1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
TeknolojiKüresel

Ukrayna Savaşı: F-16 mı MiG-29 mu?

Lukas Stock
21 Ağustos 2023

F-16 ya da MiG-29 gibi savaş uçakları bir savaşın kaderini değiştirebilir. Peki bu uçaklar nasıl çalışıyor, günümüzde ne gibi bir öneme sahipler ve onları kullanan bir pilot neler hissediyor?

USA Florida 2021 | F-16 Fighting Falcon
Fotoğraf: Savanah Bray/U.S. Air Force/Zuma/picture alliance

Virajda seni yer çekiminin birkaç katı gücünde pilot koltuğuna yapıştırıyor. Sadece sağlam bir fizik kondüsyon ve kanın bacaklardan ittirilmesini sağlayan özel bir pantolon sayesinde bilincin açık kalabiliyor. Saatte 900 kilometre hızın altına nadiren düşüyorsun.

"Hızlanma nefes kesici." Alman Hava Kuvvetleri'nin (Luftwaffe) eski pilotlarından Joachim Vergin, bir savaş uçağı uçurmanın verdiği hissi böyle dile getiriyor. Bunun lunaparklardaki hız trenleri ile kıyaslanabileceğini dile getiriyor Vergin. Ancak bu kıyas pek de doğru değil. Jet motorlu savaş uçaklarındaki güçler çoğunlukla en az iki kat daha kuvvetli. Bu durumda çok sayıda silah sistemini kullanmak, savaşmak, manevra yapmak ve savunmak da cabası. Ses hızında bir ölüm kalım mücadelesi verilmek zorunda bile kalınabilir gerektiğinde.

Yüksek basınçlı motor

Tarihte jet motorlu savaş uçakları ilk kez Avrupa'daki son büyük savaşta, İkinci Dünya Savaşı'nda kullanıldı. Jet motoru ile uçan uçaklar, o güne dek hava savaşlarının hakimi olan pervaneli uçaklardan çok daha yüksek bir hıza erişebiliyordu.

Alman Müzesi'nden Havacılık Uzmanı Dr. Robert Kluge, bir jet motorunun çalışma prensibini şöyle açıklıyor: Ön taraftan emilen hava, motorun içinde sıkıştırılıyor. Burada yakıt püskürtülen sıkıştırılmış hava alev alıyor ve kendini "aşırı güçlü" bir şekilde motorun arka kısmında dışarı atıyor. Havanın bu hızlandırılmasıyla da, fiziğin bir kuralı gereği, uçağı ileri doğru hareket ettiren itici güç ortaya çıkıyor.

Savaş uçaklarının hava saldırısı

Savaş uçakları hem havada hem de yerdeki hedeflere saldırabilir. Bu uçaklar hava muharebelerinde, uçuş sırasında fırlatılan ve uçmakta olan bir hedefi vurma kabiliyetine sahip "havadan havaya" füzelerle donatılabilir. Berlin'in Gatow semtinde yer alan Askeri Müze'den Leonard Houben, yerdeki hedefler içinse "havadan karaya" diye tabir edilen füzelerin ya da fizik kuralları gereği yer çekimi sayesinde kendiliğinden düşen bombaların kullanılabileceğini vurguluyor.

MiG-29Fotoğraf: picture-alliance/AP Photo/M. Japaridze

Karma teknoloji

Bir savaş uçağı üretilirken dikkat edilmesi gereken en önemli konuların başında, bu uçağın ağırlıklı olarak ne tür hedeflere karşı kullanılacağı geliyor. Havada başka uçaklara karşı mı? Bu uçaklar kendini savunabilen uçaklar mı? Ya da sadece yerdeki hedeflere yönelik saldırılar için mi?

Bu tip stratejik düşüncelerin, bir savaş uçağının kendine has özelliklerini oluşturan teknolojisine de yansıması gerekiyor. İmal edilecek uçak hafif ve manevra kabiliyeti yüksek mi olmalı, yoksa büyük yakıt tankları ile uzun menzilli uçuşlara uygun mu tasarlanmalı?

Örneğin MiG-29 tipi savaş uçakları Sovyetler Birliği (SSCB) tarafından çok net bir amaçla üretilmişti: Varşova Paktı ülkelerinin sınırlarını NATO uçaklarına karşı korumak.

1983'te uçmaya başlayan, önleme uçağı sınıfındaki MiG-29'lar çok hızlı bir şekilde havalanıp hedefine ulaşabiliyor. Tasarımı itibarıyla manevra gücü son derece yüksek olan bu uçakların bir diğer özelliği de, kısa süreliğine de olsa dikine havada asılı kalabilmeleri. Ancak MiG-29'lar, ağırlıktan tasarruf edilebilmesi için ilk dönemde sadece kısa menzilli uçuşlar yapabilecek kadar yakıt alabiliyordu.

Montaj hattında üretilen çok yetenekli F-16

Günümüzde, modern savaş uçakları çok sayıda yeteneği bünyesinde barındırabiliyor. Leonard Houben'e göre, seri üretimle daha fazla sayıda imal edilebilecekleri için bu tarz çok amaçlı savaş uçaklarının yapımı çok daha ekonomik oluyor.

F-16 işte bu tarz, çok sayıda kabiliyete sahip bir seri prodüksiyon ürünü. 1970'li yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından, müttefik ülkeler için hesaplı bir çok amaçlı savaş uçağı olarak imal edilen F-16, dünyada halihazırda en fazla sayıda bulunan ve kullanılan savaş uçağı. ABD'de üretimine devam edilen söz konusu uçağın özellikleri de geliştirilmeye devam ediliyor.

"20 yıl önce üretilen F-16'lar üç ya da beş sene önce imal edilen Rus savaş uçakları ile baş edebilecek seviyede" diyen Houben, bunun sebebini de, 1990'lardan itibaren çok sayıda kendi alanında yetenekli uzmanın ülkeyi terk etmesi nedeniyle, Rusya'da savaş uçağı teknolojisinin yerinde saymasına bağlıyor.

Silahtan çok silah sistemi

Bir savaş uçağında, sahip olduğu teknolojinin yanı sıra en temel unsur silah sistemi. Robert Kluge, silahsız bir savaş uçağının, "Merdiveni olmayan itfaiye aracı gibi sadece bir kabuktan ibaret olacağını" dile getirerek, savaş uçağının değerini belirleyen unsurun, bünyesindeki modern silah sistemleri olduğunu vurguluyor.

Bu konuda donanımlı olan savaş uçakları, hava sahasının korunmasına çok önemli katkı sağlayabiliyor. Uçaklar, karadan havaya ateşlenen hava savunma füzelerinin aksine havada hareketli oldukları için çok daha geniş bir alanda etkin olabiliyor ve havadan havaya füzeleri sayesinde seyir füzelerini de vurabiliyor.

Düşman ülke uçakları arasında Hollywood filmlerinden aşina olduğumuz türden hava savaşları yaşanması ihtimalinin oldukça düşük olduğunu ifade eden Houben, günümüzde savaş uçaklarının daha çok kendi görüş mesafesinin dışındaki füzelere karşı kullanıldığını belirtiyor.

F-16Fotoğraf: Mustafa Ciftci/AA/picture alliance

Tanklarda olduğu gibi burada da genelde ilk ateş eden kazanıyor. Modern havadan havaya füzeler bir kere fırlatıldığı zaman hedefine kendini belli etmeden yaklaşıp, radarını hedifi vurmadan çok kısa süre önce etkinleştiriyor. O andan itibaren de bu füzeden kaçış neredeyse hiç mümkün olmuyor. Havada bu füzelere karşı yapılan manevralar ve makineli silahlarla füzelere karşı saldırıda bulunmak yine Hollywood'un fantezisinden ibaret.

Buna rağmen bir savaş uçağı pilotu, taşıdığı tüm füzelerin tükenebilme ihtimalinden yola çıkılarak yakın savaş kabiliyetine de sahip olmak zorunda. Böyle bir durumda pilot, en zor koşulda birçok görevi aynı anda yerine getirebilmeli.

Yıllar süren pilot eğitimi

Bir pilotun eğitimi de bu sebepten dolayı bugünden yarına olamıyor. Alman Eurofighter tipi savaş uçaklarının pilotları eğitimlerini beş ila altı yıl arasında tamamlıyor ve ve bu eğitimin pilot başına maliyeti 5 milyon euroyu buluyor.

Eski pilot Joachim Vergin, kendi başına bir savaş uçağı ile ilk uçuşunda motorlardan birinin arızalandığını ve o an korkuya kapılmasına rağmen, almış olduğu sıkı askeri eğitim ve yaptığı pratikler sayesinde ne yapılması gerektiğini bildiğini, sakin kaldığını ve uçağı indirdiğini aktarıyor.

Ancak her savaş uçağı pilotu tek tip savaş uçağı kullanmanın eğitimini alıyor. Bir başka tip uçağın da eğitimini almak oldukça meşakkatli bir konu. Vergin de Phantom tipi savaş uçağından Tornado'ya geçişte, bunun için yedi ay eğitim görmüş.

Bir mit olarak savaş uçağı

Savaş uçakları günümüzde bir savaş esnasında, sahip oldukları teknolojik kabiliyetlerin toplamından daha fazlasını ifade ediyor. Robert Kluge, insanlardan farklı olarak üçüncü bir boyutta hareket edebilen uçakları bir "mitos" olarak nitelendiriyor.

Bir savaş uçağı, ait olduğu askeri birliğin moralini güçlendiren bir sembol olarak değerlendirilebilir. Aynı zamanda bir savaş stratejisinde önemli bir satranç figürü olarak da... Sadece ona sahip olmak bile, düşmanları mecburen farklı düşünmeye zorlayabilir. 

 

DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim?