"Önce Amerika" siyaseti küresel ticaret için tehdit mi?
22 Aralık 2024Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) 20 Ocak'ta göreve başlayacak seçilmiş Başkanı Donald Trump, küresel çapta faaliyet gösteren çok taraflı kuruluşları pek dikkate almayan bir tutum izliyor. Trump, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) veya benzeri organizasyonların ABD'nin çıkarlarına aykırı faaliyet yürüttüğünü iddia ediyor ve bu nedenle de ona göre önemli değiller.
Almanya'nın eski Pekin Büyükelçisi Michael Schaefer, "Trump'a göre bu tür kuruluşların yürüttüğü uzun soluklu müzakereler ve taraflarla uzlaşı arayışları zaman kaybı" değerlendirmesi yapıyor. DW'ye konuşan eski Büyükelçi, Trump ile çok taraflı uluslararası kuruluşlar arasındaki ilişkiyi "Dünyaya iki farklı bakışın çarpışması" olarak nitelendiriyor.
Schaefer, "Uluslararası toplumun işleyişine yönelik bakış açılarımız çok farklı" diye de ilave ediyor. Avrupa'nın, yüzlerce yıl süren çatışma ve savaşlar ile oluşan heterojen bir yapıya sahip olduğunu belirten Schaefer, Avrupa Birliği'nin temelini oluşturan Avrupa Topluluğu'nun yıllarca süren çatışma ve savaşların kıtayı içine soktuğu kısır döngüden kurtarmak üzere kurulduğunu hatırlatıyor. "Sadece Avrupalılar için değil, diğer tüm kuruluşlar için de bir rehber niteliğinde olan, karşılıklı yükümlülük ve hakları içeren kurallar dizisi oluşturuldu" diyen Schaefer, bunların ülkelerin dış ilişkilerinde, güvenlik ve ekonomi politikalarında geçerli olduğunun altını çiziyor. Schaefer, "iş bitirici" olarak adlandırılan Trump'ın ise bambaşka olduğunu söylüyor.
Schaefer, seçilmiş Başkan Trump'ın "Önce Amerika" politikasının, ABD'nin, sahip olduğu gücü de kullanarak ticaret ortaklarıyla doğrudan pazarlık ve anlaşma yapma anlamına geldiğini kaydediyor.
Küçük ülkeler için durum hiç iyi gözükmüyor
Peki, Trump'ın çizgisi bildiğimiz anlamdaki uluslararası düzenin sonu mu demek? Almanya Bilim ve Siyaset Vakfı (SWP) Ticari İlişkiler Uzmanı Heribert Dieter'e göre bunun özellikle Küresel Güney ülkeleri için oldukça olumsuz sonuçları olacak. Çok taraflı dünya düzeninin geleceğinin tehlike altında olduğunu ifade eden Dieter, "Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra sorunları uluslar üstü şekilde çözmenin mümkün olacağından yola çıkmıştık, ancak jeopolitik blokların olduğu bir dönemde bunun mümkün olmadığını gördük" diyor.
Dieter, "Dünya Ticaret Örgütü oldukça zor durumda, kendisinin gölgesi gibi. Var olmayı sürdürüyor, ancak çatışmalarda arabuluculuk yapabilmekten bile yoksun. Dolayısıyla çok taraflı ticari düzenin geleceği karanlık ve belirsiz" şeklinde olumsuz bir öngörüde bulunuyor.
ABD'deki Yale Üniversitesi Öğretim Üyelerinden ekonomist Penny Goldberg de Dieter ile aynı görüşte. O da "Çok taraflılık zayıflıyor ve DTÖ bir krizde" değerlendirmesini yapıyor.
Korkulan senaryo: DTÖ dağılır mı?
Ticaret uzmanlarına göre DTÖ'nün dağılması halinde oluşacak durum büyük aktörler için de oldukça ciddi sonuçlar doğurabilir. Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW) ile Avusturyalı Ekonomi Araştırma Enstitüsü'nün (WIFO) ortak araştırmasının sonucuna göre, DTÖ'nün dağılmasının AB ekonomisine etkisi ABD'nin ek gümrük vergilerinden dört kat daha olumsuz olur.
Bu yöndeki olası senaryoları analiz eden ve sonuçları ABD'deki başkanlık seçimlerinden kısa süre açıklanan araştırmaya göre DTÖ'nün dağılması AB'deki gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 0,5 düşmesi sonucuna yol açabilir. Araştırmada, DTÖ'nün dağılması halinde bunun Almanya'yı güçlü bir şekilde etkileyeceği, ABD'ye etkisinin ise daha az olacağı, ancak en çok zararı Çin'in göreceğine dikkat çekildi. ABD veya Çin liderliğinde jeopolitik blokların oluşması halinde de AB'nin kaybının oldukça fazla olacağı, Çin'in kaybının ise daha fazla olacağı öngörüsü dile getirildi. Araştırmayı yürüten Julian Hinz ile Gabriel Felbermayr'in çizdiği en kötü senaryoya göre de Çin'de GSYİH kısa vadede yüzde 6, Almanya'da yüzde 3,2, ABD'de ise yüzde 2,2 oranında düşüş kaydedecek.
Arada küçük ülkeler ezilecek
Avrupa Birliği 45'ten fazla uluslararası anlaşma ile dünyanın en geniş ticari ağına sahip. Peki ticaret politikası açısından bakıldığında görece az bağlantılı ve gayri safi yurt içi hasılası küçük ülkeler için DTÖ'nün olası dağılmasının sonuçları nasıl olur? Uzmanlar cevabın açık olduğunu belirterek, "Onlar için hiç de olumlu olmaz" diyor.
SWP'den Dieter, "Anlaşmazlıklarda DTÖ'nün arabuluculuğuna ihtiyaç duyan küçük ve daha az güce sahip ülkeler için DTÖ çok önemliydi" diyor. Yıllarca bu sistemin oldukça iyi işlediğini de aktaran Dieter, daha sonra bunun ABD tarafından sabote edildiğini, DTÖ'de 2018 yılından beri yeni yargıçların seçilmesine onay verilmediğini kaydediyor.
AB, ABD ve Çin gibi güçlü aktörlerin çıkarlarını DTÖ olmadan da kabul ettirebildiğine işaret eden Dieter, "Bu arada olan küçük ülkelere oluyor. Arada onlar eziliyor, büyük ve güçlü ülkelerin garip taleplerine boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Bu tam bir dram" diye konuşuyor.
Dünya Bankası Grubu eski baş ekonomistlerinden Penny Goldberg de küçük ülkeleri "DTÖ'nün dağılma emarelerinin kurbanları" olarak niteliyor. Goldberg, "Uluslararası entegrasyon küçük ekonomiler için özellikle büyük önem arz ediyor. Zira küçük ülkelerin büyük iç pazarları yok" diyor.
Aylar önce Tagesspiegel gazetesi için kaleme aldığı makalede Goldberg, kurallara dayalı uluslararası ticari düzenin Küresel Güney ülkeleri için büyük önem arz ettiğini vurgulamıştı. Goldberg, bu makalede "Gerçekten de son araştırmalar uluslararası ticaret sistemine entegre olmuş gelişmekte olan ülkelerde son 30 yılda yoksulluğun azalma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu açıdan çok taraflı ticaret sistemi gelişmekte olan ülkelere gerçekten fayda sağladı" tespitini yapıyor.
Öte yandan "Küresel Güney'deki büyük ekonomiler kendi güçlerine duydukları güven ile kendi çıkarlarını korumakta daha özgüvenli oluyorlar" diyen Goldberg, ticari anlaşmalara karşı itirazların genelde gelişmekte olan Hindistan, Endonezya ve Brezilya gibi büyük ülkelerden gelmesinin şaşırtıcı olmadığını ifade ediyor.
Afrika ve Latin Amerika'daki açığın kapatılması gerekiyor
Uluslararası ticari anlaşmalar açısından bakıldığında bazı Afrika ülkelerinin beşten daha az anlaşmayla çok da iyi konumda olmadığı görülüyor. Özellikle de yoksul olan, çatışma ve savaşların yaşandığı Güney Sudan, Burundi gibi ülkelerin ticari sistem ile bağının kopması tehlikesinin bile baş gösterdiği kaydediliyor.
Latin Amerika'da Venezuela, Ekvador ve Bolivya küresel ticari sistem ile bağı en az olan ülkeler konumunda. Asya kıtasına bakıldığında ise Ortadoğu ülkeleri, Orta Asya'nın bazı ülkeleri ile Afganistan ticari anlaşmalarda zayıf görünümdeler. Ham madde açısından zengin olan Moğolistan da yine ticari bağı zayıf ülkeler arasında yer alıyor.
SWP'nin ticaret uzmanı Heribert Dieter'e göre mevcut gelişmeler DTÖ çatısı altındaki kurallar temelli ticaret sisteminin sonuna yaklaşıldığına işaret ediyor. Dieter, DTÖ 1995'te kurulduğunda adil bir küresel ticaret umudu doğduysa da geriye dönüp bakıldığında bunun kısa istisnai bir dönem için geçerli olduğunu söylüyor.
"Önce Amerika" söylemi 25 yıldır var
Ticaret uzmanı Dieter'e göre, "Önce Amerika" sloganı son yıllarda öne çıkmış gibi gözükse de 1990'ların sonlarında özellikle Uluslararası Para Fonu'nda (IMF) ABD yoğun şekilde kendi çıkarlarını gözetmeye başladı. IMF'nin "borçlu ülkelerin kurtarılması" diye bilinen çalışmalarını hatırlatan Dieter, "1990'lara baktığınızda ise böylesi kurtarma girişimleri olmadığını görüyorsunuz. Bu, borç alan ülkelerin çıkarlarını dikkate almayan ABD'nin dış ekonomi politikasıydı" görüşünü aktarıyor.
Uluslararası ticari iş birliklerinin gelecekte de devam edeceğini ancak bunun çok daha küçük ölçekte olacağını ifade eden Dieter, "Bunu olumsuz olarak görmek gerekmiyor. Küçük iş birlikleri sayesinde ticaret politikasında DTÖ'nün her üyesinin veto hakkı bulunan sistemiyle ulaşılabilenden daha fazlasını sağlamak da mümkün olabilir" öngörüsünü dile getiriyor. Dieter, "Bu, uluslararası ekonomik ilişkilerin veya küreselleşmenin sonunun geleceği anlamına da gelmez" diye de ekliyor.
Öte yandan Küresel Güney ülkeleri için zorlu bir dönemin başladığı da kesin. Eski diplomat Michael Schaefer Trump dönemine atfen "ABD'nin bütün partnerleri gibi onlar da zor bir sürece hazırlanmak zorundalar" şeklinde konuşuyor.