Suriye ikilemi
6 Mart 2012Suriye’de çatışmalar bir türlü durmak bilmiyor. Ne Arap Birliği’nin gözlemci misyonu, ne de Avrupa Birliği, ABD, Türkiye ve bazı Arap ülkelerinin ekonomik yaptırımları ülkedeki şiddetin son bulması için yeterli oluyor. Beşar Esad rejimi tüm sertliğiyle isyancıların üzerine gitmeye devam ediyor.
Yaptırımlar sivilleri etkiliyor
Hamburg merkezli Giga Enstitüsü Ortadoğu Uzmanı Andre Banks ekonomik yaptırımların etkilerini gösterdiğini kabul etmekle birlikte bu yaptırımların rejimden çok sivil halkı vurduğunu belirtiyor. Halk benzin, mazot ve tüp gaz sıkıntısı çekiyor. Piyasada ithal mallar bulunmazken, yerli malların fiyatları da sürekli artıyor. Dolayısıyla yaptırımların ülkede siyasî bir değişikliğin önünü açtığını söylemek zor. “Bunun sebebi rejimin dış bağlaşıklarının olması” diyen Banks, yaptırımların tek başına Beşar Esad yönetiminin rotasını değiştirmeyeceğini vurguluyor.
Beşar Esad taviz vermiyor
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın 26 Şubat tarihinde düzenlediği anayasa referandumu da bir yıldır süren krizin gidişatı açısından bir anlam ifade etmedi. Zira tüm iktidar, devlet başkanının elinde kalmaya devam ediyor; kalan yönetim organları da bir aksesuar olmaktan öteye gitmiyor. Ülkede aşiret ya da din temelinde siyasî faaliyetler yasaklanmaya devam ediyor. Giga Enstitüsü'nden Andre Banks, anayasa referandumunun ve anayasa teklifinin, siyasî kaygılarla sembolik bir girişim olduğunu ifade ediyor. Banks “Esad rejimi dışarıya hâlâ kontrolün kendi elinde olduğunu göstermek istiyor” diyor.
Beşar Esad, muhalifleriyle giriştiği savaşı kazanacağına inanıyor. Askerî açıdan bakıldığında da göstergeler bu yönde: Zira muhaliflerin silah donanımı bir hayli kötü ve Esad birlikleri karşısında zayıf kalıyorlar. ABD, Suriyeli isyancılara silah sağlanmasını kabul etmezken, Suudi Arabistan muhaliflerin “Özgür Suriye Ordusu”na silah temin edeceğini açıkladı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Saud bin Faysal Suriyelilerin silahlanarak rejime karşı kendilerini savunmaya hakları olduğunu ifade etti.
Berlin'deki Bilim ve Politika Vakfı Başkanı Volker Perthes bu gelişmeyi “Suudi Arabistan, Suriye'de bir iç savaşın artık engellenemeyeceğini öngörüyor ve iç savaşta bir tarafı tercih ediyor” şeklinde yorumluyor. Ancak isyancılara silah sağlanmasının çatışmaları ve dolayısıyla ölümleri artırması da mümkün. Perthes, Şam hükümetinin de gelişmelerin bir iç savaşa dönüşmesini tercih ettiğini ifade ediyor. Zira iç savaşta iki cephe açılacağını, bu durumda uluslararası devletler topluluğunun iki tarafa da eşit mesafede kalması gerekeceğini ve dolayısıyla bir sonraki adımın da iki taraf arasında arabuluculuk yapmak olacağını belirtiyor.
Suriye-Libya farkı
Uzmanlar Suriye’de bir iç savaşın komşu bölgeler açısından da istikrarı bozan sonuçları olabileceği üzerinde duruyor. İç savaşın Türkiye’nin Kürt bölgesine, Irak, Lübnan, İsrail-Filistin sorununa ve Ürdün üzerine etkileri olabileceğine dikkat çekiyor. Giga Enstitüsü’nden Andre Banks “Bu nedenle askerî müdahale hayata geçirilmiyor. Suriye’nin jeostratejik konumu, Libya’nın konumundan tamamen farklı” diyor. Batı, uzun ve muhtemelen bölgesel bir çatışmanın içine çekilmemek için mesafeli bir tutum sergiliyor.
Öte yandan uluslararası kuruluşlar Suriye'de bir insanî kriz durumunun yaşandığına dikkat çekmeye devam ediyor. Ancak insanî yardım için ülkeye koridorların açılması, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararı olmadan meşru hale gelemiyor. Uluslararası Kızıl Haç bölgeye yardım gönderebilmek için Şam'ın izin vermesini bekliyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Diana Hodali / Çeviren: Ercan Coşkun
Editör: Hülya Topçu