1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ukrayna görüşmeleri Erdoğan'a yeni fırsatlar mı yaratıyor?

16 Mayıs 2025

İstanbul'da Ukrayna görüşmelerine liderler gelmedi. Ancak uzmanlara göre Ankara yine de istediğini aldı. Türkiye'nin kolaylaştırıcı rolü Erdoğan'a Batı ile daha fazla diyalog imkanı yaratıyor.

Rusya ve Ukrayna'dan heyetler bugün İstanbul'daki toplantıda.
Rusya ve Ukrayna'dan heyetler bugün İstanbul'da bir araya geldi. Toplantıya Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve MİT Başkanı İbrahim Kalın da katıldı.Fotoğraf: Ramil Sitdikov/AP Photo/picture alliance

Umulanın aksine ABD, Rusya ve Ukrayna devlet başkanlarının katılmadığı toplantılar bir gün gecikmeyle ve çözüme dair çok az beklentiyle yapıldı ancak yine de İstanbul, Ukrayna savaşında bir kez daha gözlerin çevrildiği kent oldu.

Peki uzmanlar Ukrayna savaşı sürecinde ve savaşın sona erdirilmesi yönünde Türkiye'nin oynadığı rolü ve bundan sonra yapabileceklerini nasıl değerlendiriyor?

Uzmanlara göre İstanbul'da 16 Mayıs'ta yapılan görüşmelerde ateşkes açısından sonuçsuz kalsa bile bu süreçten Erdoğan fayda sağlayacak.

Türkiye'nin kolaylaştırıcı rolünün ABD gözünde Ankara'nın önemini artırdığını söyleyen ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council'den Pınar Dost, "Bence Trump yönetimi Türkiye'yi hem Suriye'de hem Ukrayna-Rusya krizinde önemli bir aktör olarak görüyor" dedi.

DW Türkçe'ye konuşan Asya-Pasifik Araştırmaları Merkezinden Dr. Mehmet Yegin de "(Türkiye'nin girişimlerinin) İletişimi artıran ve (ABD ile) ikili ilişkilerde ilerleme imkanlarını genişletici etkisi olur. Bir de buradan başarı gelirse Türkiye, Trump'ın en büyük baş ağrılarından birini çözmüş bir müttefik olacaktır" değerlendirmesini yaptı.

Yegin ABD ile artan diyaloğun Ankara'yı F-35 programına dönme hedefine giderek yaklaştırdığı görüşünü de dile getirdi.

Trump'ın yaklaşımı Erdoğan'a yarıyor

Türkiye ile güçlü ilişkilere sahip olmanın ABD'nin çıkarına olduğunu belirten Amerikalı siyaset bilimci Max Abrahms AFP'ye yaptığı değerlendirmede, "Trump Erdoğan'ı seviyor gibi görünüyor, ona karşı gerçekten sıcak duyguları olduğu açık" dedi.

Erdoğan ve Trump geçen 10 günde iki telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Trump özellikle Suriye konusundaki hemen her açıklamasında Türkiye'nin rolüne özel vurgu yaparken Putin ile de muhtemel bir görüşmenin adresi olarak daha önce işaret ettiği Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad yerine İstanbul'u gösterdi.

ABD Başkanı kendi sosyal medya sitesi Truth Social'dan "Rusya ve Ukrayna arasındaki saçma ve ölümcül savaşa bir son vermek için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile çalışmaya sabırsızlanıyorum" diye yazdı.

DW Türkçe'ye konuşan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezinden (CSIS) Yasir Atalan'a göre İstanbul "bölgesel bir merkez ve savaşın doğal bir paydaşı olarak öne çıkarak" müzakereler için Riyad'a kıyasla daha avantajlı bir seçim olabilir. Türkiye'nin öncelikle istikrar isteyen bir aktör olduğunu belirten Atalan, "Erdoğan'ın Putin'le kurduğu ilişkinin kolaylaştırıcı rolüne" de dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Perşembe günü Ankara'da Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'i kabul etti. Fotoğraf: DHA

Erdoğan son bir haftada Trump'ın yanı sıra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile de Ukrayna gündemli telefon görüşmeleri gerçekleştirdi. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'i Ankara'da ağırladı.

Türkiye'nin ayak izi

Türkiye, Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'ya yönelik saldırıları başlatması sonrasında da arabuluculuk girişiminde bulundu.

Türkiye, Rusya'nın saldırıları başlatmasından 15 gün sonra, Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarını Antalya'da buluşturdu. Antalya Diplomasi Forumu kapsamında kentte bulunan iki düşman ülkenin bakanları, 10 Mart 2022'de dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da katılımıyla üçlü formatta bir araya geldi.

Günler sonra, 29 Mart 2022'de bu kez İstanbul'da bir masa kuruldu, iki ülke heyetleri olası ateşkes anlaşmasının taslağı üzerinde çalıştı. Bu toplantı için ilerleyen süreçte "barışa en çok yaklaşılan an" değerlendirmeleri yapıldı.

Türkiye'nin rolü bununla sınırlı kalmadı.

Birleşmiş Milletler ile birlikte Ankara'nın öncülük ettiği "tahıl koridoru" anlaşması savaş süresince iki ülke arasında sağlanan en kapsamlı uzlaşı oldu. Kiev ve Moskova'dan temsilciler İstanbul'a yerleşti, Ağustos 2022'den Temmuz 2023'e kadar Ukrayna limanlarına gidip gelen gemilerde Türkiye ve Birleşmiş Milletler'in gözetiminde incelemelerde bulundular.

Türkiye Mart 2022'de Rus kuşatması altındaki Maripol'den sivillerin tahliyesi ve savaş esirlerinin takası gibi süreçlerde de etkin rol üstlendi.

Ağustos 2024'te Batılı ülkeler ile Rusya arasında toplam 26 kişiyi kapsayan tutuklu takası Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) organizasyonunda Ankara'da gerçekleştirildi.

Kiev'e silah, Moskova'ya para

Türkiye, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini kınayarak, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunsa da Batılı ülkelerin Rusya'ya uyguladığı yaptırımlara katılmadı. Özellikle Kırım'ın Moskova tarafından ilhakını reddeden Ankara, Ukrayna ordusuna sağladığı insansız hava araçları ile savaşın ilk aylarında dikkatleri üzerine çekti. Ankara, Montrö Sözleşmesi gereği dünyanın başka yerlerinde konuşlu Rus savaş gemilerinin Karadeniz'e girmelerini de engelledi.

Türkiye Ukrayna'ya insansız hava araçları ile destek sağladı.Fotoğraf: Petras Malukas/AFP

Öte yandan NATO üyesi Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ikili ilişkilerini korudu. İstanbul'daki tersanelerde Ukrayna donanması için savaş gemisi inşaatı ile Rusya'nın Türkiye'de nükleer santral yapımı aynı anda ilerledi, Rus şirketleri Türkiye ile iş yapmayı sürdürdü.

Pınar Dost, DW Türkçe'nin sorularına verdiği yanıtta, Türkiye'nin Rusya ile diyaloğu "zorunluluktan" koruduğunu ama bunun sonucu olarak savaşın iki tarafıyla da konuşabilen bir aktör haline gelerek öneminin arttığını söyledi.

Türkiye için Kırım'ın akıbeti önemli

Ankara-Kiev arasındaki savunma anlaşmalarını hatırlatan ve "Türkiye'nin bir NATO ülkesi olduğunu unutmayalım" diyen Dost, "Putin'in kimseye güvendiğini düşünmüyorum. Türkiye ve Rusya müttefik değil, mecbur kaldıkları için anlaşmaya çalışan ve birlikte çalışmayı öğrenmiş iki ülke" değerlendirmesinde bulundu.

Suriye'de Beşar Esad'ın devrilmesi Erdoğan'ın Putin'e karşı elini rahatlattığı yorumları yapılırken, müzakere sürecinde Kırım konusunun iki lider arasındaki diyaloğu zedeleyebilecek kapasitede olduğu belirtiliyor.

Dost, Kırım'ın Rus hakimiyetinde kaldığı bir senaryonun Türkiye'nin Karadeniz'deki çıkarlarını olumsuz etkileyeceğini kaydetti.

Erdoğan, Putin ile de ilişkilerini koruyor, iki lider Ekim 2024'te Kazan'daki BRICS zirvesinde bir araya gelmişti. Fotoğraf: Alexander Zemlianichenko/AP/picture alliance

DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada Washington Institute'den Soner Cağaptay da Kırım'ın Türkiye için önemine dikkat çekti. ABD'nin Kırım'ı Rus toprağı olarak tanımaya hazırlandığına dair raporlar için Cağaptay, "ABD'nin pozisyonu bu olsa bile Türkiye Kırım'ın ilhakını kabul etmeyecektir. Bu, Türkiye'nin Karadeniz güvenlik algısıyla doğrudan bağlantılı. Rusya'nın Karadeniz'in neredeyse tüm kuzey kıyılarını kontrol etmesi Türkiye'ye karşı güç dengelerini altüst eder" görüşünü dile getirdi.

Olası ateşkeste Türkiye'nin rolü

Türkiye kolaylaştırıcı rolünün yanı sıra bir ateşkes anlaşması sağlanması halinde çatışmasızlığı denetleyecek mekanizma için de hayati görülüyor. Özellikle Türk donanmasının Karadeniz'de Ukrayna-Rusya ateşkesinin uygulanmasında oynayabileceği role dikkat çekiliyor.

"İstanbul bir Akdeniz kentinden önce bir Karadeniz şehri ve bu özelliğiyle müzakerelerin doğal adresi" diyen Cağaptay, Çanakkale ve İstanbul boğazları aracılığıyla Karadeniz'de sahip olduğu "kapı bekçisi" rolünün Türkiye'ye hem barış görüşmelerinde hem de Karadeniz'in güvenlik mimarisinde önemli bir rol verdiğini söyledi.

Öte yandan Avrupa ülkeleri, ABD'nin kıtanın güvenliğine olan bağlılığının sorgulandığı bir dönemde Ankara ile savunma sanayi iş birliklerini de değerlendiriyor. Tüm bu gelişmeler ise Türkiye'de yapılacak bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan'ı yenebileceği öngörülen CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun üçüncü aya girmek üzere olan tutukluluğunu gölgede bırakıyor.

Uluslararası Kriz Grubu'ndan Nigar Göksel haber ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, Ankara'nın yıllardır sürdürdüğü denge sayesinde üstünlük elde ettiğini söyledi. Göksel, savunma sanayindeki ilerlemenin yanı sıra güçlü aktörler arasında izlenen denge politikasının "Türkiye'nin uluslararası itibarını artırdığı ve hükümetin iç politikada çıkarlarına hizmet ettiği" değerlendirmesinde bulundu.

Perşembe günü Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha, "Dünya diplomasisinin merkez üssü artık Türkiye ve aktif bir arabulucu rolü oynuyor" diye konuşmuştu.

 

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?