Tarihin utancı: II. Dünya Savaşı
1 Eylül 20041 Eylül 1939 tarihinde, bugün yeniden meclis binası olarak hizmet gören Reichstag’da yaptığı bu konuşmayla Adolf Hitler, Alman birliklerinin Polonya’ya girdiğini ”Polonya bu gece ilk kez olarak askerleriyle bizim topraklarımıza girerek saldırıda bulundu. Sabah 05:45’ten bu yana Almanya bu saldırıya karşılık veriyor. Şu andan itibaren bombaya karşı bombayla misillemede bulunulacaktır" sözleriyle haber veriyordu. Bir önceki akşam, Polonyalı askerlerin kılığına bürünmüş SS-birimlerinin Gleiwitz radyo istasyonuna düzenlediği sözde saldırı, savaşı haklı gösteren, göz boyama amaçlı bir tahrikten ibaretti.
Kafasında böyle bir savaşı yıllardır tasarlayan Hitler, henüz 1924’te yayınlanan ”Kavgam” adlı kitabında Almanlar’ın ”yeni yaşam alanları” fethetmesi gerektiğini yazmaktaydı. Halkların arasında barışı tesis etmenin zaten imkansız olduğuna inanan Hitler’in hasta beyni, varolabilmenin yegane yolunu savaşta görmekteydi.
Hitler’in taktiği
Almanya ile Polonya arasındaki ilişkilerin, 1919’daki Versaille Barış Antlaşması’nın imzalandığı, Weimar Cumhuriyeti döneminden beri gergin olduğu bilinmekteydi. Antlaşma icabı sınır şeridinde bazı bölgeleri Polonya’ya terkeden Almanya ile Doğu Prusya eyaleti arasında, Polonya egemenliğinde bir toprak şeridi oluşmuştu. Almanya’nın bu durumu içine sindiremediği sır değildi. Nasyonal Sosyalistler, 1933 yılında iktidarı ele geçirdiğinde Hitler önce taktik gereği yapay bir yakınlaşma içine girdiği Polonya ile barış yanlısı tutumunun kanıtı olarak 1934’de bir saldırmazlık paktının imzalanmasına ön ayak oluyordu. Hitler, bu anlaşmayla ilgili şunları söylüyordu:
”Gelecekte iki ülke arasında çıkabilecek bir anlaşmazlığın savaş etkinliği ile halli yoluna gidilmesi durumunda meydana gelebilecek felaket, herhangi bir kazanımla kıyas edilemeyecek kadar şiddetli olacaktır. Bu nedenle; bugünkü Polonya devletinin Führer’i Mareşal Pilsudski’nin de aynı bonkör yaklaşımla davranmasından ve ortaklaşa vardığımız bu sonucu akte dökmeyi kabul etmesinden Alman hükümeti mutluluk duymaktadır. Bu akitin içeriği yalnızca Polonya ve Almanya halklarının esenliğini gözetmekle kalmamakta, aynı zamanda genel barışın güvence altına alınmasına yüksek bir katkı sağlamaktadır.”
Oysa barışla gerçekte ilgili olmayan bu niyetle, Hitler’in kafasında sadece genişlemeye ilişkin planlar yatmaktaydı. 1938 yılında önce Avusturya, hemen ardından da Çekoslovakya en küçük bir tepkiyle karşılaşmaksızın ilhak ediliyor, Alman Reich’ının sınırları içine katılıyordu.
Polonya’nın kaderi
1939 ağustosu sonunda Hitler ile Stalin arasında imzalanan sürpriz saldırmazlık paktı ise bir anlamda Polonya’nın kaderini belirleyen anahtar olaydı. Çünkü bu paktın eki bir gizli protokolda Polonya topraklarının Alman Reich’ı ile Rusya arasında paylaştırılması öngörülüyor, bunu izleyen hafta da Alman Wehrmacht birlikleri Polonya’ya giriyordu. 1 Eylül sabahı gün ağarırken, Schleswig-Holstein gemisi Danzig kentini bombalamaya başlıyordu.
Hitler birkaç saat sonra Reichstag’daki konuşmasında, "Eğer bir ülke insani savaş kurallarını bizzat ihlal ediyorsa, bizden başka türlü davranmamızı bekleyemez” dedikten sonra ”Ve ben, Alman Reich’ının güvenliği sağlanana ve hakları elde edilene değin, kime karşı olursa olsun sonuna kadar savaşırım” diye sürdürüyordu. Bu olayın iki gün sonrasında İngiltere ve Fransa, Hitler Almanyası’na savaş ilan ediyor ve 20 yüzyılı kana bulayan ikinci bir Dünya Savaşı da böylece başlamış oluyordu.