1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Lifestyle

Ukrayna’da taşıyıcı annelik furyası

15 Eylül 2018

Ukrayna’da çok sayıda suni döllenme merkezi mevcut. Adlî makamlar bazı kliniklerin işletmecileri hakkında insan ve organ ticareti şüphesiyle soruşturma başlattı. Uzmanlar, yasal boşluğun giderilmesi çağrısında bulunuyor.

Symbolbild: Leihmutterschaft
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/F. Heyder

"Ukrayna, para karşılığı taşıyıcı annelik hizmetinde dünya çapında başı çekiyor." Bu tespit, konuyla ilgili derin bir tahkikat yürüten Başsavcı Yuri Luzenko'ya ait. Başsavcı, ilk bakışta fazla şüphe uyandırmayan durumun arkasında çoğu kez insan ve organ ticaretinin yattığını savunuyor.

Luzenko somut bir örnek de veriyor: Başkent Kiev'deki "BioTexCom” adlı suni döllenme kliniğine 2011 yılında bir İtalyan çift başvuruyor ve Ukraynalı bir kadınla "taşıyıcı annelik” sözleşmesi imzalıyor. Halk arasında "tüp bebek”, tıp dilinde ise "reprodüksiyon” olarak adlandırılan suni döllenme işleminin ardından kadın hamile kalıyor ve normal bir gebelik sürecinden sonra doğum gerçekleşiyor. Sonra çift, bebeği alıp İtalya'ya götürüyor. Buraya kadar her şey normal. Ama asıl hikaye bundan sonra başlıyor: İtalya'da bebeğin, söz konusu çiftin çocuğu olarak nüfus kütüğüne işlenebilmesi için rutin bir DNA testi yapılıyor. Sonuç, ebeveynlik heyecanı yaşayan çifti şoke ediyor: Bebeğin biyolojik babasının başka birisi olduğu ortaya çıkıyor. Neticede çocuk bir başka İtalyan aile tarafından evlat ediliniyor.

DW'ye konuşan Kiev'deki kliniğin sahibi Albert Tolçilovski, embriyoların ya suni döllenme sırasında ya da bu işlemin öncesinde karıştığını kabul etti ve "insanî hatanın” hiçbir zaman tamamen önlenemeyeceğini vurguladı. Konuyla ilgili bu yılın Temmuz ayında soruşturma başlatan Ukrayna adlî makamları ise kliniğin sahibi ve başhekimi hakkında insan ticareti, evrakta sahtecilik ve vergi kaçırma suçlarını da ihtiva eden fezleke hazırladı. Bu iddiaların kanıtlanması durumunda sanıklar 15 yıla kadar hapisle cezalandırılabilecek. Halen ev hapsinde tutulan ve hakkındaki suçlamaları reddeden Tolçilovski, "Olsa olsa Sağlık Bakanlığı'nın yönetmeliklerini ihlal etmekle suçlanabiliriz belki. Bunun içinse idarî cezalar öngörülüyor” diyerek kendini savunuyor.  

Albert TolçilovskiFotoğraf: DW/O. Klymchuk

Savcılık iddialarına yönelik eleştiriler

Ukrayna Tıbbî Reprodüksiyon Birliği  Başkan Vekili Valeri Sukin de savcılığın suçlamalarının mesnetsiz olduğunu savunuyor. Söz konusu iddiaların Ukrayna'daki tüp bebek merkezlerinin imajını zedelemekten başka bir işe yaramadığını söyleyen Sukin, bu suçlamaların, önce mahkemece sabit görülmesi gerektiğini hatırlatıyor. Ülkede son 18 yılda suni döllenme yöntemiyle yaklaşık 54 bin bebeğin doğduğunu kaydeden birlik başkanı, son iki yılda gerçekleştirilen tıbbî reprodüksiyon işleminin ise 20 bini bulduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Bunlardan sadece 380'inde çocuklar taşıyıcı anneler tarafından dünyaya getirildi.”  

Hukukçu Yelena Babiç ise bu verilerin resmin tümünü yansıtmadığı görüşünde: "Bir taşıyıcı annelik başlayabilir ama süreç ille de doğumla sonuçlanmayabilir. İstatistikler sadece suni döllenme yapılan vakaları gösterir. Bu yöntemle doğan bir bebeğin ülke dışına çıkarılıp çıkarılmadığı kayıtlarda görünmez. Ayrıca sadece yabancılar değil, Ukraynalılar da taşıyıcı annelik hizmetinden yararlanabiliyor. Kimsenin elinde yalnızca yabancıları kapsayan bir veri mevcut değil. Bu nedenle, Ukrayna'nın, taşıyıcı anneliğin dünya çapındaki merkezi olduğuna dair açıklamalar, her türlü somut dayanaktan yoksundur.”

Hukukçu Yelena Babiç Fotoğraf: DW/O. Klymchuk

Kanun yerine yönetmelikler var

Tıbbî Reprodüksiyon Birliği  Başkan Vekili Valeri Sukin, Ukrayna'da yaklaşık 50 tüp bebek merkezinin faaliyet gösterdiği bilgisini veriyor. Buna rağmen konuyla ilgili müstakil bir yasanın mevcut olmadığını belirten Sukin, söz konusu çalışmaların sadece bazı yönetmeliklerle düzenlendiğini, ancak kliniklerin bunlara uyup uymadığının denetlenmediğini aktarıyor.

Hukukçu Yelena Babiç de taşıyıcı annelikle ilgili yasal boşluklar bulunduğunu söylüyor. Gerek taşıyıcı annenin gerekse potansiyel ebeveynlerin haklarının yasal güvenceden yoksun olduğunu belirten Babiç, olası sözleşme ihlalleri ve tazminatla ilgili konuların da her türlü güvencenin dışında kaldığını kaydediyor.

Ancak BioTexCom adlı tüp bebek kliniğindeki olayın neden olduğu artçı sarsıntılar, Ukrayna Parlamentosu'na konuyla ilgili bir beş yasa tasarısının sunulmasına neden oldu. Fakat bu tasarılardan hiçbiri, İtalya'da olduğu gibi ebeveynler ile bebek arasındaki kan bağını kanıtlayacak bir DNA testi zorunluluğu öngörmüyor. Yelena Babiç bu nedenle, Ukrayna'da taşıyıcı anneler tarafından dünyaya getirilen tüp bebeklerin, başka ülkelerde nüfusa işlenmemesine dair sorunun devam edebileceğini belirtiyor.

Fotoğraf: DW/O. Klymchuk

İspanyol aileler bebekleriyle mahsur kaldı

Nitekim İspanya'nın RTVE televizyon kanalı, taşıyıcı annelik yönetimiyle Ukrayna'da çocuk sahibi olan 20 dolayında çiftin, yeni doğan bebekleriyle birlikte bu ülkede mahsur kaldığını haber veriyor. Başka haber kaynaklarında bu sayının daha yüksek olduğu belirtiliyor.

Ukrayna'daki İspanya Konsolosluğu, İspanyol çiftlerin görevlendirdiği Ukraynalı taşıyıcı anneler tarafından dünyaya getirilen tüp bebekleri, nüfus kütüklerine "İspanya vatandaşı” olarak kaydetmeyi reddediyor. Buna gerekçe olaraksa yeni yürürlüğe giren, kişisel verilen korunmasına dair AB mevzuatını gösteriyor. Ukrayna'da mahsur kalan İspanyol aileler ise İspanya dışındaki diğer AB ülke vatandaşlarının bu konuda herhangi bir sorun yaşamadığını öne sürüyor.

Yumurtalar Çekya'dan taşıyıcı anneler Ukrayna'dan!

05:54

This browser does not support the video element.

Oleh Klymchuk

©Deutsche Welle Türkçe

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik