1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Hükümet ekonomiyi halk sağlığına tercih ediyor"

25 Mart 2020

Koronavirüs Türkiye geneline yayılırken, hükümet genel bir sokağa çıkma yasağı almamakta ısrarlı. İş yerlerinin kapatılmadığına dikkat çeken uzmanlar ise hükümeti halk sağlığından çok ekonomiyi düşünmekle suçluyor.

Fotoğraf: DHA/Ersan San-Murat Korkmaz

Türkiye, koronavirüsle mücadelesinde iki haftayı geride bıraktı. Alınan tüm önlemlere karşın, can kayıpları ve hasta sayıları sürekli artıyor. Ancak, salgının durdurulmasında en iyi çözümün “izolasyon” olduğunu bilinse de bir türlü genel anlamda sokağa çıkma yasağı kararı alınamadı.

Risk grubunda sayılan 65 yaş üstüne getirilen sokağa çıkma yasağının yanı sıra diğer yaş gruplarının da sadece acil ihtiyaçlar için sokağa çıkması gerektiğine dönük sık sık uyarılar yapılsa da, uygulamada yaşanan sorunlar da bir türlü aşılamıyor.

Koronavirüsle mücadelede alınacak önlemlerin belirlenmesi için oluşturulan Bilim Kurulu’nun genel sokağa çıkma yasağını sürekli gündemine aldığı ancak bu kararın bir türlü çıkmadığı da biliniyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sokağa çıkma yasağıyla ilgili soruları “Herkes kendi OHAL’ini ilan etsin” çıkışıyla yanıtlamayı sürdürüyor.

DİSK Genel Başkanı Arzu ÇerkezoğluFotoğraf: Aram Ekin Duran

Peki, genel bir sokağa çıkma yasağı kararı Türkiye’de neden alınmıyor? Topluma yapılan “evde kal” çağrısı neden yetersiz bulunuyor? Bu sorular etrafında özellikle sağlıkçılar ile işçi meslek örgütlerinden, ekonomistlerden hükümete yöneltilen eleştiriler dikkat çekiyor.

"Havada kalan -evde kal- çağrıları"

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, hükümetin halka bir yandan “evde kal” çağrısı yaparken, bir yandan da iş yerlerini, fabrikaları, inşaatları çalıştırmakta ısrar etmesinden yakınıyor. “İşçiler işini, gelirini kaybetmemek için her türlü riski göze alarak dışarı çıkmak zorunda kalıyor. Sabah işe gidiyor, toplu taşımayı kullanmak zorunda kalıyor” diyen Çerkezoğlu, böyle olduğu için de “evde kal” çağrısının anlamsız kaldığını düşünüyor.

Çerkezoğlu; hükümetin halkın sağlığını, işini güvence altına alması için günlerdir yaptıkları çağrıların yanıtsız kaldığını söylüyor. Çerkezoğlu, “İşten çıkarmaların yasaklanması gerekirken öyle bir adım atılmıyor. Ücretsiz izin sağlanmıyor. İnsanlar nasıl evde kalsın. Mümkün mü? ‘Evde kal' çağrısının havada kaldığı ortada” eleştirisini getiriyor.

Çerkezoğlu, koronavirüs salgınını durdurmak için zorunlu haller dışında evden çıkılmayan bir toplumsal düzenin sağlanması gerektiğini anlatırken, sokağa çıkma yasağı konusunda da hükümetin gerekli koşulları, altyapıyı sağlayamadığını söylüyor.

Çerkezoğlu, “Sokağa çıkma yasağı, izolasyon yöntemlerinden biri. Bunun zamanlaması ve nasıl hayata geçirileceği de ülkeyi yönetenlerin sorumluluğunda. Ama bunun koşullarının sağlanması lazım. Mesele bir asayiş meselesi değil, bu da bilinmeli” diyor.

İktisat profesörü Mustafa DurmuşFotoğraf: Privat

"Öncelik ekonomide, halk sağlığında değil"

İktisatçı Prof. Mustafa Durmuş, hükümetin koronavirüs salgınına karşı aldığı her önlemde halk sağlığından öte ekonomiyi düşündüğünü açıkça ortaya koyduğunu öne sürüyor. Durmuş, “Zaten krizde olan bir ekonomi vardı. Şimdi salgınla birlikte yaşanması muhtemel ekonomik durgunluğa çare olacak ekonomik paketler, destekler açıklanıyor. Hükümetin derdi halk sağlığına değil, ekonomiye nefes aldırmak” diyor.

TTB Başkanı Sinan AdıyamanFotoğraf: Privat

Durmuş’a göre hükümet halk sağlığına öncelik verseydi, tüm iş yerlerinin kapanmasını da gündeme getirecek genel bir sokağa çıkma yasağı kararı alırdı. “Oysa böyle bir karardan titizlikle kaçınılıyor. Sokağa çıkma yasağından hiç söz edilmiyor. Herkesin kendi OHAL’ini ilan etmesi isteniyor” diyen Durmuş, işe gitmek zorunda kalan milyonlarca çalışanın sağlığının nasıl korunacağı konusunda “büyük bir açık” yaratıldığını dile getiriliyor.

"Milyonlarca çalışan sokakta"

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Sinan Adıyaman da üretim yerlerinin, ofislerin, iş yerlerinin kapatılması konusunda hükümete çağrı yaptıklarını, bu çağrının da yanıtsız kaldığını hatırlatıyor. Adıyaman, “Hükümetin doğru dürüst bir sosyal izolasyon sistemi kurduğunu söylemek mümkün değil. Ortada tam bir karmaşa var. Acilen ücretli izin sistemi devreye geçirilmeli” diyor. “Hükümet tercihini halk sağlığından yana kullansaydı, milyonlarca çalışanın işe gitmek zorunda kalmasına göz yummazdı” eleştirisini de getiriyor.

TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Sezai BerberFotoğraf: Privat

Sokağa çıkma yasağına karşı temkinli bir duruş sergileyen TTB, “Hükümet salgın konusunda şeffaf bilgilendirme sistemine geçmeli” mesajını da “sokağa çıkma yasağı kararı alınsın mı, alınmasın mı” tartışmasıyla birlikte değerlendiriyor.

TTB Yüksek Onur Kurulu üyesi Sezai Berber, "Halk gerçek verilere ulaşamadığını düşündüğünden ‘bana bir şey olmaz' demeyi sürdürüyor. Sokağa çıkma yasağı gelse de, sürekli acil ihtiyaçtan bahsedecekler” diyor. Berber, halkın asker ve polis ile kontrol edilmesinden çok şeffaf bilgiye, ücretli izinlere, tam izolasyon koşullarına ihtiyacı olduğunu vurguluyor.

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik