yanlış kullanım gibi nedenlerle her yıl yaklaşık 24 milyar ton verimli toprak kullanılamaz hale geliyor.
Fotoğraf: eoVision/GeoEye, 2011, distributed by e-GEOS
Toprağın altındaki dünya
Bir avuç toprakta yeryüzünde yaşayan insan sayısından çok daha fazla organizma yaşıyor. Bu canlılar, humus tabakasının besin ve su depolamasını sağlıyorlar. Okyanuslardan sonra yeryüzündeki en çok karbonu toprak depoluyor. Toprağın bu karbon oranı bütün ormanların toplamda depoladığından fazla.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Nefessiz kalan canlılar
Dünyada şehirler büyürken tarım toprakları beton ve asfalt altında kalıyor. Topraktaki mikroorganizmalar ve en küçük canlılar ise bu yapay yüzeyin altında boğuluyorlar. Ayrıca yağmur suları toprağa sızıp kaybolamadığı için kontrolsüz bir biçimde akmaya devam ediyor.
Fotoğraf: imago/Jochen Tack
Rüzgârın alıp götürdükleri
Yerkürenin hassas yüzeyinin de tıpkı insanın derisinin güneşten, rüzgardan ve soğuktan korunma ihtiyacı gibi gereksinimleri var. Toprak sürüldüğünde yüzey katmanları büyük parçalar halinde kuruyabilir. Sürümden sonraysa bu ince toprak yüzeyi kalkar ve rüzgar bu katmanı alıp götürür.
Fotoğraf: WWF/E. Parker
Doğanın insan eliyle tahribi
Ağaçların kesilmesi, aşırı gübreleme ve otlatma gibi toprağın hor kullanılması kıyılarda susuz bölgelerin dönüşmesine neden olur. Böylece insan kaynaklı bu tahrip, kuraklık gibi iklim faktörlerinin zincirleme reaksiyon içinde hızlanmasına yol açar.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Akıntıya teslim olan toprak
Aşırı yağışlar beton ve asfalta ve kar suları yeterli akış yolu olmayan düzleşmiş nehir yataklarına düştüğünde akıntı verimli toprak parçalarını da alıp götürüyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Tarım alanları tehlikede
Geniş düzlüklerde monokültür yönteminin verimliliğinin devamı için ek gübre ve böcek ilaçlarına ihtiyaç vardır. Kullanılan gübre miktarı ve uygulama alanı ise giderek artıyor. Dünyadaki tarım alanlarının yaklaşık yüzde 40’ı bitki koruma maddeleri gibi zararlı kimyasal ilaçların kullanımından dolayı risk altında.
Fotoğraf: Yasuyoshi Chiba/AFP/Getty Images
Tuzlu su problemi
İklim değişikliğinden dolayı dünyanın bazı bölgelerinde oldukça az miktarda yağış görülüyor, bu da toprağın su kaybetmesine ve büyük su haznelerinde çok büyük oranda suyun buharlaşmasına neden oluyor. Böylece suda çözülen tuz da yeniden yüzeye çıkıyor ve toprağı ekim için elverişsiz hale getiriyor. Deniz suyunun toprağa sızması da birçok kıyı bölgesinde sorun teşkil ediyor.
Fotoğraf: picture-alliance/dpa
Geri dönüşü yok
Sanayi atıkları, kaza ve silahların kullanımı ya da yıllar boyu aralıksız gübreleme gibi işlemlerden kaynaklanan kirlenmeden toprak bir kez zarar gördüğü taktirde bu zararı telafi etmek oldukça zahmetli ve maliyetli oluyor. Resmi verilere göre Çin’de tarım topraklarının neredeyse beşte biri zarar görmüş durumda.
Fotoğraf: Reuters
Sınırlı toprak kullanımı
Hammadde elde etmek için toprağın taşınması gerekir. Almanya’daki linyit bölgelerinde de tarım toprağı gözden çıkarılıyor. Böylece türlerin korunması, tarım, yerleşim bölgeleri ya da dinlenme alanları gibi amaçlarla kullanılabilecek topraktan feragat edilmiş oluyor.
Aşırı yağışlar beton ve asfalta ve kar suları yeterli akış yolu olmayan düzleşmiş nehir yataklarına düştüğünde akıntı verimli toprak parçalarını da alıp götürüyor.
Geniş düzlüklerde monokültür yönteminin verimliliğinin devamı için ek gübre ve böcek ilaçlarına ihtiyaç vardır. Kullanılan gübre miktarı ve uygulama alanı ise giderek artıyor. Dünyadaki tarım alanlarının yaklaşık yüzde 40'ı bitki koruma maddeleri gibi zararlı kimyasal ilaçların kullanımından dolayı risk altında.
İklim değişikliğinden dolayı dünyanın bazı bölgelerinde oldukça az miktarda yağış görülüyor, bu da toprağın su kaybetmesine ve büyük su haznelerinde çok büyük oranda suyun buharlaşmasına neden oluyor. Böylece suda çözülen tuz da yeniden yüzeye çıkıyor ve toprağı ekim için elverişsiz hale getiriyor. Deniz suyunun toprağa sızması da bir çok kıyı bölgesinde sorun teşkil ediyor.
Çin'de tarım topraklarının neredeyse beşte biri zarar görmüş
Dünyadaki en zehirli 10 yer
Topraktaki kurşun, kimyasal atıklar, zehirli elektronik çöpler: Green Cross Vakfı’nın raporuna göre yaklaşık 200 milyon insan çevreye yayılmış olan zehirlere maruz kalıyor.
Fotoğraf: picture alliance/JOKER
Hayat en çok nerede tehdit altında?
Çevreye yayılan zehirli maddeler dünya genelinde yaklaşık 200 milyon insanı tehdit ediyor. Topraktaki kurşun, havaya karışan kimsayallar ya da nehir sularına atılan zehirli elektronik çöpler… Bunlar, merkezi İsviçre’deki Green Cross Vakfı’nın hazırladığı rapordan sadece birkaç örnek.
Fotoğraf: picture alliance/JOKER
Gana’daki katı atık sahası
Hurdaların toplandığı Gana'nın Agbogbloshie bölgesindeki katı atık sahasında sayısız eski çanak uydu ve bozuk televizyonlar üst üste yığılmış durumda. Elektronik atıklar, içindeki bakırı çıkarmak için kabloların yakılması nedeniyle büyük tehlike arz ediyor. Bu esnada ortaya çıkan kurşun, sağlık açısından tehlike oluşturuyor.
Fotoğraf: Blacksmith Institute
Endonezya’daki Citarum Nehri
Endonezya’daki Cava Adası’ndaki Citarum Nehri, sıradan içme suyundan yaklaşık bin kat daha kirli. Suda, yüksek oranda alüminyum ve demir bulunuyor. Bu şaşırtıcı bir sonuç değil: İki bine yakın fabrika Citarum Nehri’ni başlıca su kaynağı olarak kullanırken, endüstri atıklarını da bu nehrin sularına bırakıyorlar. Fakat bu, halk için bir felaket. Zira nehir onlar için de önemli bir hayat kaynağı.
Fotoğraf: Adek Berry/AFP/Getty Images
Dzerşinsk sanayi bölgesi
Dzerşinsk, Rusya’nın en önemli kimya endüstrisi merkezlerinden biri. 1930 - 1998 yılları arasında yaklaşık 300 bin ton kimyasal atık, bu bölgede yanlış şekilde imha edildi. Birçok kimyasal, hem yeraltı sularına hem de havaya karıştı. Bu bölgede kadınlar ortalama 47, erkekler ise 42 yıl yaşıyor.
