1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Uyum yerine politika'

20 Mart 2013

"Almanya'da artık uyum başarıya ulaştı." Göç uzmanı Bade,"Eleştiri ve Şiddet" adlı kitabında bu mesajı vererek, uyum yerine toplum politikası izlenmesi gerektiğini söylüyor.

Fotoğraf: privat

Almanya’nın önde gelen göç uzmanlarından Prof. Dr. Klaus Bade “Eleştiri ve Şiddet” adlı yeni kitabı, göçmen karşıtı görüşleriyle tanınan Thilo Sarrazin’in “Almanya Kendini Yok Ediyor” kitabıyla başlayan tartışmalara; İslam’ı ve Müslümanları eleştirerek ün yapan yazarlara bir yanıt niteliği taşıyor. Bade kitabında, göç ve uyumla ilgili tartışmalarda popülist ve olumsuz bir yaklaşım sergileyen siyasetçileri ve yazarları eleştiriyor. Bade'nin yeni kitabı, Wochenschau adlı yayınevi tarafından basılan 400 sayfalık kitap çarşamba günü piyasaya çıktı.

Uyum yerine toplum politikası

Klaus Bade, 1970’li yıllardan beri göçün farklı boyutları üzerine araştırmalar yapan bir isim. Almanya’da yaygın olan ‘özellikle Türkiye ve Arap ülkelerinden gelen göçmenlerin uyum sağlamakta zorlandığı’ görüşüne kesinlikle karşı çıkan Bade, başarıya ulaşmış uyumun toplum içinde dikkat çekmediğini vurguluyor. Almanya’da uyumun başarıya ulaştığını toplumun bir çok kesiminin görmediğini belirten Bade, artık uyum politikası yerine toplum politikası izlenmesi gerektiğini söylüyor. “Üçüncü, dördüncü kuşak göçmenlerin yaşadığı bir göç toplumunda hâlâ uyum politikası izlenebilir mi?" diye sonra Bade, "katılım odaklı toplum politikası izlenmesinin önemli"olduğunu dile getiriyor.

Prof. Dr. Klaus Bade “Eleştiri ve Şiddet” adlı yeni kitabı

'Almanların kimlik krizi'

Göç ve uyum konularında siyasilere danışmanlık yapan Klaus Bade, toplum politikasının sadece göçmenleri değil göçmen kökenli olmayanları, yani Almanları da kapsaması gerektiğine dikkat çekiyor. Zira Bade, Almanların bir göç toplumuna dönüşen ülkelerinde “kimlik krizi” yaşadığını savunuyor. Bade'nin kitabını tanıtan Humboldt Üniversitesi'nden Dr. Naika Foroutan, bunu şu sözlerle açıklıyor: “Almanya'daki çoğunluk toplumu Müslümanları dışlayarak, göçmen toplumuna dönüşme sürecinde giderek zayıfladığını gördüğü kendi kimliğini yeniden kazanmaya çalışıyor. Bade bunu ‘olumsuz uyum' olarak tanımlıyor. Çoğulcu ve gelecek odaklı bir göç ülkesinde bu yeni kimlik konusunda, tüm toplumu kapsayacak gerekli tartışma yerine sahte bir tartışma alevlendi.”

İslam eleştirenlere yanıt

Foroutan, toplumda gerginliğe yol açan bu tartışmaların, demokrasi karşıtı bir söylem taşıdığına dikkat çekiyor. Bu çerçevede, Klaus Bade kitabında Sarrazin'in başlattığı tartışmaların bir analizini yapıyor; İslamiyet konusunda herhangi bir akademik uzmanlığı bulunmaksızın, İslam'ı eleştiren Necla Kelek gibi isimlerin toplumda oluşturduğu tehdide işaret ediyor. Zira bu kişilerin katıldığı tartışmalarda, Müslümanlara yönelik önyargılar körükleniyor. Bade, bu kapsamda ifade özgürlüğünün sınırlarının nerede bittiğini, kültürel ırkçılığın nerede başladığını sorguluyor.

Almanya ile sağ popülizmin yükseldiği diğer Avrupa ülkelerini karşılaştıran Bade, şu tespitte bulunuyor: “Diğer ülkelerde yabancı düşmanı partilerin yarattığı hava, ülkemizde böyle bir parti olmadan da mevcut. Almanya'da Le Pen veya Geert Wilders gibi bir lider yok, ama ülkemizde İslam düşmanlığı ve bu yöndeki zihniyet var. Kuşkusuz bu nokta üzerinde düşünmek gerekiyor.”

Almanlar İslam hakkında ne düşünüyor?

01:03

This browser does not support the video element.

Artan İslam düşmanlığı

Müslümanlara yönelik nefret duyguları yayan internet sitelerinin de analizini yapan Bade, bu tür sanal platformların Müslümanlara yönelik sözlü şiddetin bir parçası olduğuna dikkat çekiyor. Bade, İslam'ı eleştiren isimlerle birlikte bu tür sitelerin aşırı sağcı grupların artmasına katkı sağlayabileceğine işaret ediyor.

Almanya'da yaşayan Müslümanlar üzerine araştırmalar yapan Naika Foroutan ise İslam düşmanlığının toplumun merkezine yerleşmiş olmasından kaygı duyduğu kaygıyı şu sözlerle dile getiriyor: "Almanya'daki İslam düşmanlığına ilişkin elimizde sayılar mevcut ve bu sayılar aşırı sağ çerçevenin dışına çıkıyor. Şöyle ki, Almanların yüzde 48'i, yani Almanya'da yaklaşık her iki kişiden biri ‘ülkede çok fazla Müslüman yaşıyor' diyorsa ve gerçekte sadece tüm nüfusun sadece yüzde 5'i Müslüman ise sorunun sadece aşırı sağcılıkta olduğunu düşünemeyiz, tam tersine sorun toplumun merkezinde, bu da beni endişelendiriyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Jülide Danışman / Berlin

Editör: Beklan Kulaksızoğlu