Fotoğraf: Blacksmith Institute
Ukrayna’daki Çernobil Nükleer Santrali
Çernobil, tarihin en kötü nükleer reaktör kazalarından biri. 25 Nisan 1986’da nükleer santralde yapılan bir deney sırasında ölümcül sonuçlara yol açan kaza meydana geldi. Kazadan bu yana bölgenin 30 kilometre çevresinde hiç kimse yaşamıyor. Nükleer santralin etrafındaki topraklar hala zehirli ve bu, bölgedeki gıda üretimini tehdit ediyor. Bölgede yaşayan birçok insansa lösemiye yakalandı.
Fotoğraf: Blacksmith Institute
Hazaribagh’daki deri fabrikaları
Hazaribagh, Bangladeş’te deri fabrikalarının bir araya geldiği bölge. Buradaki birçok fabrika eski metotlar kullanıyor. Başkent Dakka’nın hem en önemli nehri hem de ana su kaynağı olan Buriganga Nehri’ne, her gün yaklaşık 22 bin litre zehirli atık bırakılıyor.
Fotoğraf: Blacksmith Institute
Kabwe’deki kurşun madenleri
Kabwe, Zambiya’nın büyük şehirlerinden biri. Burada yaşayan çocukların kanında yüksek oranda kurşuna rastlanıyor. Şehirde yaklaşık yüz yıldan beri kurşun çıkarılıyor. Eritme işlemi yüzünden ağır metaller toz parçacıkları haline dönüşerek çevredeki toprağa karışıyor.
Fotoğraf: Blacksmith Institute
Kalimantan’daki altın madenleri
Kalimantan, Borneo Adası'nın Endonezya'ya bağlı olan kısmı. Burası denetimsiz bir şekilde doğanın talan edilmesiyle ünlü bir bölge. Kalimantan'daki altın madenleri, zehirli cıva metalinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Yılda yaklaşık 1000 ton cıva hem doğaya hem de yeraltı sularına karışıyor.
Arjantin’de 15 bine yakın fabrika atık sularını Matanza-Riachuelo Nehri’ne boşaltıyor. Green Cross'un raporuna göre, kimyasal madde üreticileri, nehirdeki kirlilikten üçte bir oranında sorumlu. Nehir suyunda yüksek miktarda çinko, kurşun, bakır, nikel ve diğer ağır metaller bulunuyor. Yerel halk özellikle bağırsak ve solunum yolu hastalıklarından şikayetçi.
Fotoğraf: Yanina Budkin/World Bank
Nijer Deltası
Nijer Deltası yoğun nüfusu ile Nijerya’daki genel nüfusun yaklaşık yüzde 8’lik dilimini oluşturuyor. Bölgedeki yeraltı suları ve toprak, petrol ve hidrokarbon nedeniyle kirleniyor. Petrol üretimi sebebiyle yılda yaklaşık 240 bin varil petrol doğaya karışıyor. Bunun başlıca nedenleri ise kazalar ve petrol hırsızlıkları.
Sanayi atıkları, kaza ve silahların kullanımı ya da yıllar boyu aralıksız gübreleme gibi işlemlerden kaynaklanan kirlenmeden toprak bir kez zarar gördüğü taktirde bu zararı telafi etmek oldukça zahmetli ve maliyetli oluyor. Resmi verilere göre Çin'de tarım topraklarının neredeyse beşte biri zarar görmüş durumda.
Hammadde elde etmek için toprağın taşınması gerekir. Almanya'daki linyit bölgelerinde de tarım toprağı gözden çıkarılıyor. Böylece türlerin korunması, tarım, yerleşim bölgeleri ya da dinlenme alanları gibi amaçlarla kullanılabilecek topraktan feragat edilmiş oluyor.
Doğanın 10 santimetre kalınlığında, üzerinde bitkilerin yetişebileceği ve içinde su ile besleyici maddeleri barındıran verimli bir toprağı üretmesi 2000 yıl sürüyor. Dünya çapında verimli toprağı koruma hedefiyle Birleşmiş Milletler 2015'i ''Uluslararası Toprak Yılı'' ilan etti